[Analiz: Sefer Can]
“Adalet Bakanlığı, Fe…ö’den tutuklu sayısı 42 bini, cezaevlerindeki toplam hükümlü – tutuklu sayısı 197 bin 297’yi aşınca kapalı cezaevlerini boşaltmak için açık cezaevine ayrılmayı kolaylaştıran yönetmelik değişikliği yaptı. Toplam cezası 10 yılın altında olan hükümlüler kapalı cezaevinde 1 ay sıkı infaz koşullarında hapis yatacak; sonra infaz koşulları rahat olan açık cezaevlerine gönderilebilecek.”
Hürriyet Gazetesi bu haberi ‘piyango’ nitelemesiyle duyurdu. Gerçekten de tam anlamıyla piyango. Bu ilk de değil ikinci büyük ikramiye. Daha önce de cezaevlerini boşaltmak için cezası beş yıldan az olanları tahliye etmişlerdi. Böylece boşalan yerlere daha çok muhalif koyma imkanı oluşturmuşlardı. Tutuklama furyası devam ettiği için bu sefer piyango, cezası 10 yıldan az olanlara vurdu.
Hukuk bir yana düz mantık ve ortalama akla sığmayacak bir tercih. Suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olanları salıveriyorlar; hukuken suçsuz kabul edilen ve haklarında soruşturma ve kovuşturma devam edenleri dolduruyorlar. 15 Temmuz’dan sonra tutuklananların çoğu henüz sanık bile değil. Haklarında hazırlanmış bir iddianame yok. Zira iddianame hazırlamaya yetecek delil bulunamıyor. Bankada hesap, okulda çocuk, yardım kuruluşuna bağış… bunlarla insan tutuklamak akla ziyan, hukuka isyan. Ama proje sulh ceza hakimleri matbu gerekçeyle hapishane doldurmaya devam ediyor.
CEZALANDIRMA USULÜ OLARAK GÖZALTI
En son çarpıcı örnekten hareketle gidelim. Piyanist Dengin Ceylan, iki yıl önceki bir sosyal medya paylaşımından dolayı tutuklandı. Gerekçe cumhurbaşkanına hakaret. Öncesinde sekiz günlük bir gözaltı süreci var. Böyle bir suçlamayla derdest edilen kişiye sekiz gün gözaltı başlı başına kötü niyet göstergesi. Cezalandırma kastı olduğu çok aşikar. Yazdığı her bir harfi yüz defa sorsanız, sorgusu yine sekiz gün sürmez.
Tutuklama kastıyla işlem yapıldığı ilk andan itibaren belli. Tutuklama, adı üstünde bir tedbir; deliller karartılmasın, tanıklara baskı yapılmasın vs. Zaten paylaşılan mesaj elinizde, ortada tanık da yok.
Piyanist Ceylan, mahkum olsaydı, önceki piyango (671 sayılı KHK) mucibince salıverilmesi gerekiyordu. Ama o şimdi tutuklu. Adalet piramitini amuda kaldırdıkları için her şey tersine işliyor. Şu anda Türkiye’de en kötüsü şüpheli olmak. Ağızsız dilsiz yatıyorsunuz. Sanık olmayı başarırsanız hakkınızdaki suçlamaları öğrenip savunma yapma imkanı elde edebiliyorsunuz. Küçük de olsa bir tahliye imkanı doğuyor. Mahkumsanız yaşadınız, ya tahliye ya da açık cezaevi piyangosu sizi bekliyor.
NORMAL BİR ÜLKEDE OLSA…
Normal bir ülkede tam tersi geçerlidir. Mahkumsanız, suçluluğunuz kesinleşmiş, haklarınız azalmıştır. Sanıksanız iddianameniz kabul edilmiş suçluluk kanaati ağır basmaya başlamıştır. Şüpheliyseniz belki mahkemeye bile gerek kalmadan takipsizlikle kurtulabilirsiniz.
Bu söylediklerim normal ülkeler için geçerli. Türkiye’deki durum ise özetle şöyle:
Tecavüzden 8 yıl 9 ay mahkumiyeti onanmış mahkum bir ay yattıysa açık cezaevine çıkacak, yerini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaretten ‘şüpheli’ piyanist Dengin Ceylan’a bırakacak.
Ethem Sarısülük’ü öldürdüğü için 7 yıl 9 ay ceza alan polis çıkacak onun koğuşuna 17-25 Aralık soruşturmasında görev alan ‘sanık’ polisler yerleşecek.
9 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunan ve 9 yıl 2 ay hapis cezası alan 72 yaşındaki sapık ev hapsinden bir önceki durak olan açık cezaevine çıkacak, ondan boşalan yatağa, burs verdiği için tutuklanan 84 yaşındaki M.T. yatacak.
Yankesicilikten 41 sabıkası bulunan kişi bir sonraki piyangoyu beklemek üzere açık cezaevine taşınacak, 7 aydır iddianame bekleyen beş çocuk annesi ev hanımı, kapalı cezaevinin ağır şartlarına talim etmeye devam edecek.
MUHALİFLER TUTUKLANSIN DİYE…
Bir Murat Aksoy’a, bir Musa Kart’a daha yer açılsın diye hırsızlara piyangolar vurmaya devam edecek. Ahmet Altan’ları, Nazlı Ilıcak’ları tutuklayacak yargıçların işi kolaylaşsın diye tecavüzcüler açık cezaevlerinin konforuna buyur edilecek. İşkence altında ifadesi alınan öğretmenleri biraz daha tutabilmek için adi suçlulardan kurtulmaya çalışacaklar. Selahattin Demirtaş ve diğer Kürt milletvekillerine yer açılması adına 9 yıl cezası olan bir ay yatıp kurtulacak!
Biz de buna adalet ve Bekir Bozdağ’a da bakan diyeceğiz öyle mi!
Hürriyet Gazetesi bu haberi ‘piyango’ nitelemesiyle duyurdu. Gerçekten de tam anlamıyla piyango. Bu ilk de değil ikinci büyük ikramiye. Daha önce de cezaevlerini boşaltmak için cezası beş yıldan az olanları tahliye etmişlerdi. Böylece boşalan yerlere daha çok muhalif koyma imkanı oluşturmuşlardı. Tutuklama furyası devam ettiği için bu sefer piyango, cezası 10 yıldan az olanlara vurdu.
Hukuk bir yana düz mantık ve ortalama akla sığmayacak bir tercih. Suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olanları salıveriyorlar; hukuken suçsuz kabul edilen ve haklarında soruşturma ve kovuşturma devam edenleri dolduruyorlar. 15 Temmuz’dan sonra tutuklananların çoğu henüz sanık bile değil. Haklarında hazırlanmış bir iddianame yok. Zira iddianame hazırlamaya yetecek delil bulunamıyor. Bankada hesap, okulda çocuk, yardım kuruluşuna bağış… bunlarla insan tutuklamak akla ziyan, hukuka isyan. Ama proje sulh ceza hakimleri matbu gerekçeyle hapishane doldurmaya devam ediyor.
CEZALANDIRMA USULÜ OLARAK GÖZALTI
En son çarpıcı örnekten hareketle gidelim. Piyanist Dengin Ceylan, iki yıl önceki bir sosyal medya paylaşımından dolayı tutuklandı. Gerekçe cumhurbaşkanına hakaret. Öncesinde sekiz günlük bir gözaltı süreci var. Böyle bir suçlamayla derdest edilen kişiye sekiz gün gözaltı başlı başına kötü niyet göstergesi. Cezalandırma kastı olduğu çok aşikar. Yazdığı her bir harfi yüz defa sorsanız, sorgusu yine sekiz gün sürmez.
Tutuklama kastıyla işlem yapıldığı ilk andan itibaren belli. Tutuklama, adı üstünde bir tedbir; deliller karartılmasın, tanıklara baskı yapılmasın vs. Zaten paylaşılan mesaj elinizde, ortada tanık da yok.
Piyanist Ceylan, mahkum olsaydı, önceki piyango (671 sayılı KHK) mucibince salıverilmesi gerekiyordu. Ama o şimdi tutuklu. Adalet piramitini amuda kaldırdıkları için her şey tersine işliyor. Şu anda Türkiye’de en kötüsü şüpheli olmak. Ağızsız dilsiz yatıyorsunuz. Sanık olmayı başarırsanız hakkınızdaki suçlamaları öğrenip savunma yapma imkanı elde edebiliyorsunuz. Küçük de olsa bir tahliye imkanı doğuyor. Mahkumsanız yaşadınız, ya tahliye ya da açık cezaevi piyangosu sizi bekliyor.
NORMAL BİR ÜLKEDE OLSA…
Normal bir ülkede tam tersi geçerlidir. Mahkumsanız, suçluluğunuz kesinleşmiş, haklarınız azalmıştır. Sanıksanız iddianameniz kabul edilmiş suçluluk kanaati ağır basmaya başlamıştır. Şüpheliyseniz belki mahkemeye bile gerek kalmadan takipsizlikle kurtulabilirsiniz.
Bu söylediklerim normal ülkeler için geçerli. Türkiye’deki durum ise özetle şöyle:
Tecavüzden 8 yıl 9 ay mahkumiyeti onanmış mahkum bir ay yattıysa açık cezaevine çıkacak, yerini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaretten ‘şüpheli’ piyanist Dengin Ceylan’a bırakacak.
Ethem Sarısülük’ü öldürdüğü için 7 yıl 9 ay ceza alan polis çıkacak onun koğuşuna 17-25 Aralık soruşturmasında görev alan ‘sanık’ polisler yerleşecek.
9 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunan ve 9 yıl 2 ay hapis cezası alan 72 yaşındaki sapık ev hapsinden bir önceki durak olan açık cezaevine çıkacak, ondan boşalan yatağa, burs verdiği için tutuklanan 84 yaşındaki M.T. yatacak.
Yankesicilikten 41 sabıkası bulunan kişi bir sonraki piyangoyu beklemek üzere açık cezaevine taşınacak, 7 aydır iddianame bekleyen beş çocuk annesi ev hanımı, kapalı cezaevinin ağır şartlarına talim etmeye devam edecek.
MUHALİFLER TUTUKLANSIN DİYE…
Bir Murat Aksoy’a, bir Musa Kart’a daha yer açılsın diye hırsızlara piyangolar vurmaya devam edecek. Ahmet Altan’ları, Nazlı Ilıcak’ları tutuklayacak yargıçların işi kolaylaşsın diye tecavüzcüler açık cezaevlerinin konforuna buyur edilecek. İşkence altında ifadesi alınan öğretmenleri biraz daha tutabilmek için adi suçlulardan kurtulmaya çalışacaklar. Selahattin Demirtaş ve diğer Kürt milletvekillerine yer açılması adına 9 yıl cezası olan bir ay yatıp kurtulacak!
Biz de buna adalet ve Bekir Bozdağ’a da bakan diyeceğiz öyle mi!