Görme engelli gazeteci Cüneyt Arat, Cemaat üyeliğinden hakkında verilen 8 yıl, 10 ay 15 gün hapis cezası istinaf mahkemesince onanmasından sonra 2017’in Temmuz ayında beri cezaevinde. Bu süreçte birçok haksızlığa uğrayan Arat’ın en son engelli maaşı kesildi. Kronos News’ten Yüksel Durgut Arat’ın yaşadığı süreci kaleme aldı.
İşte o yazı;
BİR CESUR YÜREK: CÜNEYT ARAT
O bir görme engelli… Temel hakları esirgeniyor. Şu anda bir ‘hiç’ uğruna 8 yıl 10 ay 15 günlük cezasını Tarsus Cezaevi’nde çekiyor. Gazeteci Cüneyt Arat engelli olarak yaşadığı bu dünyanın zorluklarına şimdi hapishanede direniyor. Kabartma kitaplar bile kendisine verilmiyor.
Hiç tanımadığınız bir insanı yazmak ve ya anlatmak kadar zor şey yoktur. Belki de kendi kendisini anlatması daha iyidir.
O görme engelli bir insan… Temel hakları esirgeniyor. Şu anda bir ‘hiç’ uğruna 8 yıl 10 ay 15 günlük cezasını Tarsus Cezaevi’nde çekiyor. Sadece attığı tweet’lerden ve dik duruşundan dolayı mahkemeler bunu uygun görmüşler.
SUÇU YAZI VE TWEET
Adanalı Cüneyt Arat, “Cezaevine girmekten korkmuyorum. Yargı bağımsızlığına gölge düşürdünüz,” diyecek kadar yürekli bir meslektaşımız. Duruşmalarında mahkeme heyetinin değiştirilmesinden, hakkındaki iddianamenin kabartma yazı ile sunulmamasına ve kabartma yazı araçlarının temin edilmemesine, dünya kadar sorunla boğuşuyor. Ve “Erdoğan’ın Amacı Başkanlık Değil, Padişahlık” yazısını kaleme almanın diyetini ödüyor.
‘ÖNÜNDE CEKETİMİ İLİKLİYORUM’
Sadece bir an için lütfen kendinizi Cüneyt Arat’ın yerine koyun. Dört duvar arasındasınız. Savunduğunuz düşünceleriniz -görece- karanlık olan dünyanızı zifiri bir tona bürüyor. Elinizden tutacak ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir yakınınız yok. Bu yüzden ben onun yaptığı savunma ile hatırlanmasını ve on binlerce insan gibi unutulmamasını istedim.
O, her zaman insana değer veren, insanların karşısına ceketsiz ve kravatsız çıkmayan biri. Bu yüzden ben de kendisinin önünde ceketimi ilikliyorum ve 1 Ekim 2018 tarihli savunmasını paylaşıyorum.
Sadece bir an için lütfen kendinizi Cüneyt Arat’ın yerine koyun. Dört duvar arasındasınız. Savunduğunuz düşünceleriniz -görece- karanlık olan dünyanızı zifiri bir tona bürüyor. Elinizden tutacak ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir yakınınız yok. Bu yüzden ben onun yaptığı savunma ile hatırlanmasını ve on binlerce insan gibi unutulmamasını istedim.
GÖRME ENGELLİ GAZETECİYE SAVUNMA ENGELİ
“Ne yazık ki kabartma yazı araçlarının bulunmaması nedeniyle burada doğaçlama savunma yapıyorum ve bundan büyük bir üzüntü duyuyorum. Savcı bey mütalaasında üyelikten ceza almam gerektiğini belirtiyor. Oysa üyeliğe kesin olarak hiçbir delil sunamıyor. Yani tamamen içi boş bir mütalaa ve iddianame üzerinden yargılanıyorum. Samanyolu Haber’in hakkımda atmış olduğu ‘Görme engelli gazeteci Cüneyt Arat gözaltına alındı’ tweetini reteweet etmişim. Kendisine yapılan hakareti Twiter’den anlattı deniliyor. Burada hiçbir suçlama yok. Yani Samanyolu Haber cemaatle iltisaklı olabilir. Ama attığı tweet örgütsel değil. Ayrıca rüyamda Akın ve Nevin İpek ile, Koza İpek şirketinde sohbet ettiğimi, Akın İpek’in doğum gününü kutladığımı ve Bugün gazetesinde köşe yazarlığı yaptığımı gördüğümü paylaşmışım. E bunda ne var? Attığım tweetlerde biz şöyle, böyle ülkeyi yıkmak üzerine plan yapıyorduk demiyorum. Sohbet ediyorduk diyorum. Attığım başka bir tweet yine Fethullah Gülen’i ve cemaat üyelerini seviyorum, onlardan bir zarar geleceğine inanmadım, inanmıyorum diye yazmışım. Doğruluyorum, Fethullah Gülen ve cemaatle ilgili böyle bir tweet attım. Hiçbir zaman da onlara olan sevgime gölge düşmedi.
‘KİMSE YOK MU DERNEĞİ ENGELLİLERE IŞIK OLDU’
Daha ortada darbe girişimi yok. 15 Haziran 2016’da gözaltına alınacaksınız. Hakkınızda bir yıl ertelemeli 11 ay hapis cezası verilecek. Darbe girişiminin ardından ağır görme engelli olduğunuz halde 10 polis eşliğinde gözaltına alınacaksınız, kaçma şüpheniz bulunmadığı halde ev hapsine alınıp ayağınıza elektronik kelepçe takılacak ve yine ağır engelli olmanıza rağmen sadece tweet atmanız gerekçesiyle cezalandırılacaksınız. Usulsüz tebligatla tutuklanıp cezaevine konulacaksınız. Cezaevinde makul talepleriniz karşılanmayacak. Engelsiz yaşam sürmeniz sağlanmayacak ve size gelip bu yapıyı terör örgütü olarak görüyor musun diye soracaklar. Ben cemaati terör örgütü olarak görmüyorum. Ama sırf cemaat dediğim, Gülen Cemaati dediğim için burada yargılanıyorum. Sırf attığım rüya içerikli tweetlerden yargılanıyorum. Kimse Yok Mu Derneği ile ilgili bir tweet atmışım. Diyorum ki, cemaat yayın organları aracığıyla engellilere ses oldu, Kimse Yok Mu Derneği ise onlara umut ışığı oldu. Savcı Bey bundan örgütsel açıklama olarak bahsediyor. Peki, cemaatin yurt dışı gezilerine katılan milletvekilleri ve bakanlar ne olacak? Canlı yayın aracılığıyla Kimse Yok Mu Derneği’ne bağış yapan dönemin başbakanı ne olacak? Burada engelli vatandaşlar yargılanıyor. Aktif-Sen’e üye oldukları, Bank Asya’ya para yatırdıkları için. Ya o Bank Asya’nın kurdelesini kesenler kimdi? Dönemin Belediye Başkanı Recep Erdoğan, dönemin başbakanı Tansu Çiller, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Kimse Yok Mu Derneği ve Bank Asya terör faaliyetleri sergiliyorsa ilk etapta bu şahısların yargılanması gerekiyor. Şimdi ben Fethullah Gülen’i ve cemaati seviyorum diye tweetler attığım için yargılanıyorum ama dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ söylediği sözlerinden dolayı yargılanmıyor. Fethullah Gülen hizmetin mimarıdır diyen İ. Melih Gökçek yargılanmıyor. Burada attığım tweetlerden dolayı yargılanırken 2012 yılında Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’i ziyaret eden AKP Milletvekili Fatoş Gürkan el konulan şirketlere kayyımlık yapıyor. Ben adaletin bu olmadığını düşünüyorum.
Savcı Bey’e buradan bir kez daha soruyorum. Hakkımda üyeliğe kesin delil var mı? Aktif-Sen, Bank Asya var mı? Bylock iddiası var mı? Yayın organları aboneliği var mı? Sohbet, toplantı var mı? Bunların yerine attığım tweet’leri koyuyorsunuz. Evet, doğru tweet attım. Bu ülkede engelli vatandaşlar kamu kurumlarından Aktif-Sen ve Bank Asya’dan dolayı ihraç edildiler. Ailelerini geçindirmek için yaz-kış çorap satıyorlar. İşte bu ayıp size yeter. Cezaevinde en makul taleplerim bile karşılanmıyor. Sadece saati söyleyen ve alarmı ayarlayan şu konuşan saatim 13 ay sonra bana verildi.