Erdoğan, Kuzey Kore Lideri ile Aynı Listede..

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü, Paris sokaklarını basın özgürlüğünde en kötü karneye sahip 12 dünya liderinin afişleriyle donattı. RSF’in Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 151. sırada yer alan Türkiye, son bir yılda en çok gerileyen ülkelerden biri olduğu için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da posteri sokaklara asıldı. RSF’nin “Sansürün muhteşem yılı” başlıklı ironik kampanyasında Erdoğan’ın yanı sıra Eritre lideri Isaias Afwerki, Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ve Venezeula Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro gibi liderler yer alıyor.
Paris sokaklarına asılan Erdoğan afişinde “1000’den fazla Cumhurbaşkanı’na hakaret davası, 100’den fazla gazeteci yargılanıyor. Medya kontrol altında. Köşe yazarları bir tweetten kovuluyor. Muhalif gazeteciler hapiste. Yayın odalarına polis baskını. Yabancı gazetecilere sınırdışı.” ifadeleri bulunuyor.
Paris’ten Can Dündar’a onur madalyası
Merkezi Paris’te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, 3 Mayıs ‘Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ dolayısıyla düzenlenen gecede ‘basın kahramanlarını’ andı. Paris Ront Point Tiyatrosu’nda düzenlenen dayanışma gecesinde Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Paris Şehir Madalyası verildi. Yurtdışına çıkış yasağı nedeniyle Paris’e gelemeyen Can Dündar, gönderdiği mektupta Türkiye’de gazeteciliğin yargılandığını belirterek, “Gerçek temyiz mahkemesi tarihtir.” dedi. RSF Genel Sekreteri Deloire, “Sadece bu hafta bir çok gazeteci yargı tarafından taciz edildi. Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya 2 yıl mahkumiyet aldı. IMC TV’nin haber müdürü bir tweetten dolayı hakim karşısına çıktı. Türkiye’de her gün gazeteciler işten atılıyor, Erdoğan’a hakaretten yargılanıyor. Sadece gazeteciler değil, medya kurumları da ağır baskı altında. Zaman gazetesine yapılan polis baskının görüntüleri hâlâ hepimizin zihninde. Muhalif gazeteler kayyım atanarak sessizliğe mahkum ediliyor.” dedi.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, RSF’in önerisi üzerine basın özgürlüğü yolunda yürüttükleri mücadeleden dolayı Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, İranlı kadın gazeteci ve insan hakları savunucusu Nergiz Mohammedi, halen Belçika’da kaçak yaşayan Burundili gazeteci Antoine Kaburahe ve Afganistanlı Lütfulah Necefzade’ye Paris Kent Madalyası verdi. Dündar’ın madalyasını eşi Dilek Dündar aldı. Yurtdışına çıkış yasağı nedeniyle Paris’e gelemeyen Can Dündar adına ödülü alan Dilek Dündar, gösterdikleri dayanışma nedeniyle Paris Belediyesi’ne teşekkür etti. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire yaptığı konuşmada “Can Dündar, gazeteciliğin vucüt bulmuş hali. Cesareti ve karakteriyle bu mesleğin tanımı.” ifadelerini kullandı. Ödül töreninin ardından Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu üzerine konuşuldu. Türk gazeteci Kadri Gürsel, Türkiye’de gazeteciliğin öldüğünü ve hala direnen gazeteciler olmasına rağmen ümitsiz olduğunu söyledi. Ünlü Fransız gazeteci Ali Baddou’nun “Türkiye’de gazeteciliğin geleceğinden endişe duyuyor musunuz?” sorusuna ise “Endişe ifadesi yaşadığımız durumu anlatmakta yetersiz kalıyor.” dedi. PARİS YENİ HAYAT
taz
Alman gazetesi, Dünya basın özgürlüğü günü’nde Türkçe özel sayı yayımladı
Türkiye’de giderek daha fazla iktidar baskısına maruz kalan gazetecilerle dayanışmak için Almanya’nın önde gelen gazetelerinden die tageszeitung (taz), Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türkçe ve Almanca olarak yayınlandı.  Türkiye’de basın özgürlüğü meselesinin farklı boyutlarıyla işlendiği 16 sayfalık özel baskı, internette taz.de/turkiye adresinden de okunabiliyor. Deutsche Welle’nin (DW) haberine göre, Türkiye’de basın özgürlüğü meselesinin farklı boyutlarıyla işlendiği 16 sayfalık özel sayının tanıtımı için Berlin’de düzenlenen basın toplantısında konuşan gazetenin medya editörü Marlene Halser, Türkiye ile AB arasında mülteci krizini aşmak için yapılan anlaşmanın ardından bu fikrin doğduğunu anlattı. Bu anlaşmayı “kirli bir pazarlık” olarak tanımlayan Halser, bu anlaşma ile Almanya ve AB’nin mülteci sorununu Türkiye’nin sırtına yüklediğini söyledi. Bu anlaşma sayesinde Almanya’ya gelen mülteci sayısının azalmasıyla her şey yolundaymış gibi bir hava oluşturulduğunu dile getiren Halser, Türkiye’de yaşanan sorunların Almanya’da tam olarak algılanmadığını ifade etti.