[Barbaros J. Kartal]
Hangi gazeteyi okuyacağımıza, hangi televizyonu seyredeceğimize karışan zihniyetin açık bıraktıkları kanallarda dizileri ve filmleri başıboş bırakacağını sanmak zaten safdillikti.
Şimdi de tutturmuşlar bazı dizilerde sinsi propaganda yapılıyormuş. Sinsi propaganda dedikleri kendilerince kendilerine muhalefet olarak yorumlanabilecek her şey. Bütün TRT kanallarıyla ve MİT’in senaryosunu yazdığı dizilerle, kendi kanallarında bütçelerinin nasıl karşılandığı merak konusu yapımlarla insanları aptala çevirenler 1-2 dizide yapılan göndermelere çıldırıyor. Bu ne cesaret nevinden hedef gösteriyorlar. Hatta senaryo ekibinde Cemaatten insanlar var deyip en vurucu hamleyi yapmamazlık etmiyorlar. Zaten aralarında “f…cü” var dedin mi bitirmeyeceğin şey yok bugün Türkiye’de ama bu silahla birbirlerini vurmaya başlayınca ne yapacaklarını şaşırdılar.
En çok dillerine doladıkları şey milli ve manevi değerler. Mili-manevi değerler diye bütün muhaliflere saldıranların bari böyle bir derdi olsa. Kendi gazetelerinde ve televizyonlarında ahlaki seviye muhaliflerin kat be kat altındadır. Ama kendilerine biat etmeyen biri oyuncu oynuyor ve hele o dizi de çok seyrediliyorsa mutlaka siyasi bir kulp bulup eteklerinden aşağıya indirme bütün dertleridir. Aynı şey müzik içinde geçerli. Murat Boz bunlar için iyi bir insandır ama Sıla çok kötüdür mesela.
Bu konuya nereden geldik. Şimdi Mahsun’un filmine takmışlar peşi sıra belediyeler gösterim yasağı koyuyor. Kimse çıkıp da bir belediyeye sen kimsin ya benim adıma karar veriyorsun demiyor. Daha geçen aylarda Hz.Muhammed’i (sav) anlatan film ile ilgili olarak yasak koymak akıllarına gelmemişti. Yasak olsun diye söylemiyorum, olsun da istemem ama o kadar tartışmalarda bile akıllara gelmeyen yasak kararını Mahsun’un filmi için istiyorlar ve uyguluyorlar. Sizce ecdat falan umurlarında mı? Hiç sanmıyorum. Mahsun’un yeteri kadar yandaş olmamasının bedelini ödetiyorlar ve mesaj veriyorlar bize biat etmeyen kimseyi yaşatmayacağız.
Manevi değerlermiş. Hangi manevi değerler?
-Doğum yapmış kadını iki büklüm karakola götüren değerleriniz mi?
-5 tane zavallı çocuğu bir cezaevinin otoparkında yapayalnız bırakan değerleriniz mi? Ev hanımı bir kadına 50 bin lira kefalet ücreti isteyen değerleriniz mi?
-Milletin malına çöken değerleriniz mi? Yıllarca zerre kötülük görmediğiniz, iyilikten başka bir özelliğini anlatamayacağınız komşularınızı ihbar eden değerleriniz mi?
-Bakara-makara diye sözde sizin için değerli olan Kuran ile dalga geçen bakanı hala baştacı eden değerleriniz mi? Bir kişi bile partinizden çıkıp bu ne ayıptır kardeşim bile demedi?
-“Hz.Muhammed gurura kapıldı ama biz kapılmadık” diyen adam bu ülkede yıllarca bakanlık yaptı zerre bir eleştiri almadı ne zaman Saray ile ters düştü adamı azlettiler.
-Hangi manevi değerleriniz. Karı koca işinden arttırdığınız insanlara pazarda biber bile sattırmayan değerleriniz mi?
Artık kim manevi değerler diyorsa bilin ki büyük bir sahtekar ile karşı karşıyasınızdır. Ceplerinizi yoklayın. Kim ecdat, Osmanlı diyorsa tüccar birisine denk gelmişsiniz demektir.
Bu ülkeyi bir arada tutacak manevi değer falan kalmadı. Bu kadar kutuplaşmış bir ülkede sadece yazılı kanunlar ve kurallar geçerlidir.
Sadece evrensel değerler var artık bizim için. Bütün insanlığın çok acı tecrübelerle ulaştığı hasletler. Düşünce özgürlüğü, din özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları…Bunlar yazılı teminat altına alınıp uygulanabiliyorsa o ülkede medeni bir ülke demektir yok yapılamıyorsa işte halimiz.
Manevi değerlermiş. Ortada sanki bir maneviyat kaldı. İleri de yapılacak araştırmalarda şimdiden kaba gözlem ile gördüğümüz şey mutlaka kayıtlara girecek ve insanların dinden uzaklaştığı yıllar olarak anılacak bu yıllar. İslamcı bir hükümetin hüküm sürdüğü 15 yıl insanların dinden imandan çıktıkları dönem olarak hatırlanacak. Yıllarca inanan insanlara kan kusturan jakoben laikliği bile özler hale getirdiler ülkeyi. (TR724)