CHP Parti Meclisi Üyesi ve eski Cumhuriyet Savcısı Ali Özgündüz, ABD’de yürütülen Reza Zarrab soruşturmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sürecin Türkiye’ye de yansımaları olacağını vurgulayan Özgündüz, “17 Aralık dosyasının yeniden açılması kaçınılmazdır.” dedi. Özgündüz’ün 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını anlattığı ‘Reza’nın Rızasını Kazananlar’ isimli kitap geçtiğimiz haftalarda yayımlanmıştı.
ABD’deki Zarrab dosyasında, bakanların yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşinin isimleri de geçiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“ABD’deki soruşturma sırasında tutuklanan Zarrab ‘kefaletle tahliye talebi’nde bulunurken kendisinin ne kadar ‘hayırsever işadamı’ olduğunu göstermek için Sayın Emine Erdoğan’ın kurucusu olduğu bir derneğe (TOGEM-DER) ve yine Bilal Erdoğan’ın başında bulunduğu bir vakfa (TÜRGEV) yaptığı bağışları da dayanak yapmakla, Erdoğan ailesini bilerek ya da bilmeyerek soruşturma dosyasına dahil etmiş oldu. Bu durum aslında ülkemiz adına üzücü. Çünkü yabancı bir ülke savcısının yaptığı kara para-yolsuzluk soruşturmasında -sevelim ya da sevmeyelim- benim ülkemin yıllarca başbakanlığını yapmış ve şimdi de Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin ailesinin adı bir şekilde geçiyorsa bu durum hakikaten üzücü!”
Soruşturma ülkemizi bire bir ilgilendiriyor
ABD’deki soruşturmanın Türkiye’ye ne tür yansımaları olacaktır?
“Aslında ABD’deki soruşturma ülkemizi bire bir ilgilendiriyor. Bharara’nın Zarrab’a yönelttiği, ‘kara para aklama, ABD Hazinesi aleyhine suç ve bankacılık sahtekarlığı’ suçlarının işlenmesinde kullanılan şirketlerin bir kısmı Türkiye’de faaliyet göstermekte. Zarrab, savcıyla uzlaşmaya gidip; ‘bu suç teşkil eden işlemleri yaparken Türkiye’deki bu siyasiler, bu ekonomi ve bankacılık bürokratları işlerimi kolaylaştırdı. Bunun karşılığında da ben bu kişilere şu şekilde çıkar sağladım/rüşvet verdim’ dediği anda bizim siyasetçi ve bürokratlarımız da ABD’deki dosyada ‘şüpheli’ olurlar. Haklarında ‘suça iştirak etmek’ten soruşturma başlatılır. Dolayısıyla adı geçen bu kişiler ABD’ye gittiklerinde ya da ABD ile suçluların iadesi anlaşması olan ülkelere gittikleri anda yakalanma ve tutuklama işlemine maruz kalabileceklerdir.”
Söyledik ama dinletemedik!
Bu yargılamalar Türkiye’de adil bir şekilde yapılamaz mıydı?
“İşte biz bunun için AKP’ye diyorduk ki gelin bu 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üstünü kapatmayın. Gönderin yargıya ve yargıya da baskı yapmayın. Millet adına yargılama yapan mahkemeler bu olayı irdelesin ve suçlular cezalandırılsın ki başkaları bu işi kurcalamasın.Ama dinletemedik, AKP bu soruşturmayı yapan hakim, savcı ve polislerin peşine düşüp adı yolsuzluğa bulaşanları korudu.”
Başımız çok ağrıyacak
17 Aralık dosyası Türkiye’de yeniden açılabilir mi?
“Evet açılır, açılacaktır, açılmalıdır. Bu pislik öyle üstünü örtmekle temizlenmez. Kokusu çıkmaya devam eder. Şüpheli bakanlara, bürokratlara, onların çocuklarına ve bürokratlar ile diğer kişilere isnat edilen suçların zaman aşımı süresi 15 yıl olup, AKP gittiği gün bu soruşturmalar yeniden başlar ve TBMM’ne namuslu, ahlaklı, yolsuzluğa, hırsızlığa karşı olan 276 milletvekili girdiği anda bakanlar yüce divanı boylar. İran, Zarrab’ın verdiği bilgilerden çok fazla zarar görmeyebilir ama bizim ülkemiz bu olayın üzerine kendi yargısı vasıtasıyla gitmediği için uluslararası camiada, özellikle bankacılık sistemimiz açısından başımız çok ağrıyacak gibi.”
Kamuoyu medya gücüyle kandırıldı
Savcı Bharara’nın iddiaları, 17 Aralık operasyonunun haklılığının tescili olarak yorumlanabilir mi?
“Bharara diyor ki; 17 Aralık dosyası olarak bilinen soruşturma dosyasındaki esaslı deliller gerçek. Öyle AKP’nin dediği gibi ‘dublaj/montaj’ zırvalarıyla bu konu kapatılamaz. 17 Aralık dört dörtlük bir yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıydı ve suç işlendiğine ilişkin mahkumiyet hükmü kurmaya yetecek derecede deliller içeriyordu. Ama siyasi iktidar elindeki medya ve devlet gücünü kullanarak halkı kandırıp pisliğin üstünü örtmeyi başardı. Ama şimdilik..”
(Kaynak: Yeni Hayat)