Zaman Gazetesi’ne iktidarın kayyım marifetiyle el koyduğu o gün -4 Mart 2016- gazeteciler işlerinin başında ‘Anayasa Askıda’ manşetini atıyordu. Dışarıda, gazetesine sahip çıkmaya için gelen binlerce okur, mart soğuğunda tomalardan sıkılan soğuk sular ve gazlar ile zulme uğrarken, gazete çalışanları tarihe not düşen o manşeti atma gayretindeydi.
Tarihi birinci sayfada gazeteciler yasal muhataplarımıza çağrımızdır nidasıyla şunları yazabildi: ‘Hepimizin özgürlüğünün güvencesi olan, Anayasa ve yasalarla korunan medyaya sahip çıkın. Medyanın susturulmasına izin vermeyin!
Tüm ülkeye ve dünyaya, yapılanın Anayasa’ya ve evrensel hukuka aykırı olduğunu haykırmaktan ve özgürlük çağrısı yapmaktan başka yapacakları bir şey de kalmamıştı zaten. Sonra da ekmek teknelerinden joplarla ve tehdiylerle atıldılar. Haklarında iddianame bile yazılamayan soruşturmalara maruz kaldılar. Bir kısmı tutuklandı ve zindanlara atıldı. Bazıları ise sürgün hayatı yaşamaya mahkum edildi.
Demokrasinin o kara gününün üzerinden 1 yıl geçti. Ve hakkın hukukun olmadığı yerde demokrasi, özgürlük olmaz çığlıklarına kulak tıkandığı o günden beri ülkede Anayasa hala askıda… Her şey daha kötüye gitti. Tutuklu gazeteci ve aydın sayısı ile dünya lideri olduk. Tasfiyeler, zulümler artarak devam ediyor.
Cezaevindeki tüm gazeteci arkadaşlarımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz.