[Barbaros J. Kartal]
Şimdi, “Almanya’ya giderim almazlarsa dünyayı ayağa kaldırırım” tarzı tribüne oynamaları geçmiş örneklerle inceleyelim bakalım dünyayı nasıl ayağa kaldırmışız.
İSRAİL’E KARŞI DÜNYA AYAKTA, ERDOĞAN OTURUYOR
İslamcıların amentüsü ile başlayalım. Erdoğan, İsrail’e yaptığı ‘one minute’ çıkışı ile büyük bir sükse ile yurda dönmüş, İslam dünyasında da bir kahraman olmuştu. Sonra ne mi oldu? Önce Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldırdılar ve yolcuları öldürdüler. Karşılığında somut hiçbir şey yapmadık. Özür yerine üzüntü bildirdiler. Mavi Marmara davasından vazgeçtik. Toplu bir para karşılığında bir anlaşma imzalandı. Türkiye neredeyse bütün iddialarından vazgeçti. Gazze’ye ambargo kalkmadığı gibi şu an İsrail kutsal yerlerde ezan yasağı dahil çok daha ileri hamleler yapıyor, istediği zaman Gazze’yi vuruyor.
Bütün dünya yeni yerleşim yerlerine karşı sesini çıkarırken Erdoğan uzun bir süredir İsrail’e karşı sessiz. En son ABD ziyaretinde Yahudi işadamları ile bir araya gelmişti. İslamcıların dünyayı yöneten ‘siyonistler’ olarak adlandırdığı kişilerle. Mesele bir araya gelmesi değil tabii ki, buradaki İslamcı ikiyüzlülüğünü görmek lazım. Kuzey Irak petrollerinin Erdoğan ailesi üzerinden İsrail’e ulaştığını da bir yere not edelim.
BİR RUS UÇAĞI VARDI, N’OLDU ONA?
Süper güç Rusya ile devam. Malum düşürülen Rus uçağı sonrası “emri ben verdim, hayır ben verdim” tartışmasına girerek dik duruşta yarışan devlet ricali, Rusya’nın Türkiye’ye dört koldan ambargo koyması, turistlerin gelişini engellemesi ve uluslararası arenada tam saha press yapması sonrası yelkenleri indirmişti. ‘Gerekirse yine düşürürüz’le başlayıp özür ve tazminat teklifleri ile ilerleyen dik duruşumuz Putin’in sarayında sonlandı.
Ruslar uçaklarının düşürülüşünün yıl dönümünde karadaki askerlerimize uçakla saldırdı. Bu olayın üstü örtüldü. Numan Kurtulmuş’un ‘elimizde bütün deliller var’ dediği olayla ilgili olarak bir daha hiç açıklama yapılmadı. Kimse de bir daha soramadı. Bir pilotu için dünyayı ayağa kaldıran Rusya’ya karşılık askerlerimiz öldüğü ile kaldı. Yakın zamanda Ruslar yanlış koordinat verdiniz diyerek bir kez daha askerlerimizi hedef aldı. Çok sayıda şehit verdik ancak sesimizi çıkaramıyoruz. Suikasta kurban giden büyükelçi olayında anlatılan senaryolara da pek inanmışa benzemiyorlar.
TRUMP’IN MÜSLÜMAN YASAĞINI DUYDUNUZ MU?
Anketlerde Hillary ezici çoğunlukla önde gittiğinde büyük bir öngörü ile Erdoğan, Trump’ın İslam karşıtı sözlerine tepki göstermişti. Hatta bir AVM’den adının silinmesi için Doğan Grubu’na çağrı bile yapmıştı. Kader bu ya, seçimi Trump kazandı. Göreve gelir gelmez bazı İslam ülkelerine giriş yasağı koydu. “Halife-i ruy-i zemin” ağzını açıp tek söz söylemedi. Halkının büyük bir bölümü ateist olan İsveç’in dışişleri bakanı Amerikan büyükelçisini makamına çağırdı, eğer Müslüman kökenli İsveç vatandaşları engellenirse büyük kriz çıkacağını söyledi ama bizim İslamcı hükümetimiz lâl oldu.
Fethullah Gülen’in iadesi için çıkartılan sesleri de ‘bize hiçbir ciddi kanıt ve dosya ulaşmadı’ diyerek kestiler. Bize rağmen terör örgütü kabul ettiğimiz PYD’yi desteklemeye devam ediyorlar. Demeç ötesine geçmeyen bir dünyayı ayağa kaldırmışlığımız burada da var.
EY IRAK, EY İRAN, EY SURİYE, EY MISIR…
Komşumuz Irak. Başika kampı ile ortaya çıkan gerilimde Erdoğan, Irak cumhurbaşkanı İbadi’ye adeti olduğu üzere hakaretler etmiş “Sen benim muhatabım değilsin, benim seviyemde değilsin” demişti. Manchester Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi alan İbadi, Erdoğan’a mealen ‘sakin ol şampiyon’ demişti. Başbakan Binali Yıldırım’ın Bağdat ziyaretinde Türkiye’nin, Başika’nın bir Irak kampı olduğunu kabul ettiğini zapta geçirdiler. Daha başbakan dönmeden Türkiye’nin yakında çekileceğini açıkladılar.
İkinci evimiz İran. İran’ın parasını aklarken güzel giden işler İran’daki yönetimini değişmesi ve İran’ın dünyaya entegre olması ile bozuldu. İran paralarını istedi. Ailesi ile ilgili konularda aşırı hassas olan Cumhurbaşkanımızın ailesine en ağır hakaretleri yaptılar. Birkaç söz dışında bir şey duymadık. Nedense Saray’a yakın bürokratik kesim iş İran’a dayanınca bir anda lâl kesiliyor. İran hala parasını geri istiyor.
Ve Suriye… Ey Esed diye yeri göğü inletmiştik. Esed’e söylenen sözlerden kitap olur. Şimdi eski politikanın bütün günahı Davutoğlu’na ihale edilip Suriye rejimi ile dolaylı temaslardayız. Askerlerimizin temizlediği yerlerin bir kısmına Suriye ordusu yerleşti. Gitsin de nasıl giderse gitsin dediğimiz diktatör Esed yerinde kalıyor. Belki de başka diktatörlerin gidişini görecek.
Mısır’da Mursi’nin indirilişinde yeri göğü inletmiş Rabia işareti neredeyse milli sembolümüz olmuştu. Şimdi Rabia’nın adını ağza alan yok. Ekranlardaki gözyaşı geçen seçimlerde kaldı. Mursi yargılanırken kimsenin gıkı çıkmadı. Özellikle Suudi Arabistan’ın Sisi’ye verdiği destek yüzünden bizimkiler ağızlarını açamıyor. Bütün dünyaya meydan okuyan Erdoğan, Mısır’ı da İsrail gibi görmezden geliyor.
DİRİ DİRİ YAKILAN ASKERLERİMİZE NE OLDU?
IŞİD, askerlerimizi diri diri yaktığını iddia eden videolar yayınlıyor. Askerlerin akıbeti ile ilgili bir kelime eden yok. 15 temmuz şehitleri diye her gün ekranlarda destanlar yazılıyor ancak hunharca katledilen askerlerimiz ile ilgili bir tek soru soracak cesarette kimse yok.
Yunanistan haklı olarak işkencenin, kötü muamelenin olduğu, idam cezasını getirmekle tehdit eden bir ülkeye kendisine sığınan kişileri vermiyor. Karşılığında askeri erkan Kardak’a hava almaya gidiyor, Genelkurmay Başkanı’nın içinde bulunduğu geminin önünü bir Yunan sahil güvenlik teknesi kesiyor.
Mültecileri salarız tehdidinden de artık AB çok sıkıldı. Gecekondu çatısına çıkmış “Gelirseniz çocuğumu keserim” diye tehdit eden adama karşı öfkeliler. Verdikleri tavizler kendi kamuoylarında sorgulanmaya başladı. Zavallı insanlara mitinglerde ensar deyip yeri geldiğinde en acımasız muamele yapılıyor.
Neticede dünya dünyayı nasıl ayağa kaldırıp sonra yerimize oturduğumuzu görüyor. Diktatörlerle çalışma tecrübeleri var. İşlerini yaptığı sürece söylemlerini pek dikkate almıyorlar. Meydanlarda salladığı ülkelerin, Türkiye’den aldıkları ihaleleri listelerseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Ama her diktatörün de bir kullanım süresi oluyor tabii ki.
(TR724)