[Veysel Ayhan]
Öyle korkunç bir korku iklimi oluşmuş ki kimse üstüne gidemiyor, teklif bile edemiyor. Muhalefet dahil. Telaffuz bile edilemeyen teklif şu: “Niçin Erdoğan da darbe komisyonuna gelip ifade vermiyor?”
Komisyon Başkanı Reşat Petek ne olur ne olmaz teklif edilmesin diye daha başta şöyle demişti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın komisyona davet edilmesinin uygun olmadığı yönünde bir karar aldık.”
Muhalefet bu saçma kararı nasıl kabul etti, niye itiraz etmedi anlamak zor.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar gelsin, dediler. Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı Hakan Fidan gelsin, dediler. Ama Erdoğan gelsin diye direnebilen bir muhalefet yok. Oysaki o gecenin hem açık hem de gizli aktörü Erdoğan’dı.
Erdoğan o gece ile ilgili asla soru sorulmasını istemiyor. Önceki gün darbe komisyonundaki sürece ilişkin olarak “Aslında bu konu ile ilgili artık fazla konuşmak istemiyorum. Darbe Komisyonu yapacağı çalışmaları yaptı. Son adımları da atıp raporunu göndermek suretiyle görevin tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Yani mevzu kapansın artık. Ne Hulusi Akar çağrılsın ne Hakan Fidan ne de bir başkası.
ERDOĞAN’IN ÖRTBAS TELAŞI
Erdoğan için “15 Temmuz” yüz binlerce masum insana zulmetmek için “Allah’ın lütfuydu”. O, bu kullanışlı bahane ile zulmüne devam ediyor. Ama 15 Temmuz’a dair sorular sanki yayın yasağı varmışçasına bastırılıyor.
Yüzlerce soru havada duruyor. Türkiye’de yazılı ve görsel medya Erdoğan’a teslim olduğu için hiçbiri sorulamıyor.
Düşünün darbe girişimi oluyor. Yani bir bakıma trafik kazası oluyor.
Ama siz kaza yapan arabanın soförünü değil de o arabayı 10 yıl önce kullanan soförü sorguya alıyorsunuz. Şimdiki genelkurmay başkanını değil de 10 yıl önceki Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’ü çağırıyorsunuz.
Düşünün darbe girişimi oluyor. Yani bir kaza oluyor.
Ama siz kaza yapan arabanın o yılki servis sorumlusunu değil de 10 yıl önceki servis sorumlusunu dinliyorsunuz. Yani 10 yıl önceki MİT müsteşarını dinlemek için davet ediyorsunuz.
FETHULLAH GÜLEN SAKIN DİNLENMESİN!
Erdoğan ve başbakanı darbe girişiminden 10 dakika sorumlu olarak Fethullah Gülen’i ilan etti. Komisyon normal olarak Gülen’i dinleme kararı aldı. Bu karar hem AKP ve muhalefetin ortak kararıyla alındı. Sonra ne oldu? Muhtemelen her zaman olan şey oldu. Saray yani Erdoğan “Ama dinlenmesin” dedi ve komisyon derhal vazgeçti. Siz hergün 24 saat tüm TV kanallarıyla ve 10 gazeteyle bir insanı “darbeci” diye yaftalayın ama bu insana tek cümle ile bile söz hakkı vermeyin.
HAKAN FİDAN BAŞ AKTÖR MÜ?
Normalde bir darbe girişimi olduğunda “Niye önceden haber vermediniz?” diye istihbarat teşkilatı suçlanır. Hatta “Müsteşar demek ki darbecilerle iş tuttu’ iddiasıyla görevden alınır ve hesaba çekilir.
Bunlar yapılmayıp bilakis müsteşar, koltuğunu daha da sağlamlaştırdıysa demek ki müsteşara gizemli bir ihale verildi. Ve o da bu işi tam yaptı demektir. Eğer öyleyse 15 Temmuz tam bir danışıklı dövüş. Yani tiyatro yani mizansenden ibaret. Müsteşar komisyona gelmeli ve o geceyi dakika dakika izah etmeli. Kapalı kapılar ardında kimlerle görüştüğünü deşifre etmeli. Aksi halde ihale kendisine kalır.
HULUSİ AKAR VEYA “TAVŞAN KAÇ TAZI TUT”
Darbe girişimi emir komuta zinciri içinde yapıldıysa Genelkurmay başkanı nasıl hâlâ o makamda. Değilse ondan habersiz bir cunta oluşmuş demektir. 21. yüzyılın teknolojik düzeyi, iletişim kanalları, istihbarat imkanları emrinde olan bir Genelkurmay başkanı aylarca hazırlık gerektiren bir yapılanmadan habersizse görevine ihanet etmiş demektir. Değilse bunun tek bir açıklaması vardır: Akar darbe girişimini adım adım takip etti. Ve girişime belli bir noktaya kadar izin verdi. Sonra 15 temmuz akşama doğru “erken doğum” yaptırıp girişimi Erdoğan’a altın tepside bir fırsat olarak sundu ve bu sebeple de makamını hâlâ koruyabiliyor. Değilse açıklaması ne?
BU DEVİRDE CUNTA MÜMKÜN MÜ?
Emniyet İstihbarat Teşkilatının ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın AKP’nin parti birimi haline geldiği bir konjonktürde herhangi bir kurmay subay emir komuta dışında bir harekata girişebilir mi? Girişmez.
Bu akılsızlığı bir uzman çavuş bile yapmaz. O halde bu verilerden matematiksel tek sonuç çıkarabiliriz. Akar ve Fidan bu işin içindeydi. O sebeple de halen Erdoğan’ın en yakınındalar. Ve el üstünde tutuluyorlar.
Akar ve Fidan komisyona çıkıp demagoji yapmadan, geçiştirmeden o geceyi dakika dakika anlatmadıkları sürece bu “darbe girişimi işbirlikçisi” yaftasını hep boyunlarında olacak.
Komisyon Başkanı Reşat Petek ne olur ne olmaz teklif edilmesin diye daha başta şöyle demişti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın komisyona davet edilmesinin uygun olmadığı yönünde bir karar aldık.”
Muhalefet bu saçma kararı nasıl kabul etti, niye itiraz etmedi anlamak zor.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar gelsin, dediler. Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı Hakan Fidan gelsin, dediler. Ama Erdoğan gelsin diye direnebilen bir muhalefet yok. Oysaki o gecenin hem açık hem de gizli aktörü Erdoğan’dı.
Erdoğan o gece ile ilgili asla soru sorulmasını istemiyor. Önceki gün darbe komisyonundaki sürece ilişkin olarak “Aslında bu konu ile ilgili artık fazla konuşmak istemiyorum. Darbe Komisyonu yapacağı çalışmaları yaptı. Son adımları da atıp raporunu göndermek suretiyle görevin tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Yani mevzu kapansın artık. Ne Hulusi Akar çağrılsın ne Hakan Fidan ne de bir başkası.
ERDOĞAN’IN ÖRTBAS TELAŞI
Erdoğan için “15 Temmuz” yüz binlerce masum insana zulmetmek için “Allah’ın lütfuydu”. O, bu kullanışlı bahane ile zulmüne devam ediyor. Ama 15 Temmuz’a dair sorular sanki yayın yasağı varmışçasına bastırılıyor.
Yüzlerce soru havada duruyor. Türkiye’de yazılı ve görsel medya Erdoğan’a teslim olduğu için hiçbiri sorulamıyor.
Düşünün darbe girişimi oluyor. Yani bir bakıma trafik kazası oluyor.
Ama siz kaza yapan arabanın soförünü değil de o arabayı 10 yıl önce kullanan soförü sorguya alıyorsunuz. Şimdiki genelkurmay başkanını değil de 10 yıl önceki Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’ü çağırıyorsunuz.
Düşünün darbe girişimi oluyor. Yani bir kaza oluyor.
Ama siz kaza yapan arabanın o yılki servis sorumlusunu değil de 10 yıl önceki servis sorumlusunu dinliyorsunuz. Yani 10 yıl önceki MİT müsteşarını dinlemek için davet ediyorsunuz.
FETHULLAH GÜLEN SAKIN DİNLENMESİN!
Erdoğan ve başbakanı darbe girişiminden 10 dakika sorumlu olarak Fethullah Gülen’i ilan etti. Komisyon normal olarak Gülen’i dinleme kararı aldı. Bu karar hem AKP ve muhalefetin ortak kararıyla alındı. Sonra ne oldu? Muhtemelen her zaman olan şey oldu. Saray yani Erdoğan “Ama dinlenmesin” dedi ve komisyon derhal vazgeçti. Siz hergün 24 saat tüm TV kanallarıyla ve 10 gazeteyle bir insanı “darbeci” diye yaftalayın ama bu insana tek cümle ile bile söz hakkı vermeyin.
HAKAN FİDAN BAŞ AKTÖR MÜ?
Normalde bir darbe girişimi olduğunda “Niye önceden haber vermediniz?” diye istihbarat teşkilatı suçlanır. Hatta “Müsteşar demek ki darbecilerle iş tuttu’ iddiasıyla görevden alınır ve hesaba çekilir.
Bunlar yapılmayıp bilakis müsteşar, koltuğunu daha da sağlamlaştırdıysa demek ki müsteşara gizemli bir ihale verildi. Ve o da bu işi tam yaptı demektir. Eğer öyleyse 15 Temmuz tam bir danışıklı dövüş. Yani tiyatro yani mizansenden ibaret. Müsteşar komisyona gelmeli ve o geceyi dakika dakika izah etmeli. Kapalı kapılar ardında kimlerle görüştüğünü deşifre etmeli. Aksi halde ihale kendisine kalır.
HULUSİ AKAR VEYA “TAVŞAN KAÇ TAZI TUT”
Darbe girişimi emir komuta zinciri içinde yapıldıysa Genelkurmay başkanı nasıl hâlâ o makamda. Değilse ondan habersiz bir cunta oluşmuş demektir. 21. yüzyılın teknolojik düzeyi, iletişim kanalları, istihbarat imkanları emrinde olan bir Genelkurmay başkanı aylarca hazırlık gerektiren bir yapılanmadan habersizse görevine ihanet etmiş demektir. Değilse bunun tek bir açıklaması vardır: Akar darbe girişimini adım adım takip etti. Ve girişime belli bir noktaya kadar izin verdi. Sonra 15 temmuz akşama doğru “erken doğum” yaptırıp girişimi Erdoğan’a altın tepside bir fırsat olarak sundu ve bu sebeple de makamını hâlâ koruyabiliyor. Değilse açıklaması ne?
BU DEVİRDE CUNTA MÜMKÜN MÜ?
Emniyet İstihbarat Teşkilatının ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın AKP’nin parti birimi haline geldiği bir konjonktürde herhangi bir kurmay subay emir komuta dışında bir harekata girişebilir mi? Girişmez.
Bu akılsızlığı bir uzman çavuş bile yapmaz. O halde bu verilerden matematiksel tek sonuç çıkarabiliriz. Akar ve Fidan bu işin içindeydi. O sebeple de halen Erdoğan’ın en yakınındalar. Ve el üstünde tutuluyorlar.
Akar ve Fidan komisyona çıkıp demagoji yapmadan, geçiştirmeden o geceyi dakika dakika anlatmadıkları sürece bu “darbe girişimi işbirlikçisi” yaftasını hep boyunlarında olacak.