Senin Mc Carthy’n Bir Melekti Trump!

MAHMUT ÇEBİ
İnsanları fişlemek, ispiyonlamak suretiyle hayatlarını karartmak, haksız yere geleceklerini elinden alıp yokluğa mahkum etmenin adına siyasi literatürde McCarthyizm deniliyor. Türkçedeki karşılığı cadı avı. Menşei Amerika’ya ait. 1945 ile 1954 tarihleri arasında Amerika’da cadı avı başlatan Josep McCarthy’nin soy ismi karalayıp yok etme amaçlı bu kirli işin adı olmuş. Simgesi ise kovalar dolusu zift.
McCarthy devlet başkanı değil. Etkili bir Cumhuriyetçi senatör. Seçim kaybetme endişesi onu bu yola sevk ediyor. İlk önce komünist olduğunu düşündüğü kişiler hakkında bilgi toplamaya, insanları fişlemeye başlar. FBI’dan güçlü yardım gören McCarthy, 9 Şubat 1950’de dışişleri bakanlığında çalışan 205 kişinin komünistlere gizli bilgi aktardığına dair ünlü listesini ilan eder. Bu vatan hainleri listesi ile McCarthyizm olarak literatüre geçen cadı avı başlar.
İçi boş soruşturmalar medya ve toplum tarafından da desteklenince McCarthy büyük bir etkinliğe ulaşır. Bunda McCarthy’nin demagojik yeteneğinin medya yolu ile halka iletilmesi önemli rol oynar. Medya, istihbarat ve siyaset üçgeninde sürdürülen cadı avının alanı sürekli genişler. Yazar, akademisyen, bilim adamı ve bürokrat olmak üzere herkese ulaşmaya başlar. Cadı avı boyunca insan hakları ve sivil haklar hiçe sayılır. Binlerce insan suçsuz yere yargılanır. Kampanyanın aşırı şüpheci haline getirdiği devlet, binlerce soruşturmaya izin verir.
Hastalığa dönüşen McCarthy soruşturmaları sürekli yeni kurbanlar arar. En sonunda ABD ordusuna kadar ulaşır. Bu son hedef ise McCarthy için duvara toslamak manasına gelir. Hem toplum hem de devlet içinde desteği düşmeye başlar. 1954’teki seçimler ile McCarthy Senato’daki yerini ve komitelerdeki görevlerini kaybeder. Buna paralel olarak da çıkardığı yasalar iptal edilir. Cadı avı biter, McCarthycilik tarih olur.
İlk beş yılı fişleme, ikinci beş yılı ise uygulama olarak geçen bu karanlık dönemde oluşturulan korku ortamı çoğu ünlü olmak üzere çok sayıda bilim adamı, yazar ve akademisyenin ülkeyi terk etmesine sebep olmuş, binlerce kişiyi ise mağdur etmiştir.
Tarih cadı avı itibariyle şimdi ne yazık ki Türkiye’de tekerrür ediyor.
Demokrat ABD’de yaşanan bu kirli olayın bir benzeri, çok daha şiddetli bir şekilde bu kez demokrat Türkiye’de yaşanıyor. ABD’de fişlenip mağdur edilen insan sayısı binlerle ifade ediliyordu. Türkiye’de ise on binlerle. Ve bu rakam artma eğilimi gösteriyor. Daha şimdiden mağdur edilen insan sayısı 70 binleri bulmuş durumda. Bir günde işten atılan 14 bin 704 kişi ile Türkiye ulaşılması imkansız bir rekorun sahibi. Başbakan Binali Yıldırım ise gaz kesmiyor. Dün 86 bin kişilik yeni bir listeden daha bahsetti. Bu rakamının ne kadarının mağdur edileceğini fişleme ve ihbarlar belirleyecek.
Türkiye’deki cadı avı göz önüne alındığında McCarthy çok masum duruyor. ABD’de devletin belli bir kısmını etkisi alan cadı avı, Türkiye’de adeta seferberliğe dönmüş görünüyor. Şeytanlaştırma, böcekleştirme, ihbara davet, hedef gösterme bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı düzeyinde yapılıyor. İtiraz ise neredeyse yok gibi…
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi hedefe koyduğu insanlar için “Onlar köpek olma şerefine bile layık değil. Onlar köpek bile olamazlar. Güneş yüzü görmeyecekler. Bir daha insan sesi duymayacaklar.‘Gebertin bizi’ diye yalvaracaklar.” derken, Avrupa’da bu işleri organize etmesi için AKP tarafından görevlendirilen ve “Avrupa’nın abisi” olarak tanıtılan AKP Milletvekili Metin Külünk sosyal medyadan herkesi ihbara davet ediyor. İş ortağı, arkadaş, akraba hatta aile fertlerini bile bu ihbar ve “temizlik” avına katılmaya çağıran Külünk “Kimse kendini bundan beri göremez” diyor.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu ise bu açıklamalardan memnun olmalı ki tek bir uyarı mahiyetinde açıklama bile yapmıyor.
Öte yandan AKP’li sosyal medya fenomenleri “Sen ihbar etmezsen, ben ihbar etmezsem, nasıl mücadele ederiz paralelle” diyerek cadı avını şiir tadında, zevkle yapılacak bir insan safarisi gibi vatandaşa sunmaya devam ediyorlar. Ve cadı avını aşmaya başlayan bu insan safarisinin nereye varacağını, nerede duracağını kimse tahmin edemiyor.
Daha şimdiden çok masum kalan McCarthyizm, eğer bir vicdan uyanması olmazsa yeni adı Erdoğanizm’e siyasi literatürdeki yerine terk etmeye hazırlanıyor.
(Kaynak: http://zaman-online.de/)