Koronavirüs tanısı konmuş șeker hastası bir babanın günlüğü: Gün gün kendini nasıl hissetti?

İngiliz Andrew O’Dwyer 52 yaşında ve şeker hastası. Aslen Manchester’ın bir kenar mahallesinden olan Prestwich, șimdi Londra’da yaşıyor. Şubat ayının sonunda İtalya’dan geziden döndü ve önlem olarak, karantinaya girmeye karar verdi. Korona virüse yakalanmaktan korkuyordu. Ve haklıydı. Birkaç gün sonra kendisine Covid-19 teşhisi kondu. 

Andrew İtalya’da 24 kişilik bir grupla birlikteydi. Salgın İtalya’da çoktan başladığı için Andrew, karantinaya girmeye  karar verdi. Birkaç gün sonra ateşi çıktı ve nefes almada zorluk çekmeye başladı.

Bununla birlikte, ilk belirtiler ortaya çıkmadan önce Covid-19 için test edildi, çünkü İtalya’da beraber olduğu gruptaki birkaç kişinin covid-19’a enfekte olduğu tespit edildi. 

52 yaşındaki adam, evde yalnız başına neler yaşadığını, hastalığın nasıl ilerlediğini ve nasıl hissettiğini anlatmak için bir günlük tuttu.Günlüü, İngiltere’deki yerel gazete Manchester Evening yayınladı.

Andrew,Ingiliz sağlık sistemini ağır kalan tepkisini eleştirmesi nedeniyle ve yaşadıklarının basına cıkmasıyla İngiltere’de ünlü oldu.

İşte adamın kendi kendini tecrit ettikten sonra tuttuğu günlük:

1 Mart Pazar

Bütün gün evde kaldım. Televizyon izledim ve tüm e-postaları okudum. Bu aşamada hiçbir belirtim yoktu ve kendimi mükemmel hissettim. Haberleri ve İtalya’da olanları izledim.

2 Mart Pazartesi

24 kişilik grubumuzdan iki kişinin hasta olduğunu öğrendim. Her ikisi de hastaneye yatırıldı. Onlar Birleşik Krallık’ta koronavirüs tanısı konan ilk 10 hasta arasındaydı. Bunlardan biri hastalığın belirtilerini gösterdi ve her şey çok hızlı ilerledi. Önceden kalp rahatsızlığı vardı, bu yüzden hastaneye kaldırıldı. Ancak, diğer kişi grubun en genciydi, bu yüzden hastalandığına çok şaşırdım. O sadece 20 yaşındaydı.

WhatsApp’ta bir grup olduğumuz için hepimiz neler olduğunu takip ettik.

Yakınlarda yaşayan 9 yaşında bir oğlum var. Her şeyin yolunda olmadığını anladı ve koronavirüs hakkındaki haberleri de gördü. Bunun ne anlama geldiğini gerçekten anladığından emin değilim, ama babasının iki hafta evde kalması gerektiğini biliyor. Okuldan geldiğinde face time aracılığıyla ona iyi olduğumu söyledim.

3 Mart Salı

Sabah oğlum beni aradı ve yolun karşısındaki otobüs durağında olduğunu söyledi. Pencereden dışarı baktım ve el salladım. Bana sarıldığını söyledi. Aynı şeyi yaptım ve onu sevdiğimi söyledim. Evde yalnız geçen birkaç günden sonra iyi geldi.

Yiyeceklerım bitmeye başladı ve komşu bana bir şeyler almayı teklif etti. Hastalanmam durumunda ona bir liste verdim. Temel ihtiyaçlar; muz, mısır gevreği, çorba kutuları, konserve fasulye, yatıştırıcı ve diyet kola. Komşularla iyi geçinmek gerçekten yararlı oldu.

Şimdiye kadar kendimi harika hissediyorum, hiçbir belirtim yoktu, ama evden hiç çıkmadım..

4 Mart Çarşamba

111  acil numaralı sağlık sistemini aradığım ilk gün. Çünkü grubumuzda giderek daha fazla insanda pozitif sonuçlar çıkmaya başladı. Bir danışmanla konuşmam 40 dakika sürdü. Korona virüslü biriyle temas ettiğimi ve kuzey İtalya’dan döndüğümü açıkladım.

Bir tıp danışmanı beni bir buçuk saat sonra aradı ve tecritte kalmamı söyledi, ki ben zaten bunu yaptım.Boğaz ve burnumdan nümune almak için bir hemşire göndereceklerini söylediler.

Bu gerçekleşene kadar iki hemşire beni aradı. Tükrük damlalarının bulaşmasından kaçınmak için, eve ne zaman geleceklerini sormak yerine onlara telefonla soru sormamı söylediler.

15:30’da üzerinde hiçbir şey yazmayan bir araba ile geldiler, ama koruyucu kıyafetlerleydiler. Kapıyı çaldılar, içeri girdiler, iki nümune aldılar ve ayrıldılar.  Birkaç saniye içinde bitti.

5 Mart Perşembe

Uyandım, yemek yedim, ev işi yaptım, her şey normaldi.  Kendimi halsiz hissetmedim ya da böyle bir şey hissetmedim, ama bedenimde virüs olabileceğinin farkındaydım.

Kendimi eğittim, tecrti hayatımı sürdürdüm ve test sonucunu bekledim. Sonuçtan bağımsız olarak aile doktorunun bana haber vereceğini söylediler.

6 Mart Cuma

Kendimi hala iyi ve canlı hissediyorum. TV izledim ve işle ilgili bir seyler çalıştım. Test sonucu hakkında haber yok, ancak belirti de yok.

7 Mart Cumartesi

Grubumuz Dolomitlerden döneli bir hafta oldu ve onlardan 16 kişinin koronavirüs ile enfekte oldugu doğrulandı.

Virüs bulaşan 17. kişi olduğumu öğrendim. 20: 30’da, Londra’daki St. George Hastanesi’nden arandım ve  COVID-19 olduğumu onayladılar.

Pozitif olma ihtimalini düşünüyordum ve en başından beri yaptıklarımın doğru olduğuna ikna oldum. Testin sonucunu alan grubun sonuncusuydum. Manchester’de yaşayanlar ilk teşhis edilenler arasındaydı. Bu konuda whatsapp grubunda şakalar yaptım. Bu durumlardan geçmek için biraz kara mizah gerekir.

8 Mart Pazar

Belirtilerle yaşamaya başladım. Sadece hafif bir öksürük. Yanıp sönüyor; birkaç dakika, yaklaşık iki saat boyunca birkaç vuruş. Çok önem vermedim, ama geriye dönüp baktığımda, belirtiler başlamıştı. Komşumdan bana bir termometre alıpı eve posta kutusuna bırakmasını istedim. Öksürük dışında her şey normalmiş gibi yiyorum ve içiyorum.

9 Mart Pazartesi

İlk gün ateşim çıkmaya başladı. Ateşimi öğle saatlerinde ölçtğm; 36.4 derece idi. Saat 16:00’da 37.7’ye yükseldi ve 17:15 itibariyla 38.1 oldu. Ateşin gitgide çıktığını hissediyordum ve bedenen kötüydüm. Öksürük atakları sıklaştı ve daha uzun sürmeye başladı. Peşpeşe yaklaşık 15-20 oksürük krizi ve nefes alma zorluğu yaşıyordum. Saat 18:00’de 38.2 eteşim vardı ve öksürükten kurtulamıyordum.

18:30’da ambulansı cağırmaya ve 999’u aramaya karar verdim, çünkü artık nefes alamıyordum. Operatör bana bir çanta hazırlamamı ve kapıyı girişte açık bırakmamı söyledi. Hiçbir şey yiyip içmememi ve bir doktorun beni geri arayacağını söylediler.

İki saat sonra ambulans hala gelmemişti, bu yüzden ön kapıyı kapatıp yukarı çıktım. Yemek yememenin tavsiyesini bile dinlemedim, çünkü şekerim vardı. Kan şekeri seviyem yükseldi ve insülin iğnesini yapmak zorunda kaldım.

22:30’da bir doktor beni aradı, ama zaten daha iyi hissetmeye başlamıştım. Bana hiçbir şey yemememi söylemekle yanlış yaptıklarını, yemek yediğmin iyi olduğunu söyledi. Öksürük yumuşadı, daha kolay nefes aldım ve ateşim gece yarısı 35,8’e düştü, bu yüzden uyuyabildim.

10 Mart Salı

Uyandığımda kesinlikle kendimi harika hissettim, bir gün önce ne kadar kötü hissettiğime şaşırdım, ama 06:00’da titremeye başladım. Kaloriferi açtım ve battaniyenin altına girdim, üzerimde süeter ve kafamda kayak başlığı vardı ve hala üşüyordum. Kardan adam gibi titriyordum, titriyordum ve akşam saat 20.00’de ateşim 38.2’ye kadar yükseldi. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum, ama akşam saat 22:00’de ateşim düşmüş gibiydi. Gece yarısı, ateşim normale döndü; 36.2 idi ve yatağıma gittim.

11 Mart Çarşamba

İyi uyumadım, bu yüzden başım döndü, çok öksürükten boğazım acıyordu. Şeker hastası olduğdumdan durumumu kontrol etmek için acil durum sisteminden beni biri aradı, onlara ateş ve öksürükten bahsettim. Beni muayene etmek için birini göndermeye karar verdiler.

Saat 14.00’de bir ambulansla ve koruyucu giysilerle geldiler ve beni değerlendirme için St. Helier Hastanesi’ne götürmeye karar verdiler. Oraya vardığımda beni muayene etmediler, nedenini bilmiyorum. Bir hemşire benimle konuşmaya geldi, ama bu arada kendimi zaten iyi hissediyordum.

Beni eve gönderdiler ve yalnız kalmamı söylediler.

12 Mart Perşembe

Sabah BBC’ye röportaj yaptım ve kendimi iyi hissettim. Sadece akşam öksürük geri döndü ve ateşim arttı. Aralarla oksürük krizleri tutuyor. Birkaç saat kendini iyi hissediyorsun, sonra aniden tekrar başlıyorsun.

Gerçekten uyuyamadığım ilk geceydi, çünkü çok öksürüyordum. Normal bir öksürük gibi olmadığını söylemeliyim. Kusma hissi duyana kadar spazm yapan istemsiz bir öksürük. Kusacağımı düşündüğüm için tuvalete yakın durdum. Bana baş ağrısı verdi.

Anti-inflamatuar (iltihabi reaksiyonu önleyici) ilaç aldım, öksürüğe gerçekten yardımcı oldu.

13 Mart Cuma

Bugün sanki normale döndüğümü hissediyorum. Grubumuzdaki tüm hastalar taburcu edildi. Bir arkadaşım insülin reçetemi eczaneden aldı. Okuldaki bazı anneler bir kahve isteyip istemediğimi sormak için aradılar. Garip bir şekilde canım kafeinli içecekler değil meyve suyu istedi.

Şimdi tek endişem, negatif olup olmadığımı görmek için test edeceğim. Virüsün artık kalmadığını ne zaman biliyorsun? Gerçekten bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapmanıza yardımcı olacak arkadaşlara ihtiyacınız var. Şanslıydım; çünkü komşularım ve arkadaşlarım benim için alışveriş yapıyor ve ilaç alıyordu. Onlarsız bitiktim. Online satın almak istediklerinde seyahatteki arkadaşların farklı deneyimlerle karşılaştığını biliyorum. Bazı süpermarketler, korona virüs nedeniyle evime teslimat yapmayı reddetti.

İkinci tavsiyem her şeyi ciddiye almak. Virüsle temas ettiğinizi düşünüyorsanız, yapmak istediğiniz son şey onu akrabalara veya yaşlı komşulara yaymaktır. Bu insanları korumayı düşünmelisin, sadece kendini değil.

Ve son olarak, panik yapma. Hoş bir hastalık değil, ama dünyanın sonu da değil. Çoğu durumda, kısa bir süre için sizi parçalayan, ancak iyileştiğiniz bir grip gibidir. Bu sinir bozucu ve iyileşmesi biraz zaman alıyor, ancak çoğu insan için geçiyor.