19 Haziran’da takımlarını desteklemek için Budapeşte yerine yanlışlıkla Bükreş’e gelen Fransız taraftarlar, iki komşu başkenti arasında yaşanan kafa karışıklığının ne ilk ne de son kurbanları olacağa benziyor.
RFİ’den Matei Vişniec konunun çok ciddiye alınmaması gerektiğini, Romenlerin bu kafa karışıklığından rahatsız olmamasını tavsiye ediyor. Aslında iki başkenti karıştıranların ne Romen halkının ne de Macar halkını ilgilendiren bir yönü yok. Bunun nedenini iki halka değil kendilerine sormaları gerekir. Bu gafları yapan batılıları, ‘tarihi’ ve ‘sömürge anlayışı’ algılarına bağlayan yazar Vişniec’in ilginç yazısı şöyle:
“Bu kafa karışıklığı bazen kültürel algıdan, bazen dikkatsizlikten, bazen de hem Fransızca hem de İngilizce’de iki başkent isimlerinin telaffuzunun benzer müzikaliteye sahip olmasından kaynaklanıyor. Bu, iki başkenti karıştıranları mazur göstermez tabii ki.
1987’den beri Fransa’da yaşadığım halde, bazen bana da “et tu retournes souvent en Roumanie, à Budapest?- Sık sık Romanya’ya Budapeşte’ye gidiyor musun?” diyen birçok kültürlü insanlarla bu konuda tartıştığım olmuştur.
SÖMÜRGE ÜLKELERİ YEREL İSİMLERİ DİKKATE ALMADI
Pek çok batılının ses ve kulak algısına göre ‘Budapeşte’ ve ‘Bükreş’ hemen hemen aynı geliyor. Fransızlar, Romanya’nın başkenti Bükreş’in Romence telaffuzunu benimsemiş olsaydı, bu daha kolay olurdu.
Bununla birlikte, sömürge imparatorluklarına sahip olan ve kendilerini tarihin lokomotifi olarak gören Batılı ülkeler, yerel isimlerin oradaki yerliler tarafından nasıl telaffuz edildiğini nadiren dikkate alırlar.
Fransızlar için ‘Londra Londra’dır, ‘Floransa Floransa’dır ve Kahire Kahire’dir (Mısırlıların başkentin adını nasıl telaffuz ettiklerini bilmiyorum ama ona Kahire dediğimi sanmıyorum). Bu telafuzlar nedeniyle bazen algı daha da kötüleşir. Mesela ‘Hamlet’ Fransızca’da okunurken ‘h’siz ‘amlet’ şeklinde telaffuz edilir.
Paris’teki hayatımın ilk aylarında bu telaffuz problemleri nedeniyle bazen aydan geldiğimi falan düşünen bir aktör, ona ‘amlet’ diye bir oyun bilmediğimi söyleyince şok olmuştu. Oysa öndeki ‘H’-amlet harfiyle birlikte bu oyunu çok iyi biliyor-tanıyordum.
‘BÜKREŞ’i GEZEN FRANSIZ EDİTÖR ‘BUDAPEŞTE’Yİ GEZDİĞİME MEMNUN OLDUM’ DEDİ!’
Fransızlarla Romanya’ya yaptığım birçok seyahatte bu kafa karıştırıcı gaflara ben de şahit oldum, yaşadım.
Bükreş’e birlikte geldiğim bir Fransız editör, şehri gezdikten sonra Paris’e dönüşünde yüzüme ‘Budapeşte!’ şehrini gezmekten büyük mutluluk duyduğunu söyleyince şehrin ‘Bükreş’ olduğunu anlatmak için gülsem mi azarlasam mı bilememiştim.
MİCHAEL JACKSON, BÜKREŞ’TEKİ KONSERDE ‘MERHABA BUDAPEŞTE’ DİYE SESLENMİŞTİ
Geçmişte Michael Jackson gibi bazı rock müzik ünlüleri de Bükreş’te konser verdiği kalabalığa ‘Merhaba Budapeşte!’ diye seslendiklerine de şahit olmuştuk.
Bununla birlikte, iki başkent arasındaki kafa karışıklığının Romenler için bir eksiklik veya olumsuzluk olduğunu hala düşünmüyorum. Genelde bu utanç verici gafı yapanlar, Romanya’nın başkentinin adının da ‘Budapeşte’ olduğuna inanırlar. Bence Macaristan’ın başkentinin adının ‘Bükreş’ olduğuna inananların sayısı daha fazla. Tarih kendisi dile gelir. Batı, hayali Macaristan’da ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda Romen prensliklerinden daha önemli izler bıraktı.
İrlandalı yazar Bram Stocker, efsanevi ‘Drakula’ romanını yazdığında, muhtemelen Avrupa haritasına bakarak, “uygar” dünyanın sınırında mümkün olduğunca doğuda bir coğrafi nokta arıyordu. Ve Drakula’nın şatosunu Bistrita’ya yerleştirdi. O zamanlar gerçekten Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun sınırında bulunan bir şehir, dünyanın sonuna…
(…) Bir Fransız aktörün bana sorduğu bir soruyu hatırlıyorum. Bir Fransız tiyatro topluluğu ile Bükreş’e geliyordum ve arkadaşım Bükreş’in Tuna kıyısında olup- olmadığını sordu. Tuna!?.. Ama ciddi değil espriyle cevap verdim; “Tuna’ya sadece bir sopa atışımız var!.”
‘DOĞULULAR BATININ HERŞEYİNİ BİLİYOR AMA BATILILAR ÇOK AZ ŞEY BİLİYOR’
Ancak Doğu Avrupa ile Batı Avrupa arasında eskiden beri dengesiz bir algı kavrayışı var: Doğu’da yaşayan bizler Batı’nın tarihi ve coğrafyası hakkında neredeyse her şeyi biliyoruz. Oysa Batı’dakiler Doğu’nun tarihi ve coğrafyası hakkında çok az şey biliyor (…)
Ancak ideal olan, bu tür kafa karışıklığı sonucu ortaya çıkan sıkıntılarla sadece dalga geçilmeli. Şahsen, bu kafa karışıklığını konu alan bir ‘film’, bir ‘komedi’ iyi bir fikir olur diye düşünüyorum. Senaryoyu şimdiden hayal edebiliyorum: Yanlışlıkla Bükreş’e gelen 6 Batılı, hayatlarını değiştirecek maceralarına başlıyor!.