Amberin Zaman, 128 gün önce kaçırılan Ümit Horzum ve ailesinin yaşadığı dramı yazdı. En çok korktuğumuz veya yüksünülen şeyin bariz bir şekilde haksızlığa uğrayan PKK veya Gülen cemaatiyle ilişkilendirilen kişilerin yanından geçildiğinde hedef haline gelindiğini kaydeden Amberin Zaman, mağdur edilen insanların feryadına kulak vermek, seslerini duyurmak ‘vatan haini’, ‘terörist’ ve F.. ilan ettiklerini kaydetti.
Miraç Kandili günü birçok kötülüğe kılıf olan Olağanüstü Hal’in (OHAL) uzatılmasına denk gelmesninin acı bir tesadüf olduğunu kaydeden Zaman, Diken isimli haber sitesinde ‘Horzum ailesi’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Amberin Zaman’ın yazısı şöyle:
Kendimi Müslüman olarak tarif eden bir insan olarak başlıca ve en zor görevimin iyi insan olmak olduğuna inanıyorum. Bunun en basit kriterleri de Müslümanın da Budistin de Deistin de üzerinde mutabık kalabileceği insan hakları evrensel hukukunda yatıyor. Türkiye’de insan hakları, hukuk, OHAL perdesi altında her gün ayaklar altına alınıyor. Ancak birçoğumuz ya kötülüğün sıradanlaşmasından ya vicdanlarımızın katılaşmasından, ama en fazla da korkudan susuyoruz.
En çok korktuğumuz veya yüksündüğümüz şey de bariz şekilde haksızlığa uğrayan PKK veya Gülen Cemaati’yle ilişkilendirilen kişilerin feryadına kulak vermek, seslerini duyurmak. Çünkü bu gibi vakaların kenarından köşesinden dolansanız anında ‘vatan haini’, ‘terörist’ veya ‘F..’ ilan ediliyorsunuz. Kendi adıma korkularımı aşıp (evet korkuyorum) epeydir sosyal medya üzerinden vakıf olduğum Horzum ailesinin dramını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ümit Horzum, Cemaat’in tornasından geçmiş, kolejinde müdür yardımcılığı yapmış, ardından Ankara’da akreditasyon merkezinde görev yapmış biri.
Eşi Aynur, Cemaat tornasından geçmemiş, muhafazakar bir ailenin kızı. Elektronik mühendisi. Türk Patent Enstitüsü’nde görevliydi. 11 yaşında Neba Dilber adında bir kızları, bir de yedi yaşında Hüseyin adında oğulları var. Darbe kalkışmasından sonra çıkan ilk KHK’yla her iki Horzum ‘F..’ bağlantısı iddialarıyla görevlerinden uzaklaştırıldı. Ardından bir komşuları Ümit Horzum’un oturdukları sitenin bahçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhinde uluorta konuştuğu iddiasıyla polise ihbarda bulunuyor.
Telefonla ulaştığım Aynur Horzum “Site koyu AKP’lilerle dolu biz deli miyiz böyle bir şey yapsın eşim” dedi. Uzun hikaye ama özetle bu ihbar üzerine jandarma memleketi Aydın’da bulunan Ümit Horzum’u almak üzere Ankara’daki evlerine geliyor. Ümit Horzum’u bulamayınca Aynur Horzum’u kısa bir süreliğine gözaltına alıyor. Durumdan haberdar olunca Ümit Horzum gizlenmeye karar veriyor. Evine bir daha uğramıyor. Kızıyla Whatsapp üzerinden irtibat kurarak ailesiyle temasta kalıyor. Avukatlarının verdiği bilgiye göre Ümit Horzum, emniyetteki ‘mahrem imam’ yapılanması dosyasındaki sanıklar listesinde yer alıyor. 500 sayfalık iddianameyi inceleme fırsatım olmadı. Ümit Horzum’un suçlu olup olmadığı konusunda fikir yürütecek durumda değilim.
Ancak suçluysa da Yeni Türkiye’mizde olabileceği ölçüde normal yollardan yargılanması gerekir. Ancak Ümit Horzum yok ortada. Eşinden bir daha haber alamayan Aynur Horzum’a göre muhtemelen kaçırıldığı için. Tıpkı yine cemaat ile bağlantıları olduğu iddiasıyla görevden alınan Önder Asan, Mustafa Özben, Turgut Çapan ve Cemil Koçak gibi.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) ağustos ayında yayınladığı bir rapora göre “Kaçırılma olayları arasındaki benzerlikler ve kaçırılan kişilerden birinin daha sonra gözaltında tutukluğu tespit edilmesi (Önder Asan kastediliyor AZ) bu kişilerin Türkiye’de güvenlik güçleri veya kolluk kuvvetleri mensuplarının gerçekleştirdiği bir zorla kaybedilme olayının mağduru olabileceği yönünde inandırıcı sebep teşkil ediyor.”
Aynur Horzum eşinin benzer koşullarda, yani siyah bir minibüse yaka paça bindirilip kaçırılmış olabileceğini ilk kez 7 Aralık günü öğreniyor. Tanımadığı bir adam kapısını çalıyor ve eşiyle birlikte aynı daireyi paylaştıklarını söyledikten sonra Ankara Yenimahalle A City alışveriş merkezi önünde yolu kesilerek birtakım adamlar tarafından siyah bir minibüse bindirilip kaçırıldığını iddia ediyor. “Bütün görüşme birkaç dakika sürdü. Adını telefonunu vermeden gitti” diyor Aynur Horzum.
Eşinin izini sürmeye koyulan Aynur Horzum kendisinin de sorgulandığı jandarma karakolu dahil civardaki tüm karakolları teker teker gezip eşinin kaybolduğunu bildiriyor. Sonunda cumhuriyet savcılığına başvuruyor. Ancak savcılık kayıp ihbarını kabul etmiyor.
Bu arada Aynur Horzum azimle eşinin izini sürüyor. Bir mahalleye aylardır terk edilmiş ve mahalle sakinleri tarafından defalarca emniyete ihbar edilmiş Ümit Horzum’un kullandığı arkadaşına kayıtlı aracı buluyor. Bir de en son yakıt aldığı Turgut Özal Bulvarı’ndaki istasyonu tespit ediyor.
Aynur Horzum’un devlete bağlı kişilerce alıkonulmuş olabileceği şüphesini şu sözlerle açıklıyor: “Eşimin kullandığı aracın polis tutanaklarına göre 29 Kasım’da en son trafikte olduğu ile ilgili yapılan polis tahkikatı ve benim bulduğum 5 Aralık 2017 tarihine ait yakıt fişi birbirleri ile çelişmektedir. Bu durum eşimin kullandığı aracın Mobese kayıtlarının silindiğini göstermektedir. Ayrıca eşimin olay anında üzerinde bulunan telefon sinyal bilgilerinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan istenmesinin üzerinden üç ay geçmiş olmasına rağmen hala gönderilmemiş olması ve eşimin kullandığı aracın da polis tahkikatında yer aldığı halde kayıp veya çalıntı bilgisinin girilmemesi bana eşimi kaçıran kişilerin devlet gücünü arkasına almış kişiler olduğunu düşündürmektedir.”
Savcılık sonunda konuyu araştırmayı kabul ediyor. Ancak Aynur Horzum’a göre soruşturma sürekli engellere takılıyor. Dosyaya bakan savcılar değişiyor. ‘F…’cü olarak mimlenmekten çekinen avukatlar Aynur Horzum’dan sürekli kaçıyor. Çocuklarının psikolojisi bozulmuş. Oğlu babasını askerde biliyor. “Keşke babam bu kadar güçlü olmasaydı o zaman askere almazlardı değil mi anne” diyormuş sürekli. Son görüştüğümde annesine kalbinin sıkıştığını söylemiş. Kızları ise babanın cezaevinde olduğunu zannediyor.
4) OPET'deki silinen ve kuvvetle muhtemel faillere ait iz bulunan harddiski alıp, verileri kurtarmak VARKEN, OLAYIN MAĞDURU OLAN BENİ, "ARACI NASIL BULDUN..?" diye sürekli irdeleyenleri, sorgulayanları, yoranları, kamuoyu vicdanına bırakıyorum….@ahmethc @cuneytozdemir pic.twitter.com/GA7cTYD2EF
— Horzum Ailesi (@Uhorzum09) March 28, 2018
Duyduğuma göre devlet yetkilileri cemaatin kendi mensuplarına kayıp süsü vererek iktidar aleyhinde algı yaratmak üzere kampanya yürüttüğünü savunuyormuş. Horzum benzer bir kumpasın parçası olduğunu ve birçoğu gibi yurt dışına kaçtığına inanıyormuş. Cemaat’e bağlı oldukları iddia edilen savcılar ve polisler özellikle Ergenekon ve Balyoz sürecinde her türlü manipülasyona meyilli olduklarını tescilledi. Ancak Aynur Horzum’un bu konu üzerine bu denli kararlıkla gidiyor olması, eşinin gerçekten nerede olduğunu bilmediği hissini uyandırıyor. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen konuyu Meclis’e taşıdı. Eğer Aynur Horzum rol yapıyorsa derhal bir filmde oynatılıp Oscarlara aday gösterilmeli. Ve eğer Ümit Horzum gerçekten yurt dışına kaçtıysa ve ailesine haber vermediyse umarım mübarek kandil gecesi hürmetine hakkettiği cezayı çeker.
Bugün Eşim Ümit Horzum'dan haber alamadığım 118.Gün
Eşimin bugün Doğum Günü
Oğlum belki bugün gelir de kutlarız diye okula gitmek istemedi.Zaten de gece ateşi olduğu için kabul ettim.Gün boyu "Yolda mıdır acaba babam" deyip bekledi…
Kızım ise sadece "Gelmedi demi " diyebildi… pic.twitter.com/FpawQZu9PI— Horzum Ailesi (@Uhorzum09) April 3, 2018