İstifa Yok, Canlı Bombalar Güvenle Dolaşabilir! – Veysel Ayhan

Diyelim ki siz mahalleye gece bekçisisiniz. Ama her gece hırsızlık oluyor. Siz de her sabah ‘güvenlik zaafı yok’ diye açıklama yapıyor, pişkin pişkin hırsızlık mahalline gidiyor, gerine gerine dolaşıyorsunuz. Hırsızları kınıyorsunuz.
İki ihtimal var: Ya her gece horul horul uyuyorsunuzdur veya hırsızlarla ortaksınızdır. Başka bir açıklaması yok.
Hastanede yaralıları ziyaret eden Başbakan’a vatandaşın bağırdığı gibi “Türkiye Suriye’ye döndü.” Peki bunun sorumlusu kim? Tabi ki ‘mahallenin bekçisi.’ Yani bu tür eylemleri daha harekete geçmeden haber alması gereken MİT. Ve kendi istihbarat teşkilatıyla aynı istihbaratı elde etmesi ve önlem alması gereken İçişleri Bakanlığı. Olay iki isimde düğümleniyor. Efkan Ala ve Hakan Fidan.
Türkiye’nin en güvenli olması gereken yerlerinde bombalar patladı. PKK ve IŞİD tarafından Ankara, İstanbul, Bursa ve Gaziantep gibi illerde art arda canlı bomba saldırıları oldu. Bir yılda 200’ü aşkın sivil bu patlamalarda öldü. Tek bir istifa, tek bir özeleştiri, tek bir pişmanlık cümlesi yok.
Efkan Ala, hemen her AKP hükümetinde otomatik içişleri bakanı oldu. PKK’nın şehirlere silah yığması onun döneminde oldu. Hendekler onun döneminde kazıldı. Son bir yılda şehir merkezlerinde verilen 540 şehidin sorumlusu o.
Sanki Yunanistan’ın içişleri bakanı
Ala ne yapıyor? Yukarıda bahsettiğim örnekteki bekçi gibi olayı kınıyor. Kendisi sanki Türkiye’nin değil de Yunanistan’ın içişleri bakanı. Tweet atıyor. Ankara saldırısı sonrası hiç sıkılmadan, “Bu akşam Ankara’da yaşanan terör saldırısını şiddetle kınıyorum. Bu ülkemize karşı yapılmış bir saldırıdır.” yazabildi. Önceki günkü saldırıdan sonra ortalıkta görünmedi. Adalet bakanı onun adına açıklama yaptı.
Hakan Fidan’a gelince. Döneminde 240 terör olayı yaşandı. Uludere’de MİT’in verdiği yanlış istihbarattan dolayı 34 sivil vatandaş hayatını kaybetti. Hakkari, Tunceli, Diyarbakır, Bingöl, Siirt, Mardin, Van ve Şırnak’ta yüzlerce polis ve asker şehit oldu. Hatay Reyhanlı’da ve Cilvegözü sınır kapısında 66 kişi öldü. Ve İstanbul, Ankara…
Tek vazifeleri Cemaate saldırmak
Dünyanın hiç bir ülkesinde bu kadar terör olayına rağmen sorumlular koltuklarında oturamaz.
Peki Türkiye’de nasıl oluyor?
İşin özü şu: Bu iki ismin ortak bir özelliği var. Başbakana değil Cumhurbaşkanına bağlılar. Tek vazifeleri de cemaate saldırmak. İşbirlikçileri olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın kurgulattığı dosyalarla cemaate dava açmak, fişlemek; burs, zekat veren hayırseverlere operasyon yapmak, yaptırmak.  Başka bir misyonları yok.
Peki terörle mücadele?
Trafik polislerini teröre verdiler
PKK’ya verilen söz doğrultusunda cemaatle iltisaklı diye tüm terörle mücadele uzmanlarını, polis müdürlerini ya hapse attılar ya sürdüler veya meslekten ihraç ettiler. Trafik cezası kesen polislerle, pasaport evrakı düzenleyen müdürlerle terörle mücadele etmeye kalktılar. Ve vaziyet ortada.
Dünkü Yeni Hayat’ın manşeti şuydu: “150 CANLI BOMBA ARAMIZDA DOLAŞIYOR, YA YAKALAYIN YA İSTİFA EDİN.” Bugün itibariyle istifa eden yok.
O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şimdiden sonraki her patlamanın faili dolaylı olarak önlem almayan, zaaf gösterenleri ısrarla görevde tutan hükümettir. Yani yarın bir başka yerde patlama olsa, insanlar ölse “KATİL HÜKÜMETTİR” desek yalan mı olur!