Klavyemizden Kan Damlamasın..

[Tarık Toros]
Albert Camus demiş ki, “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” Resmi açıklama diyor ki, İstanbul’daki yeni yıl kutlamalarında 25 bin polis görev yapıyordu. Yine buna göre, terör olaylarının onlarcası önlenmiş!
KALECİ MİSALİNİN YERİDİR
Takımı 1-0 yenilen kalecinin, “Onlarca gollük pozisyonu çıkardım” demesi tabelayı kurtarır mı? Hele bu takımın sezon boyunca hiç galibiyeti yoksa, teknik direktörün “Rüya gibi bir ekibimiz var, iyi oynuyoruz, önümüzdeki sezonlara bakıyoruz” demesi ne anlam ifade eder. Yönetim onu orada tutmaya çalışsa bile taraftar bir süre sonra ıslıklar, ekip yenilenmek zorunda kalır. Geçelim… Bizim taraftara göre, olan biten, “rakiplerin komplosu!”
250 İSTİHBARATÇI YETER
Siz değil 25 bin polis, 250 bin polisle bile önlem alsanız, sağlam istihbaratınız ve bu istihbaratı doğru değerlendiren terörü önleme timleriniz yoksa, anca böyle rakam verirsiniz. Olay olduktan sonra bile tecrübe gerekir, değilse elçi suikastındaki gibi tetikçiyi öldürür veya Reina katliamındaki gibi elinizden kaçırırsınız. Sivil veya resmi, Noel baba kostümlü güvenlik güçleri elbette gerekli, Batı’da da var (ve hiçbir yetkili bunları arkasına alıp fotoğraf çektirmez). Lakin işini iyi yapan 250 istihbaratçınız yoksa, daha çok canları teröre böyle kurban veririz. Olağanüstü Hal rejimi süresiz devam eder (belki de arzu edilen odur).
NİYET BAŞKA!
Resmi açıklamaları sorgulamayı bırakalı çok oldu. Niyetleri sorgulayalım. Tüm dünya yeni yıla havai fişeklerle girerken gece yarısından sonra neden bizim ülkemiz “Breaking News” konusu oldu, son dakika haberlerle yeni yıl umutlarımız çöpe atıldı? Üç buçuk yılı geçti, aynı şey: Bir ülkeyi bölmek, parçalamak için kötülük yüklü bir ekip biraraya gelse, bugün ülkenin ulaştığı noktayı tutamazdı.
PİYANGO ÇOK MU CAİZ?
Cami cemaatine yeni yıl kutlamalarını “gayrımeşru” ilan edip ardından gece kulübü katliamını ilk kınayan siz oluyorsanız ve bu bile sırıtıyorsa, utanmanız da kalmamış demektir. Vah Diyanet vah! Sizin itikadınıza göre, en yüksek ikramiyenin dağıtıldığı Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişi çok mu meşru! Her şeyi yerle bir eden hükümet, istese bir dakikada kaldırır. Anayasal bir kurum da değil, kapatır geçer. Fakat dedim ya, niyet başka. Üzerinde çok durulmamıştır, Başbakanlık muhabiriydim, iyi hatırlarım: Sayısal Loto, Refahyol hükümetinin ürünüdür, 16 Kasım 1996.
KESİNTİLER DAHİ KOMPLO!
Bir terör olayı olduğunda, ertesi gün göstermelik operasyonlar yapılıyor, birileri alınıp birileri arka kapıdan salınıyor, IŞİD (DAESH, DAEŞ, DEAŞ ya da DAİŞ, aynı bela) ve onca terör örgütü aranızda cirit atıyorsa, öldürülen kişilerin intikamı alınmışçasına “bire on” rakamlarla “şu kadar terörist öldürüldü” başlıklarıyla günü kurtarma yarışına giriliyorsa… Hepsi bir yana, bırakın terörü, bugün şu çağda skandal elektrik, gaz ve internet kesintilerini “aman hükümete yüklenmeyelim” diye kimse eleştirmiyor, eleştiremiyorsa… Hatta yazdığını siliyorsa, yazanlar da bunu birtakım “odaklara” bağlıyorsa… Hele hele, köprü ücretinin %50 zamlanması, yeni yapılanların vatandaşın cebinden finanse edildiği gerçeği dahi sorgulanamıyorsa, topyekün felaketimiz çok uzakta değil demektir.
BAŞIMIZ SAĞOLSUN
Ölenler, yitip giden gençler, bizim acımız. Ailelerine, yakınlarına Allah sabırlar versin. Zordur, güçtür, ateş düştüğü yeri yakar, hayat boyu dinmeyecek bir sızıdır bu. Hani, dilimizde güzel bir deyim var, “Başımız sağolsun”. İşte bu, şu zamanda çok önemli. Başımızın sağlığı için aman dikkat edelim, hırsla kinle yüklenmeyelim, başkasının bize yaptığı zulmü tersine çevirip intikamla bilenmeyelim. Klavyelerimizden kan damlamasın. Kafa sağlığımız önemli. Aman!
Mühim not: Türkiye ne zaman mı düzelir? Benim için iki şey olursa işler yoluna girmiş demektir. Birincisi, “ülkede herhangi bir hadise var mı acaba” diye internete bakmayı bıraktığımız zaman… İkincisi, bir yazı kaleme alırken veya tweet atarken, “interneti kolaçan edelim de yazıp çizdiğimiz absürt kaçmasın” demediğimiz zaman. Biraz daha böyle istim üstünde olacağız. Biraz daha.