Sonun Başlangıcı! [Reis’ın Kriminal Çetesi – 7]

Yazı Dizisi | Naci Karadağ

Haziran 2017’de Almanya’da çete, uyuşturucu, silah kaçakçılığı işlerine adı karışan ‘ Osmanen Germania’ (Almanya Osmanlıları) adlı örgüte üçüncü kez geniş çaplı baskın yapıldı ve çok sayıda kişi gözaltına alındı. Almanya’nın Baden- Württemberg, Hessen, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde eş zamanlı ev ve çete üyelerine ait işyerlerinde yapılan büyük baskında rock kulübüne ait beş kişi gözaltına alındı.
İki rock kulübü arasında çıkan anlaşmazlık sonucunda yaşları 19 ila 45 yaşları arasındaki çete üyelerinin gözaltına alındığı ve aralarında çıkan çatışmada birbirlerini ölüm ile tehdit ettikleri belirtiliyordu.
Gerçekleştirilen ve Federal Güvenlik birimlerinin de katıldığı baskında 400’den fazla polis görev almıştı. Yapılan ev ve işyeri baskınında çete üyelerine ait silah, mermi, para ve uyuşturucu maddesi ele geçirilmişti.
Daha önce, 2016 yılında iki farklı rock grubu arasındaki çıkar çatışmasından doğan kavgalar sonucunda Stuttgart Eyalet Savcılığı olay ile ilgili soruşturma başlatmıştı. Mart ayında da Saarland Eyalet Savcılığı ‘Osmanen Germania BC’ adlı suç teşkilatı çetesinin ele başına karşı bir dosya açtı. İddiaya göre 28 yaşındaki Osmanen Germania BC’nin ele başı ‘Bahoz’ adlı Kürt boks kulübüne ait bir lokale yönelik saldırı planı düzenlemekle suçlanıyordu.
Der Spigel’den Almanya’nın en yüksek tirajlı Bild gazetesine kadar tüm Alman basınında bir ortak fikir vardı: ‘Osmanen Germania’ (Almanya Osmanlıları) adlı çete, Türk istihbaratı (MİT) ile bağlantılıydı! Haber kaynakları örgütün üst düzey yöneticilerinin Türkiye’ye kaçtığını ve Türk hükumeti tarafından korumaya alındıklarını ifade ediyordu.
Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen ise geçtiğimiz sene Osmanen Germania adlı örgütün Almanya’daki faaliyetleri ile ilgili federal meclise soru önergesi vermiş ve şu şekilde açıklamada bulunmuştu: ‘DİTİB ve UETD’nin yanı sıra Osmanen Germania, Erdoğan rejiminin Almanya’da beşinci koludur. Erdoğan Almanya’yı terör ile tehdit ediyor ve Alman hükümeti hiçbir reaksiyon göstermeksizin tehditleri sessiz bir biçimde izlemeye devam ediyor.’
Çete hakim karşısında!
13 Mart 2018 günü ise Kuzey Ren Vestfalya (NRW), Baden-Württemberg ve Hessen eyaletlerinde polis birimleri çeteye ait 41 ev ve iş yerinde aramalar yaptı. Eş zamanlı olarak gerçekleşen baskınlarda çete üyelerinin tehlikeli ve silahlı olabileceğini düşünüldüğü için operasyonlara özel polis birlikler de katıldılar.
Operasyona ilişkin açıklama yapan Essen savcılığı baskınlarda dernek yapılanması ve faaliyetlerine ilişkin bilgi toplandığını bildirdi. İçişleri Bakanlığı verilerine göre çetenin hali hazırda 22 yerel şubesi ve 300’den fazla üyesi bulunuyor. Daha sonra bu rakamın 2 binden fazla olduğu belirtildi.
DW Türkçe’nin haberine göre ise, Sol Parti Meclis Grup Başkanı Sevim Dağdelen halihazırda süren soruşturmaların “buz dağının sadece görünen kısmı” olduğunu söylemişti. Dağdelen ayrıca “Türkiye’nin NATO üyesi olması sebebiyle çoğu vakada soruşturma yoluna gidilmediği” izlenimine kapıldığını belirtiyordu.

26 Mart 2018 günü Stuttgart-Stammheim’da yoğun güvenlik önlemleri altında, aralarında Mehmet Bağcı (47), Selcuk Şahin (38), Levent Uzundal (35) ve Toni Wörz’ün bulunduğu, Osmania Germania adlı çetenin 8 sanığının davasına, savcı Michael Wahl ve ekibinin 2 yıl boyunca hazırlandığı, kötülüğün emir komuta zincirinde, zayıf olanın gereğinde öldürüldüğü, kör bir itaatle, para, iktidar ve yanlış bir milli gururun peşinde koşulduğunu gösteren, içinde neredeyse işlenebilecek tüm suçları barındıran iddianamenin bir buçuk saat boyunca okunmasıyla başlanmıştı.
İddianamede özellikle 2 olay öne çıkıyordu: 2016 Kasımında Bahoz grubundan birinin, çete üyeleri tarafından hastanelik edilmesi; olay yerinden geçenlerin polisi araması sayesinde saldırıya uğrayan kişi, hunharca katledilmekten kıl payı kurtulmuştu. Yerde yatan karşı grup üyesini sopa ve baltalarla yaralamaya devam eden 20 kişinin “Saldırın! Bir daha ayağa kalkamasın!” dendiği söyleniyordu. Bu cinayete teşebbüs olayının ardından, Hessen eyaleti savcılığı Osmanen Germania çetesi hakkında soruşturma başlatarak, Bağcı ve Şahin’i bu şiddet olaylarıyla bağdaştırmıştı.
Çete bitiyor ama…
Germanian Osmanen’in lider kadrosundan bazıları şu an hapisteler. Özellikle yönetici kadrosundaki isimlerin cezaevinde olması nedeniyle grubun yavaş yavaş küçüldüğünü düşünen güvenlik görevlileri, çetenin yeniden yapılandığını da ekliyorlar. Ancak bunun bir küçülme mi yoksa yeniden yapılanma için yer altına çekilme mi olduğunu kimse bilmiyor. Alman güvenlik makamları Osmanen Germania’yı, daha önce yasaklanan rockçı grup ‘Satudarah’ gibi direkt olarak yasaklayamıyor, zira ellerinde bu grubun organize suç örgütü olduğuna dair yeterince kanıt olmadığını, sadece bireylerin işledikleri bireysel suçlar nedeniyle tutuklandıklarını ifade ediyorlar.
AKP’nin Almanya’da lobi çalışmalarını yürüten UETD’nin (Union Europäisch-Türkischer Demokraten) bu grupla Mayıs 2016 yılında çekilmiş bir fotoğrafı ortaya çıkmıştı. Ayrıca Ekim 2016’da Osmanen Germania’nin ikinci başkanı Selçuk Şahin ile Erdoğan’ın danışmanı İlnur Çevik’in birlikte çektirdikleri fotoğraf bizzat Şahin tarafından sosyal medyada paylaşılmıştı. Yasa dışı işlere bulaşmış bir örgütün üyeleri aynı zamanda UETD’nin güvenlik personeli olarak da görev aldıkları ise biliniyor.  Çete ayrıca Erdoğan yanlısı eylemlerde de bizzat bulunuyorlar. Frankfurter Allgemeine Zeitung’da Rüdiger Soldt’un konuyla ilgili yazdığı yazıda, AKP, UETD, MİT ve Osmanen Germania grubunun yoğun olarak iletişime geçtiklerinin tespit edildiğini yazmıştı.
Ve netice…
Son tahlilde Türkiye’yi bir muhaberat devletine çeviren Erdoğan rejiminin içerde ve dışarda paramiliter gruplar oluşturma sevdasını bütün dünya biliyor. Erdoğan başkanlık hayalini gerçekleştirse bile bu amacından cayacak gibi de görünmüyor. Özellikle gurbetçilerin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde yaşayan pek çok Türk vatandaşını bir şekilde istihbarat işine bulaştıran Türk hükumeti bir yandan Almanya Osmanlıları gibi çeteleri, diğer yandan DİTİB’e bağlı cami görevlileri de dahil herkesi bu uğurda kullanmaktan çekinmiyor.
Ve pek çok yandaş ismin artık TV ekranlarında bile artık alenen MİT’in yabancı ülkelerde suikast yapma dönemine geçildiğini söylemesi pek çok demokrat ülkeyi tedirgin etmeye devam ediyor. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın dikkat çektiği Almanya’da bulunan AKP ve Erdoğan karşıtı muhalif isimlere suikast hazırlığı iddiası ise bu gelişmenin en ciddi halkası. Alman yetkililer her ne kadar bu yasadışı çalışmalardan haberdar olduklarını ve takip ettiklerini söyleseler de, yaklaşan seçim süreci nedeniyle yeni provokasyon ve olayların gerçekleşme ihtimali yüksek. Sadece çete üyelerinin değil, AKP yanlılarının da bu tür motivasyon sonucunda kendine vazife olarak jurnal ve şiddet eylemi yapması hiç de küçümsenmeyecek bir ihtimal olarak akıllarda kalıyor! Erdoğan’ın yönettiği bir yapının görevde kaldığı sürece kimsenin hayat garantisi olmadığını söylüyor konuyla ilgili olanlar…
(TR724)