Yetenekli Bay Erdoğan’ı Takdimimdir!

Yorum | Naci Karadağ

Hayır, hemen aklınıza gelen ilk Erdoğan değil bu. Hatta muhtemelen en sonuncu olarak bile gelmez birazdan bahsini edeceğim Bay Erdoğan…
Bay Erdoğan’ın son derece kısa sergüzeşti hayatından bahisle Türkiye’nin son 15 yılında neler olup bittiğini rahmetli Turgay Şeren repliğiyle söyleyecek olursak; “Yok artık Ali Sami!” vaziyetlerindeyiz.
Biliyorsunuz milletvekilleri aday listeleri YSK’ya teslim edildi.
Sanki çok anlamı varmış gibi, pek çok medya mensubu adaylar üzerinde fikir beyan etmeye başladı.
Bilmem kim niye gösterilmemiş, falanca bu sırayı hak ediyor mu, filancanın kesik yemesi anlamlı vesaire…
Bizim Bay Erdoğan da bu listelerde yer alıyor.
Bursa’dan AKP listelerinden aday gösterildi.
Aslında gerçek soy ismi Erdoğan da değil.
El Şahuni…
Tahmin ettiğiniz gibi Arap kökenli; yani Suriyeli… Fakat kendisi “Ben Türkmenim” de diyor.
Son dönemde Bursa’da lüks villaların müteahhidi olarak bilinen Muhammed Al Şahuni, soy ismini mahkeme kararıyla değiştirdikten hemen sonra iktidar medyasında kendine yer bulmaya başladı.
Önce Anadolu Ajansı’ndan bir habere göz atmamız lazım.
Habere göre El Şahuni doğuştan Esed muhalifi.
Çok zulüm görüyor, hatta zindana atılıyor.
İki ay kalıyor ama olsun.

“Suriye’de yaklaşık 50 yıldır, Baas rejimini bir veba gibi çekiyoruz. Gösteriler başladıktan sonra 19 Şubat 2011’de tutuklandım. Arabamı elimden aldılar, evimi alt üst ettiler, her şeyimi yağmaladılar. 2 ay boyunca, günde 1 zeytin, 3 günde bir 1 bardak su veriyorlardı. Üstelik su çok pis. Kış günü olmasına rağmen üzerimde yalnızca iç çamaşırlarım vardı. Bu zalim rejim yüzünden 85 kilo girdiğim hücreden 50 kilo çıktım. Beni ‘dış siyaset’ yapmakla itham ettiler. Ben kiminle siyaset yapabilirim- Biz dış siyaset yapmıyorduk, sadece Beşşar Esed’i protesto etmek için yürüyüşler yapıyorduk. Biz rejime karşıyız, diktatörlüğe karşıyız.”
Her şey tamam da…
‘1 zeytin’ nedir kardeşim?
Hani aç bıraktılar, hiçbir şey vermediler, dese alıcısı çıkar da, ‘1 zeytin’ nedir?
Günde 1 zeytin, 3 günde bir bardak su…
Tamam, ‘inandık’, diyelim ve devam edelim.
Israr ediyor çünkü 1 zeytin iddiasında…
“Her gün bir zeytin veriyorlardı. Düşünün, bir insan kardeşine bunu nasıl yapar- Her gün bir zeytin ve hücre 70 santimetreye 70 santim…” diye konuştu.
Şu ebattaki bir hücrede (ki kutu demek lazım) 85 kilo olduğunu söyleyen bir insan bırakınız iki ayı nasıl sığdığını da zihnimde bir yere koyamadım şahsen… Fakat kendisi Şam Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldığını söylediği için inşaata yapancı değil bir şekilde sığdı diyelim…
Devam ediyoruz…
Sonra bir anda suçsuz bulunup serbest bırakılıyor. Ki çok fedakâr biri olduğu “Bu 2 ay, aileme ve Suriye halkına feda olsun.” diyor.

Beş parasız, üstünde başında bile bir şey olmadan kaçtığını söylüyor. Önce Ürdün’e gitmiş. Oradaki “mübarek kardeşleri” (Tabir ona ait) kimse, ona uçak bileti alıp Türkiye’ye, önce İstanbul, ardından Bursa’ya yollamışlar…
Şu kısım önemli:
“Suriye’den sadece ceketimi alıp çıkmıştım. 4 aydır buradayım. Önce kendim geldim. Ardından eşim ve çocuklarımı getirttim. Türkiye beni kucakladı, bu yüzden Türk hükümetine ve halkına çok teşekkür ediyorum. Bize kucak açan tek devlet Türkiye. Bize kapılarını kapatmadılar, her ihtiyacımızı karşıladılar. ‘Siz de bizdensiniz’ dediler. Suriye’de eskiden ticaretle uğraştığım ofisimde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi asılıydı. Dünyada onun kadar başarılı bir lider yok.”
İlginç..
İki aydır ülkemize gelen bir mültecinin hayatı bu röportajdan sonra inanılmaz değişiyor.
Tabiri caizse Allah El Şahuni’ye ‘yürü ya kulum’ diyor.
İlk iş soy ismini değiştiriyor. El Şahuni yok artık Muhammed Erdoğan var. Recep Tayyip Bey aşkı onun soy ismini almaya itiyor. Ardından AKP’ye üye oluyor.

Yetmiyor tabi. Eşi Emire Hanım da ismini Sümeyye olarak değiştiriyor.
Emire Turizm ve İnşaat isimli bir şirketleri var aslında.
Enteresandır bu şirketin kuruluşu 2003 yılı… Bunu nereden biliyoruz, yine bizzat Muhammed Erdoğan Bey’in kendi ifadelerinden. Yani Bay Şahuni’nin bu röportajı verdiği tarihten yaklaşık 9 yıl önce birisi gelip onun eşi adına inşaat şirketi kurmuş. Allah’ın işine bakın ki 10 yıl sonra şirketin başına geçiyor kahramanımız!
Kafanız karıştı değil mi?
Filmi biraz ileri saralım.
Tarih 8 Aralık 2016… Bir açılıştayız. Bursa’da… Kıyamet gibi kalabalık var. Milletvekilleri, medya, belediye başkanları. Lüks villalar açılıyor.

İsmi Emire Villaları…
Bursa’nın farklı yerlerinde yaptıkları konforlu, lüks inşaatlarıyla Bursa’ya büyük yatırımlar ve projeler ile isim yapmış olan Emire inşaat 7 projesinden biri olan Emire Villalarının anahtar teslim törenini muhteşem bir organizasyonla gerçekleşiyor. Konuklara verilen bilgiler ilginç:
“Emire İnşaat kurucusu ve yönetim Kurulu Başkanı Muhammet ElŞahuni aslen Suriyeli olup, 10 yıldır Türkiye’de yaşamakta ve Türk Vatandaşı olarak yatırımlarını Bursa başta olmak üzere bütün Arap Ülkelerinde yapmaktadır.”
Bir dakika…
4 yıl önce daha yeni Türkiye’ye geldiğini söylememiş miydi bu arkadaş?
Hatırlayalım AA röportajını: “Suriye’den sadece ceketimi alıp çıkmıştım. 4 aydır buradayım.”
Nasıl oluyor da 2006 ‘dan beri Bursa’da yaşıyor?

Daha ilgincini duymadınız henüz.
Sıkı durun. El Şahuni yaptığı konuşmada bir şeyi ağzından kaçırıveriyor:
“Sayın Milletvekillerim, Başkanlarım, değerli misafirler, kıymetli arkadaşlarım, sevgili basın mensupları, hanımefendiler, beyefendiler Emire Villaları anahtar teslim törenimize hoş geldiniz. Emire Grup 2003 tarihinde kurulduğundan beri ticari, turizm, taşımacılık, ithalat ve ihracat alanların da göstermiş olduğu örnek girişimler ve canlı örneklerle kendine seçkin ve prestijli bir yer edinmiştir.”
Hoppala!
Şimdi de 2003 yılına gittik iyi mi?
Aynı konuşmada kendisini İnşaat mühendisi olarak tanıtıyor.
Hani mimardın sen arkadaşım?
Belki çift anabilim dalı yapmıştır, deyip geçelim…
Bakın bizzat El Şahuni, açılışını yaptığı villaları nasıl tanıtıyor:
“Müşteri memnuniyeti ve güveni ile söz ve taahhütlerimizi yerine getirmenin gururunu yaşıyoruz. Şuan açılışını yaptığımız 8 villadan oluşan, deniz manzaralı, yarı olimpik yüzme havuzlu, 450metre kare kullanım alanı ve 4 katlı süper lüks Emire Villalarımızı beğeninize sunuyoruz. Bu görmüş olduğunuz Emire villalarımızın yanı sıra,  Özlüce’de daha büyük, daha modern, daha şık 600 metre kare kullanım alanı olan 8 villa inşaatımızın da yakında açılışını yapacağız. Ayrıca 500 metre ileride Emire Golden City (A) (B) (C) etaplarından oluşan 120 dairelik toplamda 360 lüks dairelerimizin de kısım kısım inşaatına başladık. Bursa’nın merkezinde bulunan Emire Üçevler projesi 2 bloktan oluşan 3+1 ve dubleks katları ile tercih edilen bir yaşam merkezi de aynı konfor da tamamlandı yakında açılışını yapacağız.”
Bursa, İstanbul, İzmir, Antakya, Antalya, Yalova gibi sayısız şehirde projeleri var Emire Group’un! Milyar dolarlık yatırımlar bunlar… Bizzat kendi sayfalarında 20 yıldan fazladır sektörde deneyimli olduklarını ve faaliyet içinde bulunduklarını söylüyorlar. 34 yaşındaki bir adam 20 yıldır inşaat sektöründe çalışıyor, Türkiye’ye 6 yıl önce gelmiş, aslında 15 yıl önce kurulan şirketi 12 yıl önce açmış!
Sosyal medya hesapları ise Ocak 2017’de açılıyor ama öyle pek aktif değil.
Kafanız karışmasın da ne olsun!
Hadi biraz daha karıştırayım.
Emire Group muazzam. Hele bir yönetim kurulunu tanıyalım diyerek tıklıyoruz internet sitelerine karşımıza çıkıyor yönetici kadro.

İlginç olan şu, hiç birinin iletişim mailinde şirket uzantısı yok. Hatta kendi isimleri bile yok. Mesela Muhammed Erdoğan Bey’e mail atmak isterseniz, Michael isimli WS Presidence isimli bir Amerikan nokta  inşaat pazarlama şirketine elektronik posta yollamak zorundasınız. Bu devasa aracı şirket ise kendi sitesinde kurumsal mail kullanmıyor. Oradaki mail daha ilginç: [email protected] İletişim numarası ise kiralık bir Call Center’a çıkıyor: 1-847-555-5555. Gerçek mi diye aramadım, bir de buna para harcayacak lüksüm yok çünkü. Merak eden arasın.
WS Presidence’i incelediğimizde ise aslında Emire Group’un internet sitesini olduğu gibi bu şirketten indirdiğini görüyoruz. Site tasarımı aynı.

Belki bambaşka şeyler de çıkar ama bu kadar kafi sanırım…
Röportajın yapıldığı 2012’den, konuşmanın yapıldığı 2016’ya kadar geçen 4 yıl içinde muazzam bir başarı hikayesine imza atıyor El Şahuni.
70×70 santimlik yer altındaki hücreden yarı olimpik havuzlu 4 katlı süper lüks villalara…
Duygulanmamak, hayran kalmamak elde değil…
Ve aday listeleri açıklanıyor.


Bursa 1. Bölge 9. sırada ilginç bir isim: Muhammed Erdoğan.
Fotoğraftan Arap kökenli olduğu belli. Zaten kendisi de inkar etmiyor ve AKP’nin bir mülteci Meclis’te olmalı düşüncesinin pratiği olarak ifade ediyor. (BKZ)
Alman medyasından Deutsche Welle Türkçe onun da olduğu bir grup mülteci ile ilgili haber yayınlıyor.
Haberde çok iddialı konuşuyor vekil adayımız:
“Suriye, kelimesinin kullanmayın rahatsız oluyorum. Biz Osmanlı’dan geldik, Osmanlı torunuyuz” diyor.
Zaten ofisinde arkasını süsleyen kocaman Osmanlı arması her şeyi anlatıyor.
İşte Yetenekli Bay Erdoğan’ın hikayesi özetle böyle…
Sanırım önümüzdeki dönemde çok ilginç profiller ve olaylarla karşılaşmaya hazırlıklı olmalıyız.
(TR724)