Baharın müjdecisi martişor geleneği

Baharın habercisi mart ayı, her kültürde kendine has kutlamalarla karşılanıyor. Bazı Balkan ülkelerindeki kadınlar, kırmızı ve beyaz renkli iplerden yapılan püskülleri ya da kırmızı beyaz püskülün iliştirildiği süs eşyalarını takarak bu mevsimi karşılıyor. Bir ay boyunca yakalarda rozet, boyunlarda kolye ya da elde bileklik olarak taşınan bu takıların şans getirdiğine inanılıyor.

Adını mart ayından alan bu köklü geleneğe Bulgaristan’da ‘martenitsa’, Romanya’da ise ‘martişor’ deniliyor. Her iki kültürün sahiplendiği geleneğin gerçek sahibi ise bilinmiyor. Ancak mart ayının gelmesiyle sadece bu iki ülke değil, Macaristan, Moldova ve Makedonya’nın sokakları kırmızı ve beyaz rengin hakim olduğu çeşit çeşit hediyeliklerle dolup taşıyor. Sağlık ve gücü temsil eden kırmızı renk ile ilkbaharla gelen temizliği sembolize eden beyaz rengin birleşiminden yapılan püskül, kolye, broş ve insan figürleri, bu ayın ilk günlerinde hanımlara sunulan en değerli hediye oluveriyor.

MARTİŞOR EFSANESİNİN KÖKENİ

Tarihçilere göre, Romanya topraklarının eski sakinleri Daklar, 1 Mart tarihini yen yılın başlangıcı olarak kutluyorlardı. Martişor adeti ise yeni yılın bir sembolü olarak kabul ediliyordu. Bazı arkeologlar, bölgede bulunan 8 bin yıl öncesine ait bazı madeni takıları bu gelenekle ilişkilendiriyor.

Romen kaynaklarındaki en yaygın rivayete göre tarihin eski dönemlerinde, Dochia isimli huysuz, ihtiyar bir kadın, nefret ettiği üvey kızıyla yaşamaktadır. Üvey kızına eziyet etmekten hoşlanan kadın, ona kirli bir palto verir. Soğuk havaya rağmen beyazlayana kadar paltoyu dere suyunda yıkamasını ister. Ne var ki gittikçe kirlenen paltoya ilaveten soğuk havada üşüyen kız ümitsizce ağlamaya başlar. Yanında beliriveren bir delikanlı onun saçlarına sihirli bir çiçek iliştirerek paltoyu alıp eve gitmesini söyler. Eve vardığında genç kız paltonun bembeyaz olduğunu fark eder. Beklemediği bir sonuçla karşılaşan kötü niyetli Dochia cadısı, kızın saçındaki kırmızı çiçeği görünce baharın geldiğini düşünüp koyunları otlatmaya dağa gider. Dağ başında üşüyen kadına aynı delikanlı görünerek ‘soğukta kalmanın ne kadar kötü olduğunu’ söyler ve ortadan kaybolur. Dağda soğuğa daha fazla dayanamayan kadın ve koyunları taş kesilir.

Bu efsaneden esinlenen Romen halkı, mart ayının ilk dokuz gününden birini kendilerine ‘nine’ olarak seçer. Bugün nasıl geçerse, tüm yılın o şekilde geçeceğine inanır.