[Haber-Yorum: Sefer Can]
AKP’li Aile Bakanı Fatma Betül Kaya’nın Rotterdam seferi tam da istedikleri gibi sonuçlandı. 15 Temmuz’a benzer bir ‘lütuf’ denebilir. AKP tabanının bile ikna olmakta zorlandığı referandum öncesi ilaç gibi geldi. Tansu Çiller’in danışmanı olarak bilinen AKP milletvekili Hüseyin Kocabıyık, bu tezin doğruluğunu itiraf etti. Kocabıyık oylarını en az iki puan artıran Hollanda’ya teşekkür borçlu olduklarını canlı yayında ağzından kaçırdı. Benzer bir itirafı dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’ndan hatırlıyoruz. 7 Haziran’daki seçim şokundan sonra patlamaya başlayan bombaların oylarını artırdığını açıklamıştı. 103 kişinin hayatını kaybettiği Ankara saldırısından sonra gelmişti talihsiz beyanat. Sonrasını biliyoruz, bir kaç bomba daha patladı ve 1 Kasımda AKP yeniden tek başına iktidar oldu.
BAHÇELİ DE RAHATLADI
Bir kadın, üstelik başörtülü… Hollanda polisiyle karşı karşıya… bu fotoğraf sadece evet oylarını artırmakla kalmadı, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici’yi de kurtardı. Kendi kitlelerine verecek cevap bulamıyorlardı; artık bu fotoğrafı göstererek karşı görüşleri susturacaklar. MHP’de milletvekillerini ihracın, hayırcı lider adaylarına saldırmanın, son dakika salon iptallerinin, elektrik kesintilerinin demokrasideki yerini sormayın o uzun hikaye.
Hollanda’nın bakan Kaya ve protestocu Türklere uyguladığı şiddeti onaylamak mümkün değil. Ama bu o fotoğrafta sırıtan samimiyetsizliği eleştirmemize engel değil. Kendi çıkardığı kanunu hiçe sayan AKP’nin, ‘hukuk’ soslu nutukları komik kaçıyor. Yurt dışında propagandayı yasaklayan kanunu 2008’de çıkarmışlardı. Kaldı ki kanun olmasa bile dış misyon binalarında propaganda külliyen yanlış. Konsolosluklar seçimin adil ve eşit şartlarda yapılmasından sorumlu. Yurt dışı seçim kurulu vazifesi yapıyorlar. Herhangi bir siyasinin seçim kurulunda ve görevlileri de yanına alarak propaganda yapması mümkün ve makulse; bakanların diplomatik temsilciliklerde konuşması savunulabilir.
DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ DEDİNİZ!
Hollanda ile yaşanan krizde başta Aileden sorumlu bakan Kaya olmak üzere AKP’liler bir anda demokrat ve hukuk savunucusu kesildi. Seyahat hürriyetinden girip düşünce özgürlüğünden çıkıyorlar. ‘Dinime dahleden bari müselman olsa’ diye bir sözümüz var ya buraya tam oturuyor. Can Dündar’ın eşi Dilek Hanımı herkes biliyor ama bilinmeyen binlerce eş ve çocuk pasaportuna el konulduğu için seyahat edemiyor. Soruşturma geçirenlerin bile mahkeme kararı olmadan sınırlamaya tabi tutulması hukuken mümkün değil oysa.
Bakan uğradığı kötü muameleden şikayet ediyor. Ülkesinde binlerce kadın ortaçağ zindanlarını hatırlatan şartlarda tutuklu… engelli veya küçük yaştaki çocuklar ebeveyninin ikisi birden tutuklanarak ortada bırakılıyor; Doğumhanelerin kapısında polis bekliyor, çiçeği burnunda anneyi gözaltına almak için; annelerinin yanında tutuklu bebeklerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor… Aileden sorumlu bakanın yarım cümlesi dahi yok! Yedi bin civarında akademisyen işini kaybetti, yüzlercesi tutuklu… binlerce dernek, 180 kusur medya organı kapatılmış, 200 gazeteci cezaevinde, mahkeme önündekilerinin tam sayısı bilinmiyor. Ama bakan kendi partisinin çıkardığı kanunu çiğnemek için gittiğinde konuşturulmamış! Neredeyse tarihin gördüğü en büyük özgürlük ihlali ve mağduriyet olarak sunuyorlar. AB’den sorumlu bakanın Cizre’ye sokulmadığı günlerin üzerinden bir yıl geçmedi. HDP’nin genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş dahil 12 vekil tutuklu. Ne hikmetse hepsi referandum sürecinde sonucu etkileyebilecek iyi hatipler. Ana muhalefet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, danışmanları içeri atılarak, ‘ayağını denk al’ mesajı verildi. Merak Akşener’in, Sinan Ogan’ın, Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu’nun yaşadığı saldırılar ortada.
KHK ile işini kaybettiği için sadece oturma eylemi yaparken defalarca gözaltına alınan Nuriye Gülmen kaçıncı kez emniyette sabahladı haberi var mı sayın bakanın? Bakan Kaya ülkesinde yaşananların milyonda birine (evet abartmadan söylüyorum) maruz kaldı. Karşılığında referandumda en az iki puan aldılar. Herkesten çok ağlıyorlar. Son sözü kapatılan Yarına Bakış Gazetesi yazarı, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile atılmış akademisyen Mehmet Efe Çaman’a bırakmak istiyorum:
“AKP bakanı Hollanda’ya gidemedi. Demokrasi ayıbı öyle mi?
Vatandaşın pasaportunu iptal eden başka ülkeye gidişini engelleyen Hollanda mı?
Vatandaşının pasaportuna el koyan, yabancı ülkede mağdur eden Danimarka mı?
KHK ile 100 binlerce memurunu bir kalemde görevden atarken, bir de onları mahkeme kararı olmadan terörist diye damgalayan Almanya mı?
Hukuksuzca gözaltına aldığı vatandaşının makatına cisim sokarak bağırsağını delen, ölümüne sebep olan AB mi?”
Sosyal medyada bunları yazan Hoca çok öfkeli; peki haksız mı?
(TR724)
BAHÇELİ DE RAHATLADI
Bir kadın, üstelik başörtülü… Hollanda polisiyle karşı karşıya… bu fotoğraf sadece evet oylarını artırmakla kalmadı, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici’yi de kurtardı. Kendi kitlelerine verecek cevap bulamıyorlardı; artık bu fotoğrafı göstererek karşı görüşleri susturacaklar. MHP’de milletvekillerini ihracın, hayırcı lider adaylarına saldırmanın, son dakika salon iptallerinin, elektrik kesintilerinin demokrasideki yerini sormayın o uzun hikaye.
Hollanda’nın bakan Kaya ve protestocu Türklere uyguladığı şiddeti onaylamak mümkün değil. Ama bu o fotoğrafta sırıtan samimiyetsizliği eleştirmemize engel değil. Kendi çıkardığı kanunu hiçe sayan AKP’nin, ‘hukuk’ soslu nutukları komik kaçıyor. Yurt dışında propagandayı yasaklayan kanunu 2008’de çıkarmışlardı. Kaldı ki kanun olmasa bile dış misyon binalarında propaganda külliyen yanlış. Konsolosluklar seçimin adil ve eşit şartlarda yapılmasından sorumlu. Yurt dışı seçim kurulu vazifesi yapıyorlar. Herhangi bir siyasinin seçim kurulunda ve görevlileri de yanına alarak propaganda yapması mümkün ve makulse; bakanların diplomatik temsilciliklerde konuşması savunulabilir.
DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ DEDİNİZ!
Hollanda ile yaşanan krizde başta Aileden sorumlu bakan Kaya olmak üzere AKP’liler bir anda demokrat ve hukuk savunucusu kesildi. Seyahat hürriyetinden girip düşünce özgürlüğünden çıkıyorlar. ‘Dinime dahleden bari müselman olsa’ diye bir sözümüz var ya buraya tam oturuyor. Can Dündar’ın eşi Dilek Hanımı herkes biliyor ama bilinmeyen binlerce eş ve çocuk pasaportuna el konulduğu için seyahat edemiyor. Soruşturma geçirenlerin bile mahkeme kararı olmadan sınırlamaya tabi tutulması hukuken mümkün değil oysa.
Bakan uğradığı kötü muameleden şikayet ediyor. Ülkesinde binlerce kadın ortaçağ zindanlarını hatırlatan şartlarda tutuklu… engelli veya küçük yaştaki çocuklar ebeveyninin ikisi birden tutuklanarak ortada bırakılıyor; Doğumhanelerin kapısında polis bekliyor, çiçeği burnunda anneyi gözaltına almak için; annelerinin yanında tutuklu bebeklerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor… Aileden sorumlu bakanın yarım cümlesi dahi yok! Yedi bin civarında akademisyen işini kaybetti, yüzlercesi tutuklu… binlerce dernek, 180 kusur medya organı kapatılmış, 200 gazeteci cezaevinde, mahkeme önündekilerinin tam sayısı bilinmiyor. Ama bakan kendi partisinin çıkardığı kanunu çiğnemek için gittiğinde konuşturulmamış! Neredeyse tarihin gördüğü en büyük özgürlük ihlali ve mağduriyet olarak sunuyorlar. AB’den sorumlu bakanın Cizre’ye sokulmadığı günlerin üzerinden bir yıl geçmedi. HDP’nin genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş dahil 12 vekil tutuklu. Ne hikmetse hepsi referandum sürecinde sonucu etkileyebilecek iyi hatipler. Ana muhalefet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, danışmanları içeri atılarak, ‘ayağını denk al’ mesajı verildi. Merak Akşener’in, Sinan Ogan’ın, Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu’nun yaşadığı saldırılar ortada.
KHK ile işini kaybettiği için sadece oturma eylemi yaparken defalarca gözaltına alınan Nuriye Gülmen kaçıncı kez emniyette sabahladı haberi var mı sayın bakanın? Bakan Kaya ülkesinde yaşananların milyonda birine (evet abartmadan söylüyorum) maruz kaldı. Karşılığında referandumda en az iki puan aldılar. Herkesten çok ağlıyorlar. Son sözü kapatılan Yarına Bakış Gazetesi yazarı, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile atılmış akademisyen Mehmet Efe Çaman’a bırakmak istiyorum:
“AKP bakanı Hollanda’ya gidemedi. Demokrasi ayıbı öyle mi?
Vatandaşın pasaportunu iptal eden başka ülkeye gidişini engelleyen Hollanda mı?
Vatandaşının pasaportuna el koyan, yabancı ülkede mağdur eden Danimarka mı?
KHK ile 100 binlerce memurunu bir kalemde görevden atarken, bir de onları mahkeme kararı olmadan terörist diye damgalayan Almanya mı?
Hukuksuzca gözaltına aldığı vatandaşının makatına cisim sokarak bağırsağını delen, ölümüne sebep olan AB mi?”
Sosyal medyada bunları yazan Hoca çok öfkeli; peki haksız mı?
(TR724)