LEVENT GÜLTEKİN
Kapalı kapılar ardında, ikili sohbetlerinde Erdoğan’a deli muamelesi çekenler, kamuoyu önünde Erdoğan’a methiyeler düzüyorlar.
Kapalı kapılar ardında ‘deli muamelesi’ çektikleri birini ülkeye başkan yapmak için canla başla çalışıyorlar.. Hakikaten akıl almaz bir durum. Böyle davrananlara şunu demek istiyorum: Koltuklarınızı korumak için hem Erdoğan’ı hem de ülkeyi büyük bir felakete sürüklüyorsunuz. Felakete sürüklenmiş bir ülkede o koltukların size ne faydası olacak? Ülke olmadıktan sonra, siz nasıl var olacaksınız ki?
Eş- dost ortamlarında Erdoğan’ın yaptıklarının, söylediklerinin, uyguladığı politikaların ülkeyi felakete sürüklediğini iddia edenler, ekranlarda Erdoğan’ı göklere çıkarıyorlar.
Sadece gizli saklı, eş dost sohbetlerinde de değil. Dış dünyayla irtibatlı bazı çevrelere “Aman bu adamı biz de kontrol edemiyoruz. Yoksa onun dediklerine katılmıyoruz” diyerek hem o çevrelerde Erdoğan’a olan nefreti daha da körüklüyorlar hem de kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışıyorlar.
Onların kapalı kapılar ardında söylediklerini açıktan, kamuoyu önünde söyleyenlere ise “Erdoğan düşmanı” yaftası vuruyorlar.
Bir kişiden, üç kişiden, beş kişiden bahsetmiyorum
Milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları, bürokratlar, Erdoğan’a yakın gazeteciler… Herkes her şeyin farkında.
Sırf koltuklarını koruyabilmek için, gidişatın felaket olduğunu gördükleri halde böyle davranıyorlar.
İsimleri vererek polemik yaratmak istemiyorum.
Amacım bu insanları deşifre etmek, gammazlamak değil. Erdoğan’ın yakınındaki insanların, kişisel çıkarları uğruna ona ve ülkeye nasıl bir kötülük yaptıklarına dikkat çekmek.
Bu amaçla bir kaç örnek vermek istiyorum.
Sosyal medyada bir mesaj gördüm. Mealen şöyleydi: Üst akıl, Reis’i yok etmek için defalarca hamle yaptı. Yeni bir hamle ekonomik alanda olacak. Reis’e ve ülkeye sahip çıkalım.
Bu mesajı yazan kişi Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri.
Yazdıklarına, söylediklerine kendi inansa “Yanlış düşünüyorsun, mesele öyle değil” deyip geçebiliriz.
Fakat kendisi inanmadığı halde böyle mesajlar atmaktan geri durmuyor.
Bu arkadaşın mesajını görünce, bir sohbetimizde bana söylediği şu cümleyi hatırladım: “Sen Erdoğan yanlış yapıyor diye eleştiriyorsun ama yanılıyorsun. Erdoğan yanlış yapmıyor, bilerek ülkeyi bölmeye çalışıyor. Bence Erdoğan başka bir odak için çalışıyor.”
Sadece bu değil. Geçtiğimiz günlerde, şu anda bakanlık yapan birinin kapalı bir ortamda Erdoğan için “İyice delirdi. Artık hiç birimizi dinlemiyor. Hiç birimiz ulaşamıyoruz” dediğini duydum.
Gazeteciler, bakanlar, bürokratlar arasında benim bildiğim böyle onlarcası var.
Erdoğan’ın etrafı onun yanlış, yaptığını, politikalarının ülkeyi felakete sürüklediğini bildiği halde böyle değilmiş gibi davranan insanlarla çevrili.
Darbeye ilk dakikalarda sesiz kalarak, ortalıktan kaybolarak destek vermiş AKP’lilerin çokluğuna bakarak durumun vahametini daha iyi anlarsınız.
Tekrar edeyim mesele bunların kim oldukları değil. İsimlerinin deşifre edilmesi de değil.
Erdoğan’ın çevresi nasıl insanlardan oluşuyor, bunun görülmesi için yazdım bu örnekleri.
Bu korkunç, ikircikli tablo, uygulanan politikalarda giderek daha da su yüzüne çıkmaya başladı.
Erdoğan’ın etrafı onun yanlış, yaptığını, politikalarının ülkeyi felakete sürüklediğini bildiği halde böyle değilmiş gibi davranan insanlarla çevrili.
Mesela Musul meselesinde yaşadıklarımız.
Erdoğan sabah akşam Irak’a meydan okuyor. Irak başbakanına ağza alınmayacak hakaretler ediyor.
Erdoğan’ın Irak için söylediği asarız, keseriz, yakarız, yıkarız havasındaki tehdit içerikli cümleleri hepimiz duyduk.
Erdoğan bunları söylerken dışişlerinden bir heyet Irak’a gitti.
Arayı düzeltmek, işleri yoluna koymak için günlerdir dil döküyorlar. Yapılan açıklamalara bakılırsa Irak geri adım atmıyor.
Diğer taraftan Erdoğan, Musul için B ve C planlarından bahsederken genelkurmay başkanı ABD’de koalisyona katılmak, Erdoğan’ın tehditleri sonucunda oluşan gerginliği azaltmak için temaslarda bulunuyor.
Bu temaslar sonunda Türkiye’nin Musul operasyonuna hava desteği sağlayabileceği haberleri geldi.
Uygulanan bu politikalardaki ikircikli durumu, hamasetle veyahut “Erdoğan iç kamuoyunu yönlendirme amacıyla rol yapıyor” diyerek geçiştiremeyiz.
Durum bundan daha vahim bir boyutta.
Tatsız bir konu, yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.
Erdoğan’a gerçekten gönül vermiş, onun yaptıklarına inanan bir kesim var.
Ne yazık ki onlara Erdoğan’ın çevresindeki, ne olup bittiğinin farkında olan insanların, Erdoğan’a ve ülkeye yaptıkları kötülüğü anlatamıyoruz.
Bu insanların kapalı kapılar ardında söylediğini, bizler açıktan söylediğimizde Erdoğan düşmanı veyahut ülke düşmanı damgası yiyoruz.
Gerçekte, Erdoğan ve ülke düşmanları bunlar.
Kendi çıkarları uğruna bir ülkenin felakete sürüklenmesine göz göre göre ortak oluyorlar.
Erdoğan’ın yanlış yaptığını bildikleri halde “Yanlış yapıyorsun” demiyorlar.
Kabul edilmesi en zor şey de, kapalı kapılar ardında ‘deli muamelesi’ çektikleri birini ülkeye başkan yapmak için canla başla çalışıyorlar
Hakikaten akıl almaz bir durum.
Böyle davrananlara şunu demek istiyorum: Koltuklarınızı korumak için hem Erdoğan’ı hem de ülkeyi büyük bir felakete sürüklüyorsunuz.
Felakete sürüklenmiş bir ülkede o koltukların size ne faydası olacak?
Ülke olmadıktan sonra, siz nasıl var olacaksınız ki?
(Diken)