77 yıl önce yaşanan Kırım Tatarlarının sürgün faciası

Zorunlu sürgün 18 Mayıs 1944 sabahı başladı ve 3 gün sürdü. Bu sürede 238 bin 500 kişi, yani Tatar nüfusunun neredeyse tamamı sürgün edildi.

Sovyetler Birliği’nin (Stalin) Kırım Tatarlarını Orta Asya’ya sürmesinin üzerinden 77 yıl geçti. 18-20 Mayıs 1944’te trenlere bindirilen Tatarların neredeyse tamamı başta Özbekistan olmak üzere çeşitli ülkelere gönderilmişti.

Sovyetler Birliği’nin, 1922’de kurulmasının ardından Kırım Tatarlarını “özerk yerli nüfus” olarak tanıdı. 1920 yılında Tatarlar Kırım’da gazeteleri, eğitim kurumları, müzeleri, kütüphane ve tiyatrolarıyla kendi kültürlerini geliştirme imkanına sahipti. Kırım Tatarcası Rusçayla birlikte özerk yönetimin resmi diliydi.

1920-1930 yılları arasında Tatarlar Kırım’da nüfusun yüzde 25-30’unu oluşturuyordu.

1930’dan sonra Sovyet rejimi Tatarlar ve diğer halklar üzerinde baskı kurmaya başladı. Önce Rusya’nın kuzeyinde yaşayan Tatarlar sürgüne gönderildi ardından 1932-33 yıllarında kıtlık yaşandı. Bu gelişmeler Kırım Tatarlarının Sovyet rejimine tepki göstermeye başlamasına yol açtı.

SÜRGÜN NE ZAMAN BAŞLADI?

Zorunlu sürgün 18 Mayıs 1944 sabahı başladı ve 3 gün sürdü. Bu sürede 238 bin 500 kişi, yani Tatar nüfusunun neredeyse tamamı sürgün edildi. Sovyetler Birliği’nin İçişleri Halk Komiserliği sürgün için 32 bin kişilik güvenlik gücü kullandı.

SÜRGÜN NASIL YÜRÜTÜLDÜ?

İçişleri Halk Komiserliği Tatarların evlerine giderek vatan hainliği nedeniyle sürgün edildiklerini ilan etti. Her eve eşyalarını toplamak için 15-20 dakika süre verildi. Her ailenin 500 kilo yük taşıma hakkı olmasına rağmen insanların çok daha az eşya taşımasına imkan tanındı. Tatarlar kamyonlarla tren istasyonuna taşındı ve 70 trenle doğuya sürüldü. Dar vagonlar fazlasıyla kalabalıktı ve sürgün sırasında çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 8 bin insan yaşamını yitirdi. Ölüm nedenlerinin başında susuzluk ve tifo geliyordu.

NEREYE SÜRGÜN EDİLDİLER?

Tatarların çoğu Özbekistan ve komşu ülkeler Kazakistan ve Tacikistan’a gönderildi. Bazı küçük gruplar Ural Dağları çevresinde ve Kostroma bölgesine gitti.

SÜRGÜNDEN SONRA NELER YAŞANDI?

İlk üç yılda sürgün edilenlerin yüzde 20 ila yüzde 46’sı açlık, bitkinlik ve hastalıklar nedeniyle öldü. Birinci yılda ölenlerin yarısı 16 yaşını geçmemiş çocuklardı. Temiz su bulunmaması, kötü hijyen koşulları ve tıbbi yardım olmadığı için sürgün edilenler gittikleri yerlere sıtma, sarı humma, dizanteri ve başka hastalıklarla mücadele ettiler.

TATARLARIN ÖZBEKİSTAN’DAKİ KOŞULLARI NASILDI?

Kırımlı Tatarların büyük bölümü askerlerin koruduğu, kontrollerin yapıldığı ve dikenli telli çitlerin çevrelediği kamplara konuldu. Bu kamplar, Stalin döneminde kurulan ve Gulag olarak bilinen çalışma kamplarına benziyordu.

Gelenler büyük tarım kooperatiflerinde, devlet çiftliklerinde, pamuk tarlalarında, madenlerde, inşaatlarda ve fabrikalarda çalıştırıldı.

1948 yılında Moskova Kırım Tatarlarını “hayat boyu yerleşimci” olarak tanıdı. 1957 yılına kadar Tatarlar kendi dillerinde ve kimlikleriyle faaliyet gösteremediler.

NE ZAMAN KIRIM’A DÖNEBİLDİLER?

1950 ve 60’larda Tatarlar vatanlarına dönmek için Özbek kentlerinde düzenledikleri eylemlerle mücadele verdi. Zamanla Kırım Tatarlarının hakları genişledi ama Tatarların Kırım’a dönüşü 1989’a kadar gerçekleşmedi.

Kırım Tatarları için son trajedi, Rusya’nın Kırım’ı Mart 2014’te ilhak etmesi oldu. Kendini baskı altında hisseden bazı Tatarlar Kırım’ı terk etti.

Bazı araştırmacılar ve muhalifler Tatarların sürgününün Birleşmiş Milletler’in “soykırım” tanımına uyduğunu savunuyor. Bu araştırmacılar Sovyetler Birliği’nin Kırım Tatarlarını etnik bir grup olarak yok etmeyi planladığını ve bu yolda adım attığını düşünüyor.Buna karşın tarihi çalışmalar ve diplomatik belgelerde Kırım Tatarların zorunlu yeniden yerleşimi “soykırım” değil “sürgün” olarak tanımlanıyor. (BBC)