Savcı ve Hakimlerin Hipokrat Yemini Olsaydı!- Veysel Ayhan

Cerrahsınız. Hasta ameliyat masasında önünüzde yatıyor. Müdahale edeceksiniz. Telefonunuz çalıyor. Şu talimatlardan biri geliyor: “Böbreğini al bize lazım, kalp kapakçığını tıka, kanına zehir enjekte et veya bırak ölsün…” Doktor bu talepleri yerine getirirse mesleğine ihanet etmiş olur. Hipokrat yemininin maddelerini çiğnemiş olur.
Peki ya bu ihanetler hukukta olursa ne demek lazım?

Emniyet müdürü Ahmet Öztürk. Mesleki sicilinde tek bir çizik yok. 17-25 yolsuzluk operasyonlarının intikamı kapsamında başına gelmeyen kalmıyor. Arandığını duyunca teslim olmak üzere Bitlis’ten yola çıkıyor. Bekleyemiyorlar kayınpaderinin evini basıp, alt üst ediyorlar. Hamile eşi yapılan rezilliklere dayanamıyor, rahatsızlanıyor. Hastaneye kaldırılıyor. Önce karnındaki 4,5 aylık bebek ölüyor. Bir süre sonra da kendisi 16 günlük yoğun bakımın ardından vefat ediyor. 6 yaşındaki oğlu öksüz kalıyor. Sonra babası bomboş iddialarla hapse atılıyor. Ve halen hapiste.
Şimdi Ahmet Öztürk’e, oğlu Hikmet’e ve vefat eden annelerine bu hadiseleri yaşatan savcı ve hakimleri dünya ve ahirette neler bekliyor olabilir? Bu örnek binleri aşkın tutuklamanın ve zulmün prototipi. Benzer keyfiliklerin ve zulümlerin altında imzası olan savcı ve hakimlerin sırtlandığı vebalin büyüklüğünü havsalanız alıyor mu? Bunların içinde dindar geçinen de var. Hayat boyu alınlarını secdeden kaldırmasalar Hikmet’in bir damla göz yaşına kefaret olur mu?
Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesini de barındıran medya grubuna Mart ayında el konuldu. Savcı Fuzuli Aydoğdu talep ediyor Hakim Fevzi Keleş karar veriyor. Binlerce kişilik bir kuruma tek bir hakimin imzasıyla el konuluyor. Bu saçmalığın ve hukuksuzluğun örneğini muz cumhuriyetlerinde bile bulamayız.
Peki bu sayın hakim, attığı imza ile nelere sebep oldu: Zaman her gün Erdoğan’ın ne büyük bir adam olduğu manşetleriyle çıkmaya başladı. Gazetenin tirajı sıfırlandı. Bu kısmını geçelim.
Toplam 2371 gazeteci ve çalışan iktidar yalakası olmadıkları için görevden alındı, işsiz kaldı. Evet tam 2371 kişi. Belki yüzlercesi evinin kirasını ödeyemedi. Evlatlarının okul masrafını karşılayamadı. Ev almışsa, araba almışsa taksidini ödeyemedi. Ramazan’da ele güne muhtaç oldu. O ailelerde hangi dramlar yaşandı, o evler hangi trajedilere sahne oldu bilmiyoruz.
Aydoğdu belki dindar bir insandır. Kıldığı bütün namazları oruçları toplasa bu personelden tek birinin yaşadığı drama kefaret olur mu? Bizi ilgilendirmez.
Geçen yıl da hakim Yunus Süer’in imzasıyla İpek Grubuna el konuldu. 450 gazeteci ve çalışan işsiz kaldı. Örnekleri artırabiliriz ama gerek yok.
Aydoğdu, Keleş ve Süer üzülmesin. Yalnız değiller. Ellerine çakı bıçağı almamış insanlara terörist demenin, milyonlarca insana yargının tanımadığı safsata bir örgüte üye olmakla suçlamanın, burs ve zekat verenlere saldırmanın, masum bebekli kadınları hapse tıkmanın, 80’ini aşmış yaşlıları nezaretlerde süründürmenin vebaliyle Allah’a hesap verecek daha onlarca savcı ve hakim var.
İyi ki hukukçuların mesleki ihanetleri tescilleyecek bir Hipokrat yemini yok.
[email protected]