Aklın İknası..

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Babasından kalan soyadıyla var olmuş bir adam Twitter’da Hocaefendi’nin fotoğrafını paylaşmış ‘bu kadar insanı nasıl etkiliyor bir türlü anlamıyorum’ diye de yorum yapmıştı. Her şeyin bir görüntüyle anlaşılacağını zanneden bu mirasyedi, O’nun yıllardır niye bu kadar etkili olduğunu anlayamamıştı. Yalnızca o değil Fethullah Gülen Hocaefendi’ye sadece bir vaiz olarak gören hiç kimse bunu anlayamadı.
Sahi Fethullah Gülen insanları nasıl bu kadar etkiliyor? Ülkenin en zeki, en birikimli, insanlarına bunca yıldır nasıl tesir ediyor ve nasıl sözünü dinletmeyi başarıyor?
Aslında görmek isteyene bu sorunun son derece basit cevabı var. Gülen Hocaefendi akılları ikna ediyor. Böylesine zeki ve cins fıtratta insanın her şeyden önce aklını ikna etmeseydi böyle bir hareket ortaya çıkamaz, her türlü sıkıntıya rağmen bir arada kalamazdı.
Onun bütün gücü tespit, öngörü ve söylediklerinin doğru çıkmasından, kaynaklanıyordu.
SURİYE MESELESİNDEKİ TAVSİYELERİ KULAK ARDI EDİLDİ
Bugün ülkenin başının belası olan konularla ilgili söylediklerini hatırlamak bile ne demek istediğimin anlaşılmasını sağlayacaktır. Yüz binlerce insanın ölümüne milyonlarca insanın evinden yurdundan olmasına sebep olan Suriye iç savaşı başlamadan önce Hocaefendi, hükümete, Suriye’de sabır ve teeniyle hareket etmeleri konusunda defalarca uyarıda bulunmuştu. Recep Tayyip Erdoğan’a Esed ile diyaloğunu kullanarak göstermelik bile olsa demokrasiye geçilmesinin sağlanabileceğini, bunun ileride demokrasi adına daha önemli adımlar atılmasını tetikleyeceğini, silahın asla çözüm olamayacağını söylemişti. 1982 yılındaki Hama Katliamını hatırlatmış, Esed rejimin acımasızlığını, bu yöntemin çok büyük acılara sebep olacağını anlatmıştı. Hocaefendi’nin bu sözlerini dinlemeyen AKP Hükümeti’nin, Suriye muhalefetine silahlı mücadeleyi teşvik etmesi çok çok büyük acılara yol açmakla kalmadı IŞİD belasını da dünyanın başına musallat etti.
MAVİ MARMARA’DA ONUN DEDİĞİNE GELDİLER
Hocaefendi’nin Mavi Marmara meselesindeki açıklamaları da hükümet çevreleri tarafından ağır eleştirilere neden olmuş, bize yakın medya içinde bile onun sözlerini tevil etmeye çalışan yazılar yayınlanmıştı. Ama zaman ve gelişen olaylar onun bu konudaki tespitinin ne kadar yerinde ve haklı olduğunu gösterdi. Hükümet Mavi Marmara ile Ortadoğu batağına saplandı ve oradan bir daha çıkamadı. O gün Hocaefendi’ye ağır eleştiriler yapanlar yıllar sonra İsrail’le anlaşmış, Mavi Marmara gemisini göndermenin Türkiye’ye çok ama çok pahalıya mal olduğunu yaşayarak anlamışlardı. İş ‘giderken bana mı sordunuz’ a kadar geldi.
ARAP HAZANI UYARISI YAPMIŞTI
Arap Baharının başlamasından sonra kalemi eline alan herkes Arap dünyasında yeni bir dönemi başladığından, bu coğrafyaya artık demokrasinin geldiğinden, totaliter rejimlerin bir bir yıkılacağından dem vuran yazılar yazıyordu. Kendini çok birikimli, çok akıllı gören kalemler kadim coğrafyada emperyalizmin maşası rejimler döneminin bittiğinden çok emindi. Hocaefendi çıkıp “ne baharı görmüyor musunuz buz gibi hazan” demişti de o yazarlar ‘ne diyor bu?’ diye birbirine bakmıştı. Zaman; Hocaefendi’yi çok ama çok haklı çıkardı. Arap baharı diye başlayan süreç İslam coğrafyasında kara bir hazan döneminin başlamasına neden oldu, yüz binlerce insanın ölmesine her şeyin karmakarışık bir hale gelmesine sebebiyet verdi.
DEMOKRASİ ÇIKIŞINI YAPTIĞINDA 1990’LARDI
Onu yakından tanıyanlar sadece bugün değil tespit ve öngörülerinin yıllardır hep doğru çıktığına şahit olmuştur. Türk kamuoyunun Onu daha çok tanımaya başladığı 90’lı yılların ortalarında yaptığı ‘demokrasiden dönüş yok’ sözünü söylediğinde de yakınları bile anlamakta zorlanmıştı. Birlikte yaşama, laiklik üzerine yaptığı konuşmaları sağdan soldan tevil etme ihtiyacı hissedenler oldu ama yaşadığımız her şey onun öngörülerini ve tespitlerini haklı çıkardı. Cami ya da kuran kursu yerine kolej açılmasını telkin ettiğinde de pasif direnişle karşılaşmıştı. Sonrası malum.
Hizmetin ilk yıllarından beri yurt dışından hiçbir mali yardımı kabul etmemesi, yılandan çıyandan kaçar gibi şiddetten kaçınması, strateji konusunda ne denli isabetli olduğu bugünlere bakınca çok daha iyi anlıyoruz. Cebir ve gösteriden uzak, sürekli eğitime yatırım yapılmasını tavsiye etmesi, İngilizce eğitim veren okullar açtırması, okulların yeryüzünün her yerine götürülmesini istemesi, hizmet hareketinin bugünlere ulaşmasını sağlayan çok hayati öngörülerdi. Kendisi de Hizmet’i ‘sözlerini belli bir makuliyet içinde uygulanabilir bulan insanların inisiyatifi’ olarak anlatıyor.
HİÇ ZİKZAK ÇİZMEDİ, YALPALAMADI
Onu yakından tanıyanlar çok daha iyi bilir ki hayatında hiç yalpalamadı, hiç zik-zak çizmedi. Dün söylediğini bugün unutmadı. Söylerken ve yaşarken hiç istikametini bozmadı. Hiç boşa kürek çekmedi, Düşünce ve eylem olarak her zaman en önde gidip ufkun en önünde giden oldu. Daha önce kasabasından dışarı çıkmamış Anadolu insanını yeryüzüne taşıdı.
Bunları kesinlikle propagandist bir zihinle söylemiyorum. Bütün bunları alt alta topladığımda onu etkileyici kılan şeyin tespit ve öngörülerindeki doğruluk olduğunu dillendirmeye çalışıyorum.
AKP Hükümeti’nin doğruluk rayından çıktığını, bu yolun ülkeyi felakete götürdüğü tespitini yaptığında da pek çok yerden itiraz gelmişti. Ama zaman bu konuda da onu haklı çıkardı. Hizmetle; ilkelerinden uzaklaşarak hızla tek adam diktatörlüğüne doğru yol alan AKP’yi ayrıştırmanın ne kadar yerinde olduğu bugün yaşadıklarımızla çok daha iyi anlıyoruz. Bu girdiğimiz yeni yolun sıkıntıları ve meşakkatleri bize bir hayli zor gelse de diğer yolun sonu sisli bir uçurumdan başka bir şey değilmiş.
Bir insan daha önce 99 mesele hakkında öngörüde bulunmuş ve hepsinde de haklı çıkmışsa 100. öngörüsünde de haklı çıkma ihtimali çok yüksektir.
Hocaefendi, söylemeye çalıştığım birkaç konuda değil yıllardır söylediği hemen hemen her konuda haklı çıktı. Etrafının ve kamuoyunun aksine yaptığı her değerlendirmede zaman onu haklı çıkardı.
Fethullah Gülen Hocaefendi niye etkili; bugüne kadar yaptığı tespit ve öngörüler aklımızı ikna ediyor da ondan!
(TR724)