Brexit’ten önceki son çıkış

Birleşik Krallık tarihinin en büyük siyasi çıkmazlarından biri, sosyo-ekonomik etki alanı itibariyla dünya kamuoyunca yakından takip edilen Brexit; Boris Johnson liderliğinde kurulan yeni hükümetin en büyük hedefleri arasındaydı. Öyle ki Johnson, göreve başladığı gün, ”Anlaşmasız da olsa 31 Ekim’de çıkıyoruz.” mesajı vermekten çekinmedi. Ancak geride kalan 6 hafta sonunda Johnson hükümeti, daha da karmaşık bir durumla karşı karşıya.

Boris Johnson’un, Brüksel ile anlaşma sağlanamadığı takdirde, anlaşmasız ayrılık (no deal Brexit) formülünü işletmek için Kraliçe’nin onayıyla parlamentoyu askıya alma hamlesi ters tepti. Hükümetin parlamentoyu askıya almakla amacı, muhalefetin tersine bir hamle yapmasını engellemekti. Ancak muhalefet kanadı bu hamleyi boşa çıkardı.

YENİDEN ERTELEME İHTİMALİ

Johnson’un 15 Ekim’de erken seçime gitme önerisi ise, kendi partisinden bile tam destek alamadı. Bununla beraber mecliste kabul gören Brexit için, hükümete ‘yeni bir erteleme ile gel’ tasarısı Lordlar Kamarası’nda onaylanarak yasalaşmış oldu.

Bunca yoğun gündem arasında hükümete bir kötü haber de Yüksek Mahkeme’den geldi. Mahkeme meclisin askıya alınması kararını hukuksuz bularak bozdu.

ANLAŞMASIZ AYRILIK HALA MUHTEMEL

Ancak bütün bu gelişmeler anlaşmasız ayrılık (No Deal Brexit) ihtimalinin sıfırlandığı anlamına gelmiyor. Başbakan, yasal sorumluluğu üzerine alarak erteleme için çıkarılan yasayı uygulamayabilir. Hele, Brüksel kanadı yeni bir erteleme olmayacağının altını kalınca çizmişken… Bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan’ın tartışmalar eşliğinde kabinesine aldığı öz kardeşi Jo Johnson istifa etti.

Yaşanan bu süreci ana muhalefetteki İşçi Partisi avantaja dönüştürmeye çalışıyor. Anlaşmasız ayrılık formülüne karşı duran İşçi Partisi, yapıcı ve halkta karşılığı olan söylemlerle halkın güvenini yeniden kazanmak istiyor.

Bu haliyle Brexit süreci, çok yönlü ve birbirini tetikleyen etkileriyle yoğun tartışmaların merkezine oturmaya devam edeceğe benziyor.

EMRE BÖLÜK, LONDRA