Enflasyon 5 Yıl Sonra Çift Rakamlı… Çift Haneli Çöküş

[Haber Analiz: Semih Ardıç]
Doların Türk Lirası’na mukabil yeniden tırmanışa geçtiği şu günlerde daha evvelki artışın alıp götürdükleri ile yüzleşiyoruz. Tüketici Fiyatları (TÜFE) Şubat 2017’de yüzde 10,13 ile son 5 senenin en yüksek seviyesine çıktı.
Kasım 2016’da başlayıp Ocak ortasına kadar devam eden son tırmanışın enflasyonu çift haneye çıkaracağı tahmininde bulunduğumuzda ekonomi bakanları ‘enflasyon daha da düşecek’ beyanatı veriyordu. OHAL rejiminde başına bir iş gelmesini göze alıp çift haneyi telaffuz edebilenler de Mart ya da Nisan’da bunun mümkün olabileceğini söylüyordu. Oysa doların birkaç ayda yüzde 15’ten fazla kıymet kazanmasının enflasyonu yükselteceği, istihdama zarar vereceği belliydi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) sepette gıdanın ağırlığını azaltmasına ve formülü değiştirmesine rağmen Ocak enflasyonunun yüzde 2,5 gibi çok yüksek bir oranı bulması ekonominin döviz cephesinde verdiği zayiatın ağırlaşacağının habercisiydi. Maatteessüf zayiat bu kadarı ile kalmayacak.
BAĞDAT CADDESİ’NDE BİLE TİCARET DURDU
Bir beldede enflasyon varsa fiyat istikrarı yoktur. Böyle bir atmosferde bırakın yeni yatırım yapmayı artan maliyet ve tahsilat baskısı yüzünden gündelik ticareti çekip çevirmek bile mümkün olmaz. En zengin yüzde 20’lik dilimdekilere hitap eden İstiklal Caddesi (Beyoğlu), Bağdat Caddesi (Kadıköy), Nuru Osmaniye ve Nişantaşı gibi muhitlerde lüks markalar bile peşi sıra iflas bayrağını çekiyorsa tüketicide güven kalmamış demektir. Nitekim parası olan tüketici de istikbal endişesi taşıyor. Mallarına, şirketlerine el konulabileceği ihtimaline binaen parasını dışarı çıkarmanın yollarını arıyor.
Böyle bir atmosferde en zengin kesim dahi para harcamaktan imtina eder. Enflasyon yüzünden harcama imkânı ortadan kalkan dar ve orta gelirli de asgarî gıda masrafları ile konut giderlerini (elektrik, su, aidat, kira, ısınma) karşılamaya çalışır. Sinemaya gitmek, kitap almak, seyahat etmek, akşam yemeği için maaile kebapçıya gitmek lüks sayılır.
AYLIK ENFLASYON ABD’NİN SENELİK RAKAMINDAN FAZLA
Ocak 2017’de ortalama fiyat artışı yüzde 2,5 oldu. Aylık enflasyonumuz bu! Amerika’da, Avrupa Birliği’nde senelik enflasyonun bile fevkinde. Şubat ayı itibarıyla senelik enflasyon ise yüzde 10,13. Üretici fiyatlarında tablo daha vahim, artış yüzde 15,35. Hariçten sıcak para (aylık en az 9 milyar dolar) gelmeye devam etseydi bu enflasyonun altından kalkılabilirdi. 10 milyar dolar bir yana yabancılar 1 milyar dolarlık alım yaptığında ekonomi yönetimi bayram ediyor.
İmalat ve toptan ticaretle çarşı-pazar arasındaki yüzde 4 puanlık farkın sebebine gelince… İşler o kadar azaldı ki firmalar zamma cesaret edemiyor. Hal-i hazır talebin daha da düşmesinden endişe ediyorlar. Dolayısı ile dolar artışından sonra işçilik, ham madde ve nakliye gibi girdilere gelen zamlar tüketiciye tam olarak aksettirilmedi. Maliyet artışları mart ve nisan aylarında kademeli olarak etiketleri değiştirecek. TÜFE’nin birkaç ay daha yüksek seyredeceği gün gibi aşikâr. Ulaştırma geçen sene şubat ayına nazaran yüzde 17,96, çeşitli mal ve hizmetler yüzde 12,82, sağlık yüzde 12,53, eğitim yüzde 9,33 zamlı.
Dolar arttıkça bu zamları başka zamlar takip edecek. ABD Merkez Bankası FED’in marttan itibaren faiz artışına geçmesi halinde dolarda yeni rekorlar gelecek. Katar’dan MİT bavulları ile gelen 20 milyar dolardan fazla dövize rağmen dolar geri gelmiyor, gelmeyecek. Türkiye’nin çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik ve çift haneli faiz ile döviz şokunu atlatma ihtimali yüzde 1. Parayı elinde tutanların bunu bilmediğini zannetmek kendimizi küçük düşürmekten başka bir netice vermez. Türkiye, ABD’de faiz artışına en hazırlıksız ekonomi. TL’yi ayakta tutmak için yabancılar daha fazla faiz isteyecek ve bu verilecek. Başka çıkış görünmüyor.
ŞAHENK, ÜLKER, AKIN VE KOÇ’UN VARDIR BİR BİLDİĞİ
Birkaç sene evveline kadar ihracat ve turizm gelirleri çift haneli artan, kapasite kullanım oranı, sanayi üretimi çift hanede rekor üstüne rekor kıran Türkiye  bugün tam zıt kutupta verilerle zikrediliyor. Bir uçtan ötekine savrulduğumuz için Ferit Şahenk, Garanti’yi sattı. Murat Ülker, sermayeyi Londra’ya kaydırdı. Hamdi Akın şirketleri satacağını açıkladı. Koç yeni yatırımlarda Türkiye’yi daha az tercih ediyor…
Yatırımlar durma noktasına gelince hızlı büyüme devri de geride kaldı. Teraküm etmiş meselelere çare bulabilecek kaynak ve vizyondan mahrum kaldı Türkiye. İşsizlik gibi enflasyon da çift haneye demir atarsa dolar artmaya devam eder, faizi artırarak buna mukabelede bulunmaya çalışır. Bu da tüketim ve yatırım cenahının kolunu kanadını iyileşmemek üzere kırıp atar.
Bu kısır döngüden ‘partili cumhurbaşkanlığı’ ile çıkılacağını vadeden AKP, parlamenter sistemde elde ettiği çift haneli iktisadî başarıları unutmuş olmalı. Kendi devrini, aksaklıları olsa da parlamenter sisteme borçlu olduğu başarılarını bugün inkâr ediyor. Demokrasi endeksi ne kadar yüksekse kalkınma ve refah artışı da o kadar yüksektir.
Son üç sene Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın fiilî başkanlık nutuk ve icraatı ile geçtiğine göre test edilmiş ve başarısızlığı tescil edilmiş sistemi ‘kurtarıcı’ diye takdim etmek cebi yanan vatandaşa hiç inandırıcı gelmiyor.
Memleketi bir A.Ş. gibi idare ettikleri devrin bilançosu da ortada.
Elde çift haneli çöküşten başka ne var! (tr724)