Mesleki itibarını önemserdi, artık o da koltuğun kölesi oldu

HABER İNCELEME

NECDET ÇELİK

Diplomasi uluslararası ilişkileri yürütme ve yönetme mesleğidir. Özel eğitim ve özel yetenek gerektirir. Eski tabirle hariciye, herkesin iç geçirdiği seçkin bir kariyerdir.

Bir yabancı ülkede görev yapan diplomat, ülkesinin temsilcisidir. Romanya’da Türkiye’nin resmi temsilcisi olarak Füsun Aramaz görev yapıyor.

Gazeteci olarak uzaktan çalışmalarını takip ediyorum. Resmi görev süresinin 1,5 yılını geride bırakan Büyükelçi Aramaz’da son dönemde ciddi bir söylem değişikliği gözlemliyorum.

Mesleki karizmasını koltuğa feda etmiş, kasabın bıçağını yalayan bir diplomat görüyorum.

Biraz açayım: Diplomatlar, mesleki kariyer ve kişisel itibarlarını çok önemser. Böyle çalkantılı bir dönemde Büyükelçi Füsun Aramaz, kamuoyu önünde hiç ‘fetö’ ifadesini kullanmadı. Ankara rejimi ve rejimin satın aldığı birkaç kuruluş dışında ‘terör örgütü’ tanımına yurt dışında kimse itibar etmedi.

Diline dolayanı komik duruma düşüren bu yaklaşımdan uzak durdu Aramaz. Romen makamlarıyla yapılan görüşmeler sonrasında yapılan açıklamalarda ‘terör örgütleriyle mücadele’ gibi yuvarlak ifadeler kullanıldı.

ÖNCEKİ BÜYÜKELÇİYLE ARAMAZ’IN FARKI

Her ikisi de Ankara’yı temsil ettikleri halde, bu konuda halefi Osman Koray Ertaş ile neden farklı yaklaşım sergilediler? Önceki büyükelçinin bir bagajı vardı. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Gülen Cemaati arasındaki haberleşme köprüsüydü Ertaş. Şimdilik daha fazla açmayacağım bagajları yüzünden, onuru yerine koltuğunu, yani Cemaat ile acımasızca mücadeleyi seçti, tabiri caizse kelleyi kurtardı.

Füsun Aramaz’ın böyle bir bagajı yok. O yüzden daha uzun vadeli düşündü. Ankara’dan her gün gelen talimatları yerine getirdi, ancak şahsi itibarını daha ön planda tuttu. Mesela, geçen yılki festivali engellemek için belediyelere gönderilen resmi yazıya adını koymadı, parafla geçiştirdi.

Geçen yılki 15 Temmuz programlarında dahi, büyükelçiliğin resmi sayfasında ve Kanal D’deki haberde Büyükelçi Aramaz, ‘fetö’ tabirini kullanmadı.

Bu arada Büyükelçi Aramaz, kariyerine en büyük darbeyi Köstence’de ABD’li diplomatın kürsüden indirilmesiyle aldı. Nitekim, bu kriz, ABD’nin her yıl hazırladığı inanç özgürlüğü raporuna bile girdi. Militan zihniyetin fevri çıkışı, Aramaz’ın kariyerine bir çizik olarak atıldı.

Maarif Okulu bahçesinde düzenlenen 15 Temmuz programına, birkaç Romen ve birkaç diplomatla birlikte çoğunluğu Türk 60 kadar konuk katıldı.

O DA SONUNDA KASABIN BIÇAĞINI YALADI

Ne olduysa oldu; Türk Büyükelçi geçen hafta Maarif Okulu bahçesindeki konuşmasında çok ağır ifadeler seçti. Kişisel suçlar üzerinden ya da masumiyet karinesini hiçe sayarak ağır iftiralar attı. Bu utanç verici yargısız infazı, şahsi ikbal uğruna Ankara’ya selam çakma olarak görüyorum. Nasıl olsa ‘fetö’ diyen koltuğu sağlama alıyor bu devirde.

Büyükelçi, 15 Temmuz’daki konuşma metnini ve yandaş gazetelerinde çıkan haberleri Ankara’ya rapor olarak gönderecek. Programa, birkaç Romen, iki üç de ayıp olmasından gelmiş yabancı misyon temsilcisiyle birlikte, görevliler dahil 70 kişinin katılmış olmasının zaten bir önemi yok.

Fazla uzatmadan Türk büyükelçiye bazı sorularım olacak:

Onca ağır iftiralarla karaladığınız insanların okullarını, Köstence’deki göreviniz sırasında niçin ağırladınız?

Türkçe haftasında Spectrum okuluna neden iade-i ziyaret yaptınız?

Zaman bölge temsilcisini niçin kabul ettiniz?

Füsun Aramaz, Köstence’deki başkonsolosluk görevi sırasında, dönemin Zaman Dobruca temsilcisi Yusuf Küçük’ü makamında kabul etmişti.

Ankara’nın ‘terörist lider’ diye iadesini istediği Fatih Gürsoy ile yan yana kültür festivaline neden alkış tuttunuz?

Madem bu insanlar terörist ise, bu durumda siz ne oluyorsunuz?

Ziyaret ettiğiniz öğretmenlerin hangi terör faaliyetini gördünüz?

Makamınızda kabul ettiğiniz çocukların hangisi bugüne kadar silahlı bir eyleme karıştı?

İSPATLAYIN, ANAHTARLAR SİZİN

Karşınızda ‘terör faaliyeti göstersinler, anahtarları teslim etmeye hazırım’ diyen biri varken, ispat yerine neden iftirayı seçiyorsunuz?

Sayın Aramaz’ın vereceği cevapları yayınlamaya hazırım.

Ak saçlı meslektaşımız üzerinden cevap verecekse, onun yazacakları, açmaya hazırlandığım davaya yeni delil sağlamaktan öte gitmez.

Meslektaşıma da üzülüyorum; hiç olmazsa kazanacağım tazminatın parasını bari büyükelçilik versin. Öncelik; şu 30 bin leyde…

İletişim: [email protected]