Türkiye AİHM’e Gidişin Yolunu Kapatmaya Çalışıyor

[Mehmet Yıldız]

Son OHAL kararnameleri, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan her geçen gün nasıl daha da uzaklaştığını, hak aramanın giderek daha da zorlaştığını gösteriyor.
15 Temmuz’dan itibaren yüz binden fazla kişi OHAL KHK’ları ile mağdur edildi, halen de edilmektedir. Dün yayınlanan 683 sayılı KHK ile 367 kişi daha memuriyetten ihraç edildi.
CHP’nin OHAL uygulaması kapsamında çıkarılan 668 ve 669 sayılı KHK’ların iptali istemiyle yaptığı başvuruyu Anayasa Mahkemesi, yetkisizlik nedeniyle reddetmişti. AYM’nin bu kararı üzerine Adalet Bakanlığı koltuğunu işgal eden Bekir Bozdağ, bu başvuruyu yaptığı için CHP’yi Anayasa’yı çiğnemekle suçlamıştı. Bozdağ, “Anayasa Mahkemesi’nin burada takdir hakkı yok; çünkü dava yasağı var. Dava açma yasağı olan bir konuda Anayasa çok açık hüküm ifade etmesine rağmen dava açarak, bilerek Anayasa’yı CHP çiğnemiştir” demişti.
KHK’ların iptali isteminin Anayasa mahkemesince reddedilmesinden itibaren mağdurlar AİHM yolunu tutmaya başladı. AİHM’e yapılan başvuru sayısında doğal olarak patlama yaşandı.
Geçtiğimiz Kasım ayında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland apar topar Ankara’ya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, muhalefet partilerinin liderleri ve Anayasa Mahkemesi Başkanı ile görüştü. Bu görüşmelerden sonra OHAL KHK’ları ile mağdur edilenlerin şikayetlerini değerlendirmek üzere Türkiye’de geçici bir komisyon kurulması ve her bir şikayetin burada delilleriyle değerlendirilmesi fikri ortaya çıktı.
Buna göre kurulacak komisyonla, hem AYM hem de AİHM’e davaların gitmesi engellenecek ve yapılan haksızlıklar varsa çözümlenmiş olacaktı. Komisyonun kararları yargı denetimine açık olmakla beraber, bazı uzmanlar tarafından şikayetlerin çözümünü daha da öteleyecek bir husus olduğu endişesi dile getirildi.
YENİ KHK SÜRPRİZİ: OHAL İNCELEME KOMİSYONU
Dün yayınlanan 685 sayılı KHK, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmasını konu almaktadır.
İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak’a göre hükümet bu yolla mağdurların AİHM’e gitmesini engellemek istiyor. Komisyon, idari yargı, istinaf, temyiz, AYM ve AİHM derken 10 yıl kimse kamu görevine geri dönemeyecek.
Örneğin bir KHK mağdurunun başvurusu 2 yıl komisyonda bekleyecek. İyimser bir tahminle en az 3 yıl da tüm idari yargı sürecek. Ona karşı AYM’ye gideceksiniz. Eh o da iyimser bir tahminle 2-3 yıl sürecek. İhraçtan itibaren sayarsanız 8-9 yıl iç hukuk yolu sürmüş olacak. Sonra AİHM’e giderseniz, bir 3-4 yıl da orada devam edecek. Buna göre, 10 ila 15 yıl sonra haklılığını kanıtlarsa kişi kamu görevine geri dönebilir, tabii hala yaşı buna uygunsa. Komisyon ne yapısı ne de karar alma mekanizmaları itibarıyla bağımsız ve tarafsız bir organ değil. 7 kişiden oluşuyor. 5 üyesini Başbakan ve Bakanlar atıyor, biraz yargısalmış gibi gözüksün diye 2 üyeyi de HSYK atıyor.
Yine, komisyonun KHK’ları iptal yetkisi olmadığı gibi sadece ‘memuriyete iade’ veya ‘şirket ve derneklerin kapatılması’ konusuyla yetkisi sınırlandırılmış.
AVRUPA’NIN DERDİ, YÜKÜ AZALTMAK
Avrupa Konseyi’nin böyle bir komisyon fikrini desteklemesinin başlıca sebepleri şunlar olabilir:
– Mevcut durumda AİHM, on binlerce başvuru altında ezilecek. Türkiye’de kurulacak bu komisyon AİHM’i bu yükten kurtaracaktır. Bu onlar açısından anlaşılabilir bir durum.
– Bu Hükümet’in işine geliyor. Çünkü bu sayede iç hukuku işletiyor gibi görünüp, AİHM önünde kısa vadede ihlal kararı çıkmasını engellemiş olacaklar.
AİHM’E BAŞVURMANIN YOLU HÂLÂ AÇIK
Peki, sorun çözülecek mi? Komisyonun varlığı AİHM’e gitmeye engel midir? Bence değil.
Çünkü komisyon, ‘mahkemeye erişim hakkı’ gibi sadece bazı hak ihlalleriyle sınırlı bir yol öngörüyor. ‘Masumiyet karinesi’ dahil birçok hak ihlalini giderme konusunda hiçbir yetkisi yok. KHK iptal edilmedikçe ceza hukuku açısından (criminal limb) AİHS m. 6’daki tüm güvenceler ihlal edilmiş olur ve ihlal devam eder.
KHK iptal edilip ‘masumiyet karinesi’, yargılanmadan terör örgütü üyesi olmakla mahkum edilme (yürütmenin işlevsel olarak bir yasama işlemi ile kişiyi yargılamadan mahkum etmesi) gibi insan hakkı ihlalleri KHK’lar iptal edilip özür dilenip tazminat ödenmedikçe giderilemez.
Kısaca 685 sayılı KHK ile oluşturulan komisyon açıkça insan hakları ihlallerini gidermek amacıyla kurulmadığı için AİHM’e yapılan başvurularda ileri sürülen hak ihlallerinin büyük çoğunluğu komisyona başvurmakla giderilemeyecek türden ihlaller. Bu nedenle mağdur olan herkesin AİHM başvurularını göndermeye devam etmesinde yarar var.
***

İktidar, vatandaşlarının hakkını aramasından neden rahatsız olur?

Mevcut iktidar nedense vatandaşlarının bağımsız bir mahkeme önünde hak aramasından son derece rahatsız oluyor. Erdoğan, 22 Ekim 2016’da katıldığı törende halka hitaben yaptığı konuşmada ‘Mağduriyetim giderilsin diye başvuranlar var! Dilekçeler sanki aynı kalemden çıkmış! Bunlar namussuz! Aynı merkezden çıkıyor, aynen devam ediyorlar.’ sözlerini sarf ederek hakkı arayan vatandaşları namussuzlukla suçlamıştı. (*)
Bir başka trajikomik örnek de kayyım atanan Koza İpek Holding’in iç hukukta sonuç alamayınca AİHM’e başvurmak istediği zaman başına gelenler. İsterseniz bundan sonrasını Havuz’un amiral gemisi Sabah’tan okuyalım:
‘İstanbul’dan Almanya’ya gönderilmek üzere kargoya verilen ve Atatürk Havalimanı kargo bölümünde olduğu tespit edilen 18 koli, polislerin çalışması sonucu ele geçirildi. Kolilerde, yapılan incelemede her biri 1607 sayfadan oluşan şikâyet dilekçelerine rastlandı. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na hitaben yazılan dilekçelerde, Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri ile Koza İpek Holding şirketlerine el koyan kayyum heyetlerini şikayet eden bilgiler olduğu bildirildi.’ (*)
Şimdi siz bu kafadan adalet bekleyeceksiniz öyle mi?