Bülent Arınç: Davutoğlu’nun Gidişini Izah Edemiyorlar

Eski Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, BBC’den Rengin Arslan’ın sorularını cevapladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun azli, başkanlık tartışmaları, çözüm süreci, yeni Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti’deki son durumu değerlendirdi. Arınç, özetle şunları söyledi:
BU SORULARI BİNALİ YILDIRIM’A SORSANIZ…
(Soru: Binali Yıldırım’ın başbakanlığı ile birlikte yeni bir çözüm süreci başlar mı?) Yeni başbakanımız tabii Cumhurbaşkanı’mızın talimatlarının dışına çıkmaz veya kendi görüşünü söylemeden önce, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ne düşündüğünü öğrenmek ister. Siz benimle bir konuşma yapıyorsunuz, ben de spontane olarak bildiklerimi size söylüyorum. Ama benim yerimde Sayın Binali Yıldırım otursaydı herhalde bu soruları alır, önce Sayın Cumhurbaşkanı’mızla konuşur, sonra size cevap vermeye gayret ederdi. Benim böyle bir becerim olmadığı için ben sizinle doğrudan doğruya konuşabiliyorum. Onların ne düşündüğünü Sayın Cumhurbaşkanımız hemen hemen her toplantıda söylüyor.”
BAŞKANLIK, HER MESELENİN ÖNÜNÜ KAPATIYOR
Başkanlık konusundaki tartışmalar yeni Anayasa’nın da önüne geçti. Maalesef Türkiye’de her meselenin önünü kapatan bir konu haline geldi. Başkanlığı konuşmaktan ekonomiyi, Suriye’yi, dış politikayı, iç politikadaki terörle mücadeleyi ve yeni süreci konuşamıyorsunuz. Ağzını açan herkes başkanlıktan veya yarı başkanlıktan bahsetmeye başlıyor. Her meselenin önünü tıkayan, hayati meseleleri arka plana atan bu tartışmalardan Türkiye’ye fayda yok. Bizim bu meseleyi gündemden çıkarmamız lazım.
BAŞKANLIK, GÜNDEMDEN ÇIKARILMALI
Benim şahsen şu anki düşüncem şu: AK Parti, elinde varsa hemen, yoksa üç-beş gün içerisinde bir taslağı –Cumhurbaşkanı’mızın okeyini aldıktan sonra açıklasın. Bu taslak, Parlamento’daki partilerle konuşulsun. Bir ay sonra da ‘Arkadaş biz bunda varız veya yokuz’ derlerse bence 316 milletvekilinin imzasıyla o modeli versinler. Parlamento’dan çıkacak duruma bakalım. 331 ile kabul edildi diyelim, hemen millete gideriz. 330’un altında kaldık diyelim, üstünü örteriz. Bunun Türkiye’nin gündeminden bir şekilde çıkması lazım.
DAVUTOĞLU’NUN İSTİFA ŞEKLİ, SİYASET TARİHİNDE YOK
Günün birinde troller, troliçeler ortaya bir şeyler attı. Ahlak sınırlarını aşan, terbiyesizce, Davutoğlu’nu itham eden Pelikan dosyaları açıklanmaya başlandı. Biz bunların hiçbirine ihtimal vermedik. Ama Sayın Davutoğlu, bir akşam köşke gitti ve dönüşünde bana ‘Allahaısmarladık’ dedi ve hepimiz şaşırdık. Yani böyle bir şey Türk siyasi tarihinde hiç rastlanmamıştır. Yani bir sebep olması lazım. Bir insan bu kadar başarılı olduktan sonra ‘Ben gidiyorum, Allahaısmarladık’ demez.
Davutoğlu’na yapılan vefasızlık
Sayın başbakan sebepleri kendisi söylememiştir, hatta üzerini örtmüştür. Bizim de söyleyebileceğimiz Davutoğlu’nun gelişi ne kadar şık ve iyi olduysa; gidişi herhalde çok da şık olmadı. Hiç alışık olmadığımız bir vefasızlık örneği oldu. Bir de bir insanın onuru vardır, haysiyeti vardır. ‘Git’ denmesi, ‘kongreyi yap, şuna devret’ denmesi hoş bir şey değil. Çevresine nasıl anlatacak bunu, ailesine nasıl anlatacak, kendisine dönüp nasıl anlatacak, biz dava arkadaşlarına nasıl anlatacak? Herhalde onun altında ezildiğini düşünüyorum. Keşke bir açık kapı bıraksaydı, bir işaret gösterseydi ve bunun üzerine Türkiye’de ve parti içerisinde de olumlu bir sorgulama olabilirdi. Yine Tayyip Erdoğan sevgisi devam ederdi, yine AK Parti’nin bütünlüğü devam ederdi, ama şimdi insanlar kendilerine soruyorlar ‘Bu iş neden böyle oldu?’ diye. Onlar da izah etmekte zorlanıyorlar.
AK Parti ‘Tayyip’in partisi’ değildir
Bu AK Parti’nin başarıları tek başına Recep Tayyip Erdoğan’ın başarıları değildir. Sayın Bekir Bozdağ’ın da kulağını çınlatalım. Bu parti Tayyip’in partisi değildir. Bu parti milletin bize bir emanetidir, hepimizin partisidir. Bir kişinin şahsi mameleki haline getirilemez.”