[Barbaros J. Kartal, yazdı]
Uzun bir aradan sonra sonucunun ne olduğunu pek merak etmediğim bir seçim 16 Nisan. Gönlüm “Hayır” çıkmasından yana. Bunun nedeni işlerin daha iyi olacağına inancım için değil, sebebini birazdan açıklayacağım. Evet de çıksa hayır da çıksa Türkiye’yi bekleyen son değişmeyecek. Bu yolda kaderdenk bir nokta olacak. Bu nokta ‘hayır’a mı yazıldı ‘evet’e mi onu ilerleyen zaman gösterecek. Benim Türkiye ile ilgili tek dileğim hapisteki masum on binlerce insanın bir an önce özgürlüklerine kavuşması ve baskı-zulüm ortamının bir an öce son bulması. Bunu hangisi en kısa sürede sağlayacaksa sandıktan da o çıksın inşallah.
Evet çıkarsa…
Artık seçilmiş bir diktatörümüz olacak. Zaten halihazırda da diktatör kendileri, ancak bunu sandıkta tasdik ettirdiğini söyleyerek çok daha pervasız bir şekilde kanun kural tanımazlığına onay almış gibi devam edecek. İlk işi partisine girmek olacak tabii kağıt üzerinde zaten hiç çıkmadı partisinden. Batı ile ilişkilerde seçim dönemiydi geldi geçti işimize bakalım nevinden yeni tavizler verecek. Seçim dönemi faturalarının masraflarını ödeyecek. İhale ve güvenliğimiz ile ilgili peşkeşler yanında bir-iki sembol isim salıverilir. Ben bu koltukta olduğum sürece İsrail ile anlaşmam demişti hatırlayın şimdi ben bu koltukta oturduğum sürece Alman-Türk gazeteciyi iade etmem demiş, ilk iş o gazeteci serbest kalacak. Bir kişiyi saldığı için düşen şekerini yeni tutuklamalarla dengeleyecek. Medyada kalan işleri tamamlamak için bir yol haritası çizecek kendisine. Ya bırakır gidersiniz ya da el koyarım tehdidi ile bu sefer kayyum yerine yeni kelepir satın almalar olacak.
Her otoriter lider gibi devamlı bisiklet sürmek zorunda. O sebeple 2019’un- büyük ihtimalle o kadar bekleyemez- yollarını döşemeye başlayacak. Referandumda yeterli desteği vermediğine inandığı isimlerin ipini çelecek. İş dünyasında satın alımlara hazır olun, şirketler değerinin çok çok altında yeni isimlere gidecek. Büyük ihtimalle Katarlı olur yeni sahipler.
Siz asıl Erdoğan’dan ziyade zafer sarhoşu olacak danışman ekibi ve yobazlara dikkat edin. Artık eski hesapların görülmesi kesin gibidir. Sokakta otobüste ise tekme mi, dersiniz tokat mı! Sesini çıkaranın bugünden daha şiddetli bir şekilde hapsi boylaması sürpriz olmaz? Askeriye ile ilgili gelecek planları yapacak. Akar sonrasını şekillendirecek. Orduya ve emniyete ‘KPSS 30’luklardan yeni alımlar gerçekleşecek. Ekonominin önemini bildiği için bir kriz yaşanmaması için çalışacak ancak artık yama kabul etmeyen deliklerden yavaş yavaş krize doğru gidilecek.
Batı ile el altından iyi giderken masa üstünde klasik haçlı seferleri muhabbetini sürdürecek. Her zaman düşmanlara ihtiyaç vardır çünkü. 16 Nisan’ın intikamını almaya çalışıyorlar diyerek epey ekmek yer. Türkiye gibi bir ülke bir yere kadar baskı ve zulmü kaldırabileceği için ve bunun yanına kötü giden ekonomiyi de eklersek bir sosyal patlama ve iç karışıklık dahil her şeye hazır olalım.
Hayır çıkarsa…
Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu o gece ülkeyi terk etsin. Eyalet tartışmasını açan danışman ve bilumum danışmanlar ortalardan yok olsun. Hayır çıktı diye sevinenleri gördükçe öfkeden çıldırır. 7 Haziran gibi bir süre ortalardan kaybolur. Bir hafta sonra yarım ağız milletin takdiri deyip referandumdan evet çıksaydı neler olacaksa de facto uygulanmaya başlar. Bahçeli’ye faturayı keser, Binali Yıldırım için zor günler başlar. Berat partinin başına geçer. Son kalan kırıntı düzeyindeki muhalif medyanın üzerinden geçer. Kendi medyasını da darmadağın eder. Referandumda kendisine destek vermeyenlerin evlerine ve şirketlerine polis uğrar. CHP her ne kadar cumhurbaşkanı görevde dese de zaferin etkisi ile “sen kendini ortaya koydun ve kaybettin” diyerek istifasını ister. Deliye döner, CHP’den tutuklamalar olur. Kılıçdaroğlu ile ilgili en iğrenç bel altı mücadele başlar. Gideceğini anlayan ve ona göre pozisyon alacak bürokrasiyi sindirmek için üst düzey bürokratlardan tasfiye ve hapis başlar. Sivil milisleri iş elden gidiyor diye daha da pervasızlaşır. Batı ile ilişkilerde gardı düşmekle beraber al-ver ilişkisi devam eder. Batı topal ördek konumundaki lidere daha tavizsiz yaklaşır. Eğer seçim dönemindeki saçmalıklarına devam ederse hiç ummadığı goller yiyebilir. Bu işin sonu yargılanmak diyerek öfkeyle son tahribatlarını yapmaya başlar. Çok şey bilen adamların can güvenliği tehlikeye girer. Ülkede Allah korusun kan dökülebilir. Gideceğini anlayan her diktatör gibi yakıp yıkmadan gitmez. Her hata bir diğerini getirir. Her diktatör gibi çıkış planları yapar. Ailede huzur kalmaz, ailede huzur olmayınca yine bize patlar. Güneydoğu’da askeri operasyonlar başlar, bölge yeniden daha kötü bir şekilde karışır. Bütün bu baskı ve sindirme bir yerde patlayacağı için kendi sonunu getirmiş olur.
Her iki senaryonun sonunda da ben aynı şeyi görüyorum. Bakalım ne olacak? Ülke için en hasarsız bir kurtuluş diliyorum. Ama bu kadar zulüm yapılırken sessiz kalanların ülkesinde buna pek ihtimal vermiyorum.
Peki neden hayır çıkmasını istiyorum, sebebi şu. Oldukça değil inanılmaz bir adaletsiz seçim ortamı var. En etkili muhalif isimler hapiste. Bir tane doğru dürüst muhalif medya yok. Devletin bütün imkanları ile yapılan bir evet kampanyası. Hayır diyeceklere tehdit ve şantaj gırla. Bütün bunların olduğu bir yerde seçim hilelerine rağmen eğer Hayır çıkarsa bu ülke tarihinde absürt bir şekilde gurur duyulacak bir başarı olacak. “Diktatörlükle yönetilmek istiyoruz” diyen insanlardan sayıca biraz fazla olmanın buruk bir tesellisi…
(tr724)