Tahşiye Duruşması’nda Emniyet Amiri Hüseyin Nohut’un bugün çapraz sorgusu yapıldı. Sorgunun ardından Nohut, 69. oturuma gelinmesine rağmen bugüne kadar hiç tahliye talebi yapmadığını belirtti. Ama bugün tahliye talebinde bulunmasının kendisi için bir zorunluluk olduğunu dile getirerek yerinden kalktı ve mahkeme salonunun ortasına geçti.
“Evet haliyle çocuğum benim onu okula götürmemi istiyor, onu okuldan almamı istiyor ve onun da, eşimin de bana ihtiyacı var. Kaldı ki bende çok özledim, ammaaa benim en azından çocuğuma bakacak birisi var fedakar bir eşim var. Ama siz Ahmet Öztürk’i tanır mısınız hakim bey?
Ahmet Öztürk’ün oğlu varya o yavrunun üvey anneannesinden başka hiç kimsesi yok.. Bu hafta yapılan açık görüşe de üvey olduğu için anneanneyi almamışlar ve oğlu Hikmet’i o yüzden göremedi babası Ahmet Öztürk.
Malumunuzdur biliyorsunuzdur 22 Temmuz sürecinde yaşanılanlardan sonra Ahmet müdürüm eşini ve doğacak bebeğini kaybetti.. Diğer çocuğu Hikmet annesini kaybetti, babası da hapiste.
Şu an çocuğunun ona çok ihtiyacı var..Eğer ki bugün bir tanecik olsun tahliye etme hakkınız varsa ne olur o hakkı ben istemiyorum. O hakkı Ahmet müdürüme tanıyın. Ben kendimin değil onun tahliyesini talep ediyorum. Saygılar…” dedi.
Emniyet Amiri Hüseyin Nohut
Mahkeme bu talebi kabul etmedi ama Emniyet Amiri Hüseyin Nohut’un hasbi tavrı mahkeme salonundaki herkesi ağlattı.
Hüseyin Nohut ise bu talep öncesinde kendi çocuğu ve eşiyle ilgili de şunları anlattı;
-Sayın başkan değerli üyeler, ben bugüne kadar hiç tahliye talebinde bulunmadım. Ama bugün bir anne ile bir çocuğun diaologlarına şahit olduğum için bu tahliye talebinde bulunmak zaruret haline geldi..
Geçenlerde İstanbul’da hafif bir deprem hissedilmiş galiba.. Erkek çocuk annesine:
– Anneciğim,şimdi deprem oldu ya acaba bu depremi cezaevindekiler de hissetmiş midir? Babam eğer depremi hissetse bizi düşünür ve çok üzülür değil mi? Ama anne, deprem olursa bize birşey olsa da, yine de babama bişey olmasın. Çünkü o daha bu ülke için çok büyük çalışmalar yapacak anne
Annesi de cevaben;
– Evet oğlum, baban bilse en çok bizim için o üzülür hatta kendinden daha çok bizi düşünür,senin de dediğin gibi bu ülkenin ve vatanın onun gibi bir insana çok ihtiyacı var bizim canımıza gelsin ama ona gelmesin” demiş..
Evet bu çocuk; Yiğit Nohut, yani benim oğlum. Diğeri de; eşim Esma Nohut. Benim arkamda bu düşüncede olan iki kişi varken artık benim sırtım yere gelmez. Ben dünya adına bundan daha büyük bir lütuf göremiyorum..
Evet haliyle çocuğum benim onu okula götürmemi istiyor, onu okuldan almamı istiyor ve onun da, eşimin de bana ihtiyacı var. Kaldı ki bende çok özledim, ammaaa benim en azından çocuğuma bakacak birisi var fedakar bir eşim var.”