Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Taksim’deki o tarihi eseri inşa edeceğiz. Belediye başkanına söylüyorum, cesur olsun.” sözleri, Gezi Parkı tartışmasını yeniden gündeme getirdi. 2013’teki Gezi Parkı olaylarında 7 kişi hayatını kaybetmiş, 8 bin 41 kişi yaralanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün İstanbul’da katıldığı bir programda “Taksim’deki Gezi Parkı, oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz.” sözleri Topçu Kışlası tartışmasını yeniden alevlendirdi. Erdoğan, 3 yıl önce Gezi Parkı olaylarının ‘üst akıl’ tarafından başlatıldığını iddia ederek ‘bazı sermaye grupları ve faiz lobileri’ni protestoların arkasında olmakla itham etmişti. Erdoğan’ın Topçu Kışlası’nı yeniden gündeme getirmesi tepki topladı.
Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, konunun yeniden gündeme getirilmesini hayret ve üzüntüyle izlediğini belirterek, “İnsanların aklına gündem değiştirmek ve toplumu yeniden gerginleştirmek için bir kastın olup olmadığı sorusu haklı olarak geliyor. Bir kişi kendi çıkarlarını, milletin çıkarlarının önüne getirirse kısa vadede sonuç alsa da uzun vadede yıkımdır.” yorumunda bulundu.
Projeye, ilk Erdoğan karşı çıkmalı
Ertuğrul Günay’ın görüşleri özetle şöyle: “Bir tarihi binanın ihyası, kulağa hoş geliyor ama İstanbul’da tarihi mekanları ihya edeceksek Gezi Parkı’ndaki Topçu Kışlası’ndan önce, yapmamız gereken çok iş var. Rami Kışlası, iktidarın 10 yılı aşan vadine rağmen gıda toptancılarının işgali altında. Sultanahmet’teki adliye yapılırken yıkılan (Pargalı) İbrahim Paşa Sarayı’nı, suç mekanı haline gelen İstanbul’un surlarını ihya edelim. Bunlar Taksim’e kışla yapmadan daha iyi değil mi? Taksim’in ticari potansiyeli düşünüldüğünde sanıyorum rant değeri çok yüksek. Bir takım mimarlar, müteahhitler ya da yerel yönetim böyle bir proje geliştirmiş olsa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış bulunan, tarihe saygıyı dilinden düşürmeyen ve kendisini muhafazakar olarak niteleyen sayın Erdoğan’ın bütün bu söylemiyle tutarlı olarak bu projeye en başta kendisinin karşı çıkması gerekir .”
‘Kefereler cami istemiyor’ diyecekler
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de mevcut sıkışmışlığı aşmak için Erdoğan’ın bu çıkışı yaptığını ve iktidarın yeni düşman arayışı içinde olduğunu söyledi. Önder, “Bu hadise tipik bir cambaza bak vakası. Mevcut iktidar anlayışının 13 yılda bu ülkede geriletildiği iki olay vardır. Birisi Gezi direnişidir, diğeri Dolmabahçe deklarasyonudur. Bu iki şey, iktidarın kursağında kaldı. Ne yutabiliyorlar, ne tükürebiliyorlar. Yeni bir kamplaştırma kampanyası başlatmayı hedefliyorlar. Ama bu Gezi Parkı’nı sahiplenmek zemininden çıkartılıp ‘kefereler Taksim’e cami yapılmasına karşı çıkıyor’ zeminine oturtulacak.” dedi.
Gündem değişikliği bunları unutturacak
Sahte diploma iddiaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 yıllık üniversite diplomasının sahte olduğuna dair iddialar artarak devam ediyor. Erdoğan’ın şimdiye kadar diplomasının aslını kamuoyuna sunmaması, üniversite eğitimi boyunca aldığı notları gösteren transkript belgesinin ortaya çıkmaması iddiaları güçlendiriyor. Sosyal medyada paylaşılan diploma fotokopilerinin tamamı birbiriyle uyumsuz ve çelişkili bilgiler içeriyor. Kendisi hakkında her türlü iddia hakkında davalar açan Erdoğan, diploma konusundaki iddialara karşı sessiz kalıyor.
Terör olayları
7 Haziran 2015 seçimlerinden bugüne kadar geçen bir yıl içinde terör hızlı tırmanışa geçti. Türkiye, 600’e yakın güvenlik görevlisini şehit verdi. Çözüm sürecinde şehirlere yığılan tonlarca bomba patladı. Doğu’da şehirler boşaltılarak yerle bir edildi. Yüzbinlerce insan evinden göç etmek zorunda bırakıldı. Çözüm sürecinde PKK liderleriyle görüşen AKP, daha sonra bu görüşmeleri inkar etmeye başladı.
Reza Zarrab
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok rahatsız olduğu gündemlerden birisi de ABD’de İran asıllı Reza Zarrab hakkında açılan soruşturma. Soruşturma dosyasında 4 Türk bankasının yanı sıra yolsuzluklara karıştığı gerekçesiyle bazı bakanlara yönelik suçlamalar da yer alıyor Soruşturma dosyasında Zarrab’ın 5 milyon dolar bağış yaptığı Emine Erdoğan’ın kurucusu olduğu TOGEMDER’in de adı geçiyor.
Ekonomideki olumsuzluklar
7 Haziran seçimlerinden sonra büyük şehirlerde ve ülkenin doğusunda yaşanan terör olayları, hukukun tartışmalı hale gelmesi, ekonomide tablonun bozulmasına neden oldu. Son bir yılda 17 milyar dolar yabancı sermaye ülkeden çıktı. Seçimden önce 2,75 olan dolar kuru son bir yıl içinde 3 TL’ye kadar tırmandı. Kurda yaşanan artış, yerli yatırımcıyı zora soktu. Terör olaylarının yanı sıra Rusya ile yaşanan kriz, turizme derin darbe vurdu.
Eylemlere 3 milyon 600 bin kişi katıldı
Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması için 7 Mayıs 2013 tarihinde iş makineleri girdi. Bazı aktivistler parka gidip çalışmaları durdurmaya kalkışınca polis müdahale etti. Olayın sosyal medyada yayılmasının ardından çok sayıda kişi Taksim’e akın etti. İstanbul’da başlayan ve yaklaşık 3 ay süren olaylar tüm yurda yayıldı. Olaylarda Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu ile polis memuru Mustafa Sarı hayatını kaybetti. İnsan Hakları Vakfı verilerine göre Gezi eylemlerine karıştığı gerekçesiyle 3 bin 584 kişi gözaltına alındı, 121 kişi tutuklandı. 8 bin 41 kişi yaralanırken, 1’i polis 7 kişi hayatını kaybetti. 12 vatandaş da atılan biber gazı kapsülü ile gözünü kaybetti. Emniyet verilerine göre eylemlere yaklaşık 3 milyon 600 bin kişi katıldı.
Davaların bitmesi dahi beklenmiyor
Avukat Can Atalay: Bu mesele hukuki değil. Bu davalar yürütme erkinin tahakkümünün yansımasıdır. İçinde bulunan anayasasızlaştırmada Tayyip Erdoğan bunu araç olarak kullanmak istiyor. Cumhurbaşkanıdır, belediye başkanı değildir. Tayyip Erdoğan’ın herhangi bir yeşil alanın nasıl kullanıp kullanmayacağına ilişkin görüş bildirmesi, olağan anayasal düzen içinde mümkün değildir. Davaların bitmesini dahi beklemiyor. İmar planına ilişkin dava İstanbul İdare Mahkemesi’nde sürüyor.
Aynı konuyu gündeme getirmek manidar
MAZLUMDER eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da Erdoğan’ın bu girişimini manidar bulduğunu ifade ederek, “Yeni kutuplaşmalara, yeni bir kaosa yol açmaktan başka bir işe yaramayacak.” şeklinde konuştu. Gergerlioğlu, şunları kaydetti: “Gezi olaylarında başlayan bir hareketin üzerine benzin döküldü. Özgürlük konusunda konsensüs oluşturulsaydı bunlar olmazdı. Toplumda yeni kutuplaşma yaratılmak isteniyor. Aynı konuyu ısıtıp kamuoyuna getirmek son derece manidar bir girişim.”
Toplum kesimlerine meydan okuma
Türkiye’nin iç ve dış politikada sıkıştığını, Reza Zarrab davasının ABD’de gündem olduğunu kaydeden Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu ise şiddet ve gerilim politikalarından yararlanılmak istendiğinin altını çizdi. Taksim Meydanı, Gezi Parkı ve AKM’nin koruma altında olduğunu ifade eden Muhcu, “Ayrıca geçmişte alınan yargı kararıyla da bu meydan ve varlıkların korunması söz konudur. Yerel mahkemenin aldığı kararı, siyasi müdahaleyle üst mahkemenin kaldırmış olması, bu kararları değiştirmemektedir. Ayrıca süren davalar da söz konusudur. Buna rağmen Erdoğan bütün toplum kesimlerine meydan okuma ihtiyacı duymaktadır.” diye konuştu.