HABER İNCELEME | ERMAN YALAZ
“Bunu duyduğumda inanın en çok ülkem adına üzüldüm. Kadim bir geleneği olan, iyi kötü bir demokrasi yolculuğu yapan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu insanların elinde mafyatik bir yapıya dönüşmesine üzüldüm. Bugünlerde demokrasi, insan hak ve hürriyetleri ile hukuk anlamında geri kalmış veya az gelişmiş bazı ülkelerde hizmet insanlarına karşı devlet ciddiyetiyle, hukukla, insan hak ve hürriyetleriyle bağdaşmayan mafyavari yöntemlerle kaçırma hadiseleri yaşanıyor maalesef. Anlaşılan o ki, burada (ABD) da benzer teşebbüslerde bulunmuşlar. Ama burası demokrasinin bütün kurumlarıyla sağlıklı işlediği, hukukun bütün evrensel ilkeleriyle gerçekten üstün olduğu bir ülke. Burada bunu başarabilmeleri mümkün değil. Bundan önce de buranın güvenlik birimleri bir kısım suikast teşebbüsleri konusunda bizi uyarmış ve bilgilendirmişlerdi.”
Fethullah Gülen, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı eski özel güvenlik danışmanı Michael Flynn yardımı ile kendisinin kaçırılmasına yönelik planlar yapıldığı ortaya çıkınca o günlerde kendisiyle röportaj yapan Stockholm Center For Freedom’a (SCF) bu açıklamayı yaptı. Başkentin göbeğinde siyah minibüslerle adam kaçıran çetenin yurtdışındaki en büyük operasyon girişimi 24 Mart 2017’de deşifre oldu.
CIA ESKİ BAŞKANI GÜLEN’İ KAÇIRMA PLAN VE PAZARLIKLARINI DEŞİFRE EDİYOR
Amerika’nın en büyük gazetelerinden Wall Street Journal’ın (WSJ) CIA eski başkanı James Woolsey’e dayandırdığı haberine göre, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilintilendirilmeye çalışılan Fethullah Gülen’in Türkiye’ye kaçırılmak istendiğini bunun için AKP’li bakanlar ile Mike Flynn arasında görüşme yapıldığı ortaya çıkmıştı. AKP’li bakanlar, Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu idi. İstihbarat örgütü CIA’nın bir önceki patronu James Woolsey, Mike Flynn ve Türk hükümetinin iki bakanının Fethullah Gülen’i bir gece yarısı kaldığı yeri basarak Türkiye’ye kaçırma planlarını görüştüğünü anlatıyordu.
GÜLEN’İ GECE YARISI İKAMETİNDEN KAÇIRMAK İSTEDİLER
Bütün Amerika ve dünya haftalarca bu konuyu konuştu. ABD Başkanı Donald Trump’ın Şubat’ta görevden uzaklaştırdığı Flynn ile ilgili ilk iddia Gülen’in lobiler eliyle karalanması için 530 bin dolarlık bir anlaşmaya imza attığı yönündeydi. Ancak Ankara’daki derin devlet operasyonları ve eşkıya numaraları dünyanın diğer yerlerinde; hele demokrasinin beşiği ülkelerden Amerika’da sökmeyecekti. Olaylar çorap söküğü gibi çözülüverdi. 19 Eylül’de 21 Clup isimli restoranda gerçekleşen buluşmada Flynn ile pazarlık yapan ekip Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, Mevlüt Çavuşoğlu ve Inovo BV’nin sahibi işadamı Ekim Alptekin isimli bir işadamından oluşuyordu. Fethullah Gülen’in, ‘kanuni iade sürecine gerek duyulmadan’ gece karanlığında ikamet ettiği evinden kaçırılmasının pazarlığı yapılmıştı. 15 Temmuz kurgu darbe girişimi öncesinde başlatılan hukuksuzlukların zirve yaptığı yerlerden biri bu olay oldu. Bütün dünyanın gözü önünde cereyan eden hadise, bir devletten ve hukuktan çok, Fethullah Gülen’in de tarif ettiği gibi ‘mafyavari bir yapılanmanın’ icraatlarından başka bir şey değildi.
KAÇIRMA OPERASYONU İÇİN 15 MİLYON DOLARLIK KİRLİ PAZARLIK
Flynn’in ABD Rusya Büyükelçisi ve diğer ilişkilerinin soruşturma başladıktan sonra işin seyri daha da netleşti. Flynn’i soruşturan özel yetkili savcı Robert Mueller, Fethullah Gülen’in kaçırılarak Türkiye’ye götürülmesi karşılığında eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn ve oğluna AKP iktidarı tarafından 15 milyon dolar verileceğini ortaya koydu. Çete illegal operasyonlar için para saçıyordu. Flynn hakkında yürütülen soruşturma kapsamında AKP hükümeti adına çalışmayı kabul ettiğini itiraf etti. Ancak hukuk devleti ve Amerikan medyasının ısrarlı takibi, Erdoğan talimatlı çetenin işlerini akim bırakacaktı.
Hizmet Hareketi mensuplarına ve gönüllülerine yönelik kaçırma olayların en büyüğü çetenin ellerinde patlamıştı. Ancak görüntüde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) operasyonları olarak sunulsa da aslında Erdoğan’ın kurduğu dar kadrolu özel ekip başka ülkelerde de mafyavari yöntemlerle eğitimcileri, eşlerini, çocuklarını hedef aldı. Malezya, Pakistan, Kazakistan, Suudi Arabistan, Kosova, Dubai, Gürcistan ve Afrika ülkelerini de kapsayan geniş çaplı operasyonlar planladı.
MALEZYA’DAKİ EĞİTİMCİLERE MAFYA ELİYLE TUZAK
Malezya’da 13 Ekim 2016 tarihinde Hizmet Hareketi’ne yakın 2 Türk vatandaşı sokak ortasında kaçırılmıştı. Bunlardan biri Malaysian Turkish Chamber Of Commerce And Industry genel sekreteri Tamer Tıbık (43), diğeri de Time International School’un kurucularından Alettin Duman’dı (45). Mayıs 2017’de aynı yöntemle iki kişiye yönelik daha benzer operasyon yapıldı. Malezya’nın Ipoh şehrinde yeni açılan Türk okulu Time International School’un müdürü Turgay Karaman (43), diğeri de uzun süredir Kuala Lumpur’da esnaflık yapan İhsan Arslan (39) sivil giyimli 5 Malezya’lı tarafından kaçırılmıştı.
Diplomatik masalarda Türkiye menfaatlerini savunmak yerine, milyon dolarlık rüşvetler vererek adam kaçırma çeteleriyle anlaşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13 Ekim 2016 tarihinde kaçırılan mağdurların daha sonra Türkiye’ye getirildiklerini açıklayacaktı. Mağdurlardan ikisi Tamer Tıbık ve Alettin Duman, halen Ankara Sincan Cezaevindeler.
Hâlbuki 2 Mayıs 2017 tarihinde Malezya’da yine Turgay Karaman ile İhsan Aslan’ın ve 4 Mayıs’ta İsmet Özçelik’in kaçırıldığına dair haberler çıkması ile BM ve uluslararası kamuoyunun tepkileri üzerine Malezya Devleti şahısların gözaltında olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Bir müddet oyalama yapılmıştı ancak uluslararası hukuka aykırı olarak üç isim Türkiye’den gelen ekiplere teslim edildi.
BİR ÖĞRETMEN VE AİLESİNE PAKİSTAN’DA KİRLİ OPERASYON
27 Eylül 2017 Çarşamba günü saat 2.40’ta, Pakistan’ın Lahore eyaletindeki Wapda Kasabası E2 Blokunda ikamet eden Mesut Kaçmaz ve eşi Meral Kaçmaz ile iki kızı zorla evlerinden alınıp bilinmeyen bir yere götürüldü.
Öğretmen Mesut kaçmaz ve ailesi, Kasım 2016’dan bu yana Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) himayesine giren ve UNHCR sığınmacı sertifikaları bulunan bir sığınmacı olmalarına ve 28 Eylül 2017 tarihinde Lahor Yüksek Mahkemesi Mesut Kaçmaz ve ailesinin deport edilmesi kararını durdurmasına rağmen, 14 Ekim 2017 Cumartesi günü gözleri bağlı bir şekilde İslamabad’dan Türkiye’ye işaretsiz bir uçakla gönderildi.
Mesut Kaçmaz ve ailesinin Pakistan yargısı kararına rağmen Türkiye’ye kaçırılmaları üzerine Lahore Yüksek Mahkemesi Pakistan hükümetinin mahkeme izni olmadan hiçbir Türk vatandaşını sınırdışı edemeyeceğine hükmetti. Ayrıca buradaki Türk vatandaşlarının kaçırılması riskine karşı Pakistan Polis Teşkilatı’nın mahkeme kararında ismi bulunan her bir kişinin evlerinin önüne polis koruması yerleştirilmesine karar verdi. Ancak Kaçmaz ailesi siyah minibüslü adam kaçırma çetesinin dünya ülkelerine sıçratmaya çalıştığı kirli işlerin kurbanı olmuştu.
KAZAKİSTAN’DA ORTADAN KAYBOLAN İKİ KİŞİ
Sınır ötesindeki bir başka kirli iş Kazakistan-Kırgızistan hattında yaşanmıştı. Kırgızistan’da mukim Enver Kılıç ve Zabit Kişi 16 Eylül 2017 günü Kazakistan Almatı havalimanından uçağa binecekken burada alıkonuldu. İki ismin 30 Eylül 2017 günü Almatı’da mahkemeleri olduğu ailesinin irtibatlarıyla ortaya çıktı. Mahkeme Kılıç ve Kişi’nin Kırgızistan’ın Bişkek şehrine deport edilmelerine karar vermişti. 30 Eylül 2017 günü KG 109 sefer sayılı Airastana havayolu şirketine ait 18:00 Bişkek uçağına bindikten hemen sonra, uçak henüz kalkmadan indirildiler. Enver Kılıç ve Zabit Kişi’den bir daha haber alınamadı.
YURTDIŞINDAN GETİRİLEN BAZI İSİMLER DE ÇİFTLİK’TE SORGULANDI
Yenimahalle’deki MİT’e ait Beştepe Sarayı’na 4 kilometre uzaklıktaki işkence merkezi, nam-ı diğer ‘Çiftlik’, sadece Ankara ve İzmir’den kaçırılan isimlerin değil, yurtdışından mafyavari yöntemlerle getirilen eğitimci ve işadamlarının da tutulduğu mekanlar arasındaydı. Turgay Karaman, Mesut Kaçmaz ve ailesi, illegal bu yapının hukuk dışı eylem ve sorgularının mağduru oldu. Daha önce yazdığımız gibi burası Milli İstihbarat Teşkilatı Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın yerleşkesiydi.
Ancak hem yurt içi hem de yurtdışındaki bu kirli operasyonların mağdurlarının tutulduğu, sorgulandığı tek yer burası değildi. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Oğlubey Kışlası da 15 Temmuz sonrasında illegal sorgu ve işkence merkezi haline getirilen yerlerden biriydi. Etimesgut’ta halen yapımı süren MİT’in yeni binasının bulunduğu kampüsü de illegal işleri için kullandı bu çete. Yine MİT mensuplarının Çamlıdere’de silah ve bomba eğitimi aldığı tesisler bu işler için uygun yerlerdi.
MİT’in de işin içinde yer aldığı adam kaçırma olaylarının kamuoyuna yansımayan onlarca başka örneği vardı. PKK’nın elinde halen esir olan iki üst düzey MİT mensubu Erhan Pekçetin ve Aydın Günel, İstanbul, Van, Diyarbakır’da özel sorgu evleri olduğunu da söylüyordu: “Orası 99’dan beri kullanılmıyordu. Temizlik, hazırlık vb. çalışmalar yapıldı. Orayı açtırdık. Van’da İstanbul’da, Diyarbakır’da karargahta da sorgu evleri vardır. Bizim gözaltına alma yetkimiz yok. İKK başkanlığında faaliyetler gösterenlerin gözaltı yetkileri var. Siz alırsanız illegaldir. Bunu herhangi bir şekilde hissettirmeden, kamuoyu duymadan alır ve serbest bırakırsınız. Artık elemanlık mı teklif edersiniz veya alacağınız sorgular ve cevaplar kendi dairesi karar verir. Genelde eleman yapmak için görev teklifinde bulunmak için alınır.”
YARIN: ÜMİT HORZUM VE DİĞER İSİMLER NEDEN KAÇIRILDI?
(tr724)
TRANSPORTER ÇETESİ’NİN ‘MAHREM İMAM’ OPERASYONLARI [ERDOĞAN’IN KİRLİ TÜRKİYESİ -5]
MARŞANDİZ’DEKİ KARANLIK İŞLER: ÇETENİN İŞKENCE MERKEZİNE YOLCULUK [ERDOĞAN’IN KİRLİ TÜRKİYESİ -4]
BEŞTEPE SARAYI’NA KOMŞU İŞKENCE MERKEZİ [ERDOĞAN’IN KİRLİ TÜRKİYESİ -3]
SİYAH TRANSPORTER’LARIN SIRRI [ERDOĞAN’IN KİRLİ TÜRKİYESİ-2]
ADAM KAÇIRMA VE FAİLİ MEÇHUL ÇETESİ [ERDOĞAN’IN KİRLİ TÜRKİYESİ-1]