TİYATRO SANATÇISI GENCO ERKAL: “KARA LİSTELER VAR, İNSANLARI AÇLIĞA MAHKUM EDİYORLAR. BÖYLE BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTEMİYORUM..”

Politik tiyatronun önde gelen ismi Genco Erkal, Türkiye’de bir korku imparatorluğunun hüküm sürdüğünü savunuyor. Erkal:  “Salon bulmakta zorlanıyoruz. Örneğin üniversitelerin salonlarını vermiyorlar, rektörleri de biraz çekindiklerinden sanıyorum ya da veriyorlar, biri onların kulaklarını çekiyor sonra geri alıyorlar. Öyle bir korku var.” 

Euronews Türkçe’nin söyleşi programı RÖP‘te Tuluhan Tekelioğlu‘na konuşan 80 yaşındaki sanatçı, devlet tiyatrosundan, şehir tiyatrosundan muhalif kimliğiyle tanınan insanların atıldığını, hatta televizyonlarda çalışmalarına engel olunduğunu söylüyor: “Kara listeler var. O listeye girdiğiniz vakit, ‘bunlara iş vermeyeceksiniz’ diyorlar. Zaten bütün medya tek elden yönetildiği için, onlar da iş bulamıyor. İnsanları açlığa mahkum ediyorlar”.


“Türk toplumunda bu zamana kadar böyle bir kırılma olmadı, Sanki deprem olmuş gibi, ortadan ikiye yarılmış. İnanılmayacak şeyler. Bugüne kadar çok saygı duyduğumuz inançlarına, yıllardır yazılarını gazetede okuduğumuz insanlar bir sabah birden bire F..cü diye çıkıyor…”

‘BÜYÜK BİR KORKU İMPARATORLUĞU VAR” 

“Gezi olaylarından sonra biz de kara listeye konduk ve ödeneklerimiz kesildi. Sponsorlarımız da korktular. Bir baktık sponsorlarımız da çekildi. Sadece seyircimizin desteğiyle ayakta duruyoruz.

Bir korku imparatorluğu yaratıldı. Bu tepeden başlıyor. Türkiye’nin belli başlı holding sahibi, vakıflar sahibi büyük iş adamları en çok onlar korkuyor. Bunlardan bazıları, bu yeni hükümet programını açıkladığında birden bire en olmayacak şekilde ‘Aa fevkalade, çok bayıldık’ dediler… ‘İlişkilerimiz bozulur, bize ihale vermezler, ilişkilerimize engel olur’ diye inanmadıkları halde, iktidarı övmek zorunda hissediyorlar kendilerini.

Gezi olaylarında pek çok sanatçı büyük bir cesaretle orada bulundu. Onların büyük bir bölümü de sonra geri döndü. Yani kulakları büküldü, bayağı önemli isimlerdi. Bir baktık hemen pısmışlar… Korku imparatorluğu çok güçlü.”

‘BİRİNİ YOK ETMEK İSTİYORLARSA YA F..CÜ YA BÖLÜCÜ YA VATAN HAİNİ DİYOR…’

“O insanların ‘Bunlar, bunlar!’ diye konuşmasına dayanamıyorum. Türk toplumunda bu zamana kadar böyle bir kırılma olmadı, böyle bir yarılma olmadı. Bunu fay hattına benzetiyorum. Sanki deprem olmuş, ortadan ikiye yarılmış. ‘Bunlar, bunlar!’, ‘Bunlar vatan haini, bunlar terörist’… İnanılmayacak şeyler. Bugüne kadar çok saygı duyduğumuz inançlarına, yıllardır yazılarını gazetede okuduğumuz insanlar bir sabah birden bire Fetöcü diye çıkıyor…”

“Paris’teki Sarı Yelekliler olaylarından sonra tehditler başladı bir de… Çıkarsanız görürsünüz diye muhalefet liderine söylüyor bir cumhurbaşkanı. Böyle bir şey olabilir mi! Ya da televizyonda haber spikerini ağza alınmayacak şekilde aşağılama. İnsan isyan ediyor. Diyorum susamam, yani bir şey yapmalıyım. Ben bunları hazmedemem.”

“Çıkmış oraya tepeye, nasıl çıktığı da belli değil zaten! Yani ben oraya çıktığı yolları da pek meşru görmüyorum. En azından şu ülkede yüzde 50’si seni istemiyor. Senin düşüncene karşı, senin bu ülkeye getirmek istediğine karşı. Senin buraya getirdiğin bu tek adam rejimine karşı. Padişahlık kuruldu, sarayda hallediliyor her şey.”

“Karşımızda çok kuvvetli bir lider var. Yıllardır da istediği her işi, her türlü yolu deneyerek yaptı bu adam. Çok başarılı bir lider. Onun karşısında yeteri kadar güçlü bir muhalefet lideri yok maalesef… Muhalefet ağır siklet değil, üflesen ‘püf’ gidecek, çok cılız bir ses geliyor…”

Çıkmış oraya tepeye, nasıl çıktığı da belli değil zaten! Yani ben oraya çıktığı yolları da pek meşru görmüyorum 

“Bir meclis var, fakat yok. Meclis bir figüranların bulunduğu bir dekor. Orada kendi kendilerine oturuyor konuşuyorlar. Hiçbir etkisi yok. Çünkü her şey sarayda ve bir kişi… Bakanlar diye de bir takım memurları toplamış etrafına, ne söylerse o yapılıyor. Böyle bir ülkede yaşamak istemiyorum ben.”

60.’ıncı sanat yılını kutlayan Erkal, “Korksam da yine bildiğimi, inandığımı yapacağım. Onlar da bir şey yapacaklarsa yapsınlar yani” diyor.

“Devlet Tiyatrosu’ndan teklif aldım. 1965 yılıydı. ‘Benim bir projem var: Bir delinin hatıra defteri, onu gelip sizde oynayabilirim’ dedim. Genel Müdür bana dedi ki; ‘siz gelirsiniz, ne oynayacağınıza biz karar veririz’. Bu benim için kırılma noktasıydı. O zaman dedim ki başkasının karar verdiği şeyleri hiçbir zaman oynamam. Kendi inandığım, kendi savunduğum şeyleri oynarım dedim. O günden bugüne de böylece geldim.”

Dostlar Tiyatrosu’nda sahnelediği Merhaba oyunundaki ‘Sultan Palamut’ ya da ‘Hazreti Dangalak’ olarak bilinen karakterinin bugünden izler taşıdığını söylüyor Genco Erkal: “Bu oyun, en eski metinleri 400 yıl önce yazılmış Shakespeare tarafından. Ama sanki bugün bu ülke için yazılmış gibi. Saraylardan bahsederken, krallardan bahsederken. Sanki günümüzü anlatıyor Shakespeare 400 yıl öncesinden… Aziz Nesin’in, Brecht’in Nazım Hikmet’in yazdıkları da 60 yıl, 70 yıl öncesinden geliyor. Hepsi bugün yazılmış kadar gerçek ve güncel. Hazreti Dangalak da öyle… Orada bir diktatör hicvediliyor. Tabi ki bunu Aziz Nesin 12 Eylül döneminde Kenan Evren için yazmıştı ama bugün isteyen üzerine alınır, bilmiyorum yani…”

Kaynak: https://tr.euronews.com/2019/01/03/rop-genco-erkal-kara-listeler-var-insanlar-acliga-mahkum-ediyorlar