YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Türkiye’nin iktidar sorunu olduğu kadar belki ondan da fazla bir muhalefet sorunu olduğu kesin! Ülkenin bu hale gelmesinde muhalefetin sorumluluğu, iktidardan az değil.
Ülke elden gidiyor, maddi manevi bütün değerler hunharca talan ediliyor ama tutuklanma korkusu taşıyan ana muhalefet partisi olayı sadece izliyor. Şimdilik kendisine ilişmeyeceği garantisi karşılığında tribünden muhalefetçilik oynuyor. Yani sadece ‘mış gibi’ yapıyor. Konuşuyormuş gibi, itiraz ediyormuş gibi, muhalifmiş gibi…
Sadece bugün değil, ülke bu hale gelinceye kadar farklı ses veren her şeyi yok ederken ‘bizden değil’ susmayı tercih ettiler. İnsanları kategorize eden ve sadece kendisine uygun insanların haklarını arayan bu muhalefet kafası ülkenin bütününü kapsama derdinde değil zaten.
Yargı kılıcıyla bütün ülkeyi hizaya sokan bu iktidardan kimsenin şikayet etmeye hakkı yok. Çünkü bu suça yardım ve yataklık ettiler. AKP, evrensel değerlerin peşindeyken onu destekledi diye Cemaat’e sürekli laf edenler, karanlığın saltanatını AKP ile birlikte inşa ettiklerini görmezden geliyorlar.
Ahmet Zeki Üçok’un televizyonda söylediği gibi 2014 yılındaki HSYK seçimlerinde muhalefet, iktidar, solcu, sağcı, ülkücü, Ergenekoncu bütün yargı tek liste konusunda ittifak yapıp yargıyı bir silah olarak Saray’ın emrine siz verdiniz.
Ülkenin bağımsız medya kuruluşlarına, küçüklü büyüklü gazete, televizyon ve radyolarına el konurken herkes seyretti, gizli gizli alkış tuttu, oh olsun dedi. Muhalefet partileri, sermaye sahipleri, iş dünyası ama bize dokunmasınlar da kime ne yapıyorsa yapsın havasında kendilerini kurtarmanın telaşına düştü.
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra sıranın kendisine geldiği heyecanına kapılan Kılıçdaroğlu ve ekibi ‘Adalet Yürüyüşü’ne geçti. Bütün dünyada heyecan uyandıran yürüyüş kendisine dokunulmayacağı garantisini aldıktan sonra unutulmaya bırakıldı. Oracıkta bitti. Ülkenin çivisi çıktı, zulmün, insafsızlığın, keyfiliğin, savurganlığın bini bir para ama ana muhalefet kendisini riske edecek hiçbir işe, hiçbir söyleme girmiyor.
Ayrıca konuştuğu dile dikkat ediyor musunuz? Sanki ülkedeki her sorunun kaynağı Cemaat’miş gibi, sanki bu ülkeyi yıkılmanın eşiğine getiren Hizmet Hareketi’ymiş gibi onu ‘terör örgütü’ olarak anıyor. Üstelik 15 Temmuz tiyatrosunda neler olduğunu bütün çıplaklığıyla bilmelerine rağmen.
Hele on yıllarca devletin koruması altında büyüyen, gelişip gürbüz çocuklara dönen TUSİAD şirketlerine ne demeli. Yaz saati uygulamasından dolayı elektrik şirketlerine 2,6 milyar TL daha fazla ödeme yapılmış ama buna bile bir küçük laf etmekten ödleri kopuyor. Onlara ilişmesinler, çıkarları zarar görmesin diye yapılan hiçbir şeye itiraz etmiyor, hatta yancılık yapıyorlar.
İşte böyle bir zamanda sadece Cemaat kendini ortaya atarak köklü bir itiraza yöneldi. Hem de ülke bu hale gelmeden muktedirim öfkesini göze alarak ‘Bu böyle gitmez’ dedi. Türkiye Batı’dan kopuyor, evrensel değerleri terk ediyor ve bir diktatörlüğe gidiyor diye itiraz etti, yüzlerce kolejini, onlarca yayınevini, ülkenin en büyük medya kuruluşlarını ve milyarlarca dolarlık mal varlığını kaybetme pahasına hükümete yancılık yapmadı. On binlerce insan işinden atılma, hapse düşme pahasına yoldan çıkmışların yanına yeniden yaklaşmadı. Hapse atıldılar, işkence gördüler, Gökhan Öğretmen gibi onlarca kişi işkenceyle katledildi.
Sizin gibi muktedirlere yanaşabilir, sığışabilir, her duruma göre pozisyon alabilirdi. Sizin gibi aman tutuklanmayayım da ülke ne hale gelirse gelsin, aman on gramlık menfaatime halel gelmesin de ne olursa olsun diyebilirdi…
Yapmadı….
Cemaat sadece ve sadece bu yüzden bile hem bugün hem de tarih sahnesinde çok büyük saygıyı hak ediyor.
Ülke elden gitmesin diye ateşe atlamayı göze aldığı için, zalim bir yönetime itiraz edebilme cesareti gösterdiği için, zoru görüp el öpmeye yeltenmediği için, zalime zalim demeye devam ettiği için ve bunun da bedelini ödemekten korkmadığı için…
Ortalıkta muhalefetçilik yapanlarda bir gramlık haysiyet ve şeref varsa Cemaat’in bu hakkını teslim eder ve bol keseden, iktidar ağzıyla Cemaat’e laf söylemekten bir an olsun imtina ederler.
(TR724)