[Tarık Toros, yazdı]
Küçücük çocuklar annesine “idam gelirse babamı cezaevinde asarlar mı?” diye soruyor. Bir başka çocuk, yeni doğmuş kardeşini babasına göstermedikleri için, bebeğin fotoğrafını tişörtüne bastırıp cezaevi görüşüne öyle gidiyor. Kanser hastası tutuklu başsavcı aylardır tahliye edilmiyor, hastalık yayılıyor, beyne metastaz yapmış, fotoğrafları dolaşımda, umursayan yok. İşkencede iki kolu kırılan HSYK Genel Sekreteri, tek kişilik hücrede tutuluyor.
Yargıtay üyesi, 6 aydır hücrede, 20 kilo kaybetmiş, ailesi ne yapacağını bilemiyor. İnsanlar evlerinden kaçırılıyor, eşleri anca video yükleyip sosyal ağlarda çağrı yapıyor, 20-25 gündür cevap yok. Kocası tutuklanan, kendisi de gözaltına alınan kanser hastası öğretmen geçen gün vefat etti, babaları içeride 3 çocuk öksüz. Nezarette kendi başına doğuran kadını mı, ölmüş öğretmenin evinin darbeci diye basılmasını mı, hangi birini anlatayım!
Çürümenin yükselişini izliyoruz ve elimizden bir şey gelmiyor. En acısı da yarın restorasyon sürecinde vicdanı kurumuş bu zalimlerin, destekçilerinin ve olanları tepkisiz seyredenlerin hiçbir şey olmamış gibi ortaya çıkması olacak.
AĞIR TRAVMA YAŞANIYOR
Seçmenini hayal kırıklığına uğratan CHP, MHP’leşme yolunda! Geçen sene dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vererek korkunç bir siyasi linçe imza attı. Şimdi, tanımadığı referandumu adeta meşrulaştıran tutum içinde. Varsın 2019’u hedeflesinler. “Seni başkan yaptırmayacağız” diyen Selahattin Demirtaş içeride. 2019’u kaç siyasinin göreceği ise meçhul.
Ülkenin tüm kurumları çökmüşken (vadesi gelen) partilerin bunun dışında kalmaması mümkün değildi, onu yaşıyoruz. Çıldırmamak elde değil. Hürriyet gazetesi, 23 Nisan münasebetiyle Atatürk fotoğrafının üstüne “Emanetin emin ellerde” diye manşet atmış. CNN Türk’te de “Zihnin bilinmeyen yönleri” tartışılıyor. Biri çimdiklesin bunları!
BU GAZ SIKIŞMASI PATLAR
Erdoğan baştan beri tasfiye ederek yürüdü. Refah Partisi il yönetiminde birlikte yürüdüğü arkadaşlarını tasfiye etti. İstanbul Büyükşehirde yine öyle, bir kısmını tutup kalanı ile ilgilenmedi. 2002’de iktidara geldi, hemen her seçimde ve kongrede parti kurucuları dahil, tasfiye ede ede devam etti. 2014’ten itibaren bu periyot epey daraldı, altı ayda bire indi.
Yığınla küskün var ve çok küçük bölümü Erdoğan rejimini eleştiriyor. Sadece şu son 6 ayda, Erdoğan yanlısı yüzlerce yazar, yorumcu, akademisyen ekranlarda yasaklı duruma düştü. Çıtları da çıkmıyor. TV’lerde ne idüğü belirsiz paraşüt tipler kontenjandan yorum yapıyor. Bu büyük küskünler grubu, Mavi Marmara destekçileri gibi içlerine ata ata devam ediyorlar. Büyük gaz birikimi var. Komik olan: Her şeyin kaynağı, çıkış noktası Saray üzerinden birbirlerine giriyor, Saray’a tek laf ettirmiyorlar. Yakındır, bu gaz sıkışması patlar, ortalığı pislik götürür.
TÜRK MAHKEMELERİ BİTMİŞTİR
Türkiye’de halen mahkemelerden medet umuluyor. Niye Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyorsun? Neticesi belli. Boşa, nafile bir çaba ve hiçbir kıymeti yok. Yüksek Seçim Kurulu, kanunu uygulayacak yerde, kanun yazmış. Kurum yerine koyup itirazını oraya yapıyorsun! Çalıntı referandumu tanımadığın gibi, çalanları da tanımayacaksın! Hem, işine gelen mahkeme kararını alkışlayıp işine gelmeyene kumpas diyemezsin!
Türk mahkemeleri bitmiştir, hiçbir kararının kıymeti yoktur. Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi tutuklandı. HSYK üyeleri içeride. Yargıtay üyeleri öyle. Hangi yargıdan bahsediyorsunuz? Hepsinin tepesinde sallanıyor bu kılıç. Yargı esir düşmüş, içeri attıkları da tutsak!
TOP SEKTİRMEYE DEVAM
Başa dönelim. Ülkenin gerçek gündemi, Olağanüstü Hal Rejimi altında inim inim inleyen halktır. Neymiş, Meclis Başkanı, 23 Nisan özel oturumunda Atatürk’ü anmamış. Ortalık karıştı, karşılıklı bir sürü laf. Yahu, ansa ne olur anmasa ne olur! Adamların tıyneti belli, bilmiyor musunuz. Atatürk’ü anmış olsaydı, sorun bitmiş mi olacaktı? Salaklaşmamak lazım. Geçeceksiniz bunları. Takılmayacaksınız.
Ama olmuyor, siyasetçisi de gazetecisi de zararsız alanlarda top sektirmeye bayılıyor. Evetçi kızların göbeği açık fotoğrafları yandaş gazetede sansürlenmiş, eee. Soktunuz mu lafınızı, verdiniz mi ağızlarının payını. Bir gün daha bitti böylece. Yarına Allah kerim. Hem sorarlarsa dersiniz: “Atatürk’ü anmadıydı, haddini bildirdim. Partili kızları sansürlemişti, geyiğimi yaptım.” Otur aferin! Başımıza taş yağmıyorsa, o öksüz yetim bebelerin hatırına.
(TR724)