[Adem Yavuz Arslan]
Donald Trump’ın ‘öngörülemeyen-sıradışı bir başkan’ olacağı belliydi fakat şu ana kadarki icraatları da gösterdi ki ‘sıradışı’ ifadesi Trump’ı tarif etmeye yetmeyecek.
Zira daha ilk haftadan 8 yıllık Obama dönemini sıfırladığı gibi her biri ayrı tartışma konusu olan icraatları, alelacele imzalanmış başkanlık kararnameleri ve demeçleri nedeniyle dünyanın bir numaralı gündemi haline geldi.
Meksika sınırına duvar örülmesi, Müslüman 7 ülke vatandaşlarına ABD’ye giriş kısıtlaması, Suriyeli mültecilere yasak, tartışmalı boru hatlarına onay, Trans-Pasifik Anlaşması’ndan çekilme, işkenceye destek, medyayla savaş, Çin’e yönelik sert açıklamalar, Obama’nın sağlık politikalarına yönelik değişiklikler, vergi düzenlemeleri vs…
Trump’ın tartışmalı icraatlarının listesi uzayıp gidiyor.
‘İHANET’ SÖYLEMİNE ÇABUK GİRİŞTİ
Hatta Pazartesi gece geç saatlerde ben bu yazıyı yazarken Trump, Müslümanlara yönelik vize kararına direnen Adalet Bakan vekili Sally Yates’i görevden aldı.
Üstelik görevden alma kararı bugüne kadar Beyaz Saray’dan yapılan en tuhaf basın açıklamalarından biriyle duyuruldu.
Yates ‘kurumuna ihanet etmekle’ suçlandı.
Yarın sabah kalktığımızda Trump’ın hangi tartışmalı tweet’ini göreceğimizi veya siz bu yazıyı okuyuncaya kadar neler olabileceğini kestirmek ise mümkün değil.
ABD başkentini yakından takip eden gazeteciler, siyaset bilimciler ve siyasetçiler geleceğe dair projeksiyon yapmakta zorlanıyorlar. Çünkü Trump ve ekibi gerçekten öngörülemiyor.
Sonuçta katıldığı bir televizyon programında “Başdanışmanım kendimim. Kendimle konuşuyorum, çok iyi bir beynim var ve harika şeyler söylüyor” diyebilen bir kişiliğe sahip yeni ABD Başkanı.
Dahası etrafında ‘aşırı-sağcı, komplo teorilerini seven ve İslamafobik’ bir kadro var. Özellikle de baş stratejisti Steve Bannon’u ‘ekstra yetkiyle’ donatarak Beyaz Saray’da göreve başlatması Washington’da çok tartışıldı.
ÇATIŞMANIN ŞİDDETİ NE OLACAK?
Bannon’un geçmişi ve fikirleri göz önüne alındığında ‘kutuplaştırmayı arttıran, kavgacı ve yabancı düşmanı bir Beyaz Saray’ göreceğimizi söyleyebiliriz.
Burada bilinmeyen yaşanacak çatışmanın şiddeti.
Çünkü Trump’ın çatışmacı ve yakıp-yıkan siyaseti aynı oranda karşı tepki de doğuruyor.
Farklı dinlerden, farklı milletlerden binlerce kişi meydanlara ve havalimanlarına akın ederek Müslümanlara yönelik ayrımcılığı protesto etti.
Bir önceki başkan Obama’dan eski başkan yardımcısı Dick Chaney’e kadar çok sayıda siyasetçi Trump’ın icraatını ‘Amerikan değerlerine aykırı’ diyerek eleştirdi.
Son olarak da New York bölge yargıcı Ann Donnely, Trump’ın kararnamesi ile ülkeye alınmayanların yasal haklarının ihlal edildiğine hükmedip uygulamayı durdurdu.
Başka eyaletlerde de yargıçlar benzer kararlar aldı. Yani Trump’ın icraatlarına bürokrasi de direnç gösteriyor.
Washington’u takip eden kaynaklara göre ABD geneline yayılan protestolar, medyanın tutumu ve yükselen tepki Cumhuriyetçileri de ürkütüyor. Ara seçimlerde oy kaybetme riskini göze alamayacaklarını savunanlar da var.
SOKAKLAR BELİRLEYİCİ OLACAK
Peki, Trump durdurulamaz mı?
ABD sistemi ilk günden bu yana ‘kontrol ve denge’ üzerine kurulu. Her ne kadar güçlü bir başkan olsa da güçlü yargı ve yasama da var. Özellikle yargı bağımsızlığı en önemli güvence.
Medya ve ifade özgürlüğü ise hem güçlü bir denge mekanizması hem de köklü bir geleneğe sahip. Amerikan medyasının özgürlük yanlısı tutumu takdire şayan.
Fakat sürecin belirleyicisi sokaklar olacak.
Zira Trump’ın daha seçim kampanyası sırasında kullandığı ayrıştırıcı-itici dil, ABD’de 68 kuşağından bu yana en geniş katılımlı, en renkli halk hareketini doğuruyor.
Trump’ın yemin töreninin hemen ertesi gün meydanlara çıkan yüz binlerce insan ‘yükselen dalga’nın deliliydi.
Müslümanlara yönelik yasak sonrası başlayan protestolar yükselen bu tepki hareketini derinleştiriyor.
Trump bir bakıma kendi sonunu getirebilecek en önemli gücü kendi elleriyle büyütüyor.
Bir başka ifadeyle Kadın Yürüyüşü ile hareketlenen, Trump’ın Müslümanlara yönelik yasağı ile büyüyen sokak hareketlerini ciddiye almak lazım.
DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEK HAREKET
Antik Yunan efsanelerine göre içinde kötülük olan sihirli bir kutu vardır. Zeus insanlıktan intikam almak için Pandora’ya bu kutuyu açtırır ve kötülükler dünyaya yayılır.
Trump, Müslümanlara yönelik yasak kararı ile Pandora’nın Kutusu’nu açtı. Ancak hiç beklemediği bir şey oldu ve yasak kararı tüm dünyayı (Erdoğan ve AKP hariç, onlar Trump’tan randevu alabilmek için uğraşıyor) ayağa kaldırdı. Hıristiyan’ı, Yahudi’si, ateisti Müslümanlarla kol kola girdi.
Özetle, Trump tüm dünyayı değiştirebilecek bir hareketi ateşlemiş oldu.
Zira daha ilk haftadan 8 yıllık Obama dönemini sıfırladığı gibi her biri ayrı tartışma konusu olan icraatları, alelacele imzalanmış başkanlık kararnameleri ve demeçleri nedeniyle dünyanın bir numaralı gündemi haline geldi.
Meksika sınırına duvar örülmesi, Müslüman 7 ülke vatandaşlarına ABD’ye giriş kısıtlaması, Suriyeli mültecilere yasak, tartışmalı boru hatlarına onay, Trans-Pasifik Anlaşması’ndan çekilme, işkenceye destek, medyayla savaş, Çin’e yönelik sert açıklamalar, Obama’nın sağlık politikalarına yönelik değişiklikler, vergi düzenlemeleri vs…
Trump’ın tartışmalı icraatlarının listesi uzayıp gidiyor.
‘İHANET’ SÖYLEMİNE ÇABUK GİRİŞTİ
Hatta Pazartesi gece geç saatlerde ben bu yazıyı yazarken Trump, Müslümanlara yönelik vize kararına direnen Adalet Bakan vekili Sally Yates’i görevden aldı.
Üstelik görevden alma kararı bugüne kadar Beyaz Saray’dan yapılan en tuhaf basın açıklamalarından biriyle duyuruldu.
Yates ‘kurumuna ihanet etmekle’ suçlandı.
Yarın sabah kalktığımızda Trump’ın hangi tartışmalı tweet’ini göreceğimizi veya siz bu yazıyı okuyuncaya kadar neler olabileceğini kestirmek ise mümkün değil.
ABD başkentini yakından takip eden gazeteciler, siyaset bilimciler ve siyasetçiler geleceğe dair projeksiyon yapmakta zorlanıyorlar. Çünkü Trump ve ekibi gerçekten öngörülemiyor.
Sonuçta katıldığı bir televizyon programında “Başdanışmanım kendimim. Kendimle konuşuyorum, çok iyi bir beynim var ve harika şeyler söylüyor” diyebilen bir kişiliğe sahip yeni ABD Başkanı.
Dahası etrafında ‘aşırı-sağcı, komplo teorilerini seven ve İslamafobik’ bir kadro var. Özellikle de baş stratejisti Steve Bannon’u ‘ekstra yetkiyle’ donatarak Beyaz Saray’da göreve başlatması Washington’da çok tartışıldı.
ÇATIŞMANIN ŞİDDETİ NE OLACAK?
Bannon’un geçmişi ve fikirleri göz önüne alındığında ‘kutuplaştırmayı arttıran, kavgacı ve yabancı düşmanı bir Beyaz Saray’ göreceğimizi söyleyebiliriz.
Burada bilinmeyen yaşanacak çatışmanın şiddeti.
Çünkü Trump’ın çatışmacı ve yakıp-yıkan siyaseti aynı oranda karşı tepki de doğuruyor.
Farklı dinlerden, farklı milletlerden binlerce kişi meydanlara ve havalimanlarına akın ederek Müslümanlara yönelik ayrımcılığı protesto etti.
Bir önceki başkan Obama’dan eski başkan yardımcısı Dick Chaney’e kadar çok sayıda siyasetçi Trump’ın icraatını ‘Amerikan değerlerine aykırı’ diyerek eleştirdi.
Son olarak da New York bölge yargıcı Ann Donnely, Trump’ın kararnamesi ile ülkeye alınmayanların yasal haklarının ihlal edildiğine hükmedip uygulamayı durdurdu.
Başka eyaletlerde de yargıçlar benzer kararlar aldı. Yani Trump’ın icraatlarına bürokrasi de direnç gösteriyor.
Washington’u takip eden kaynaklara göre ABD geneline yayılan protestolar, medyanın tutumu ve yükselen tepki Cumhuriyetçileri de ürkütüyor. Ara seçimlerde oy kaybetme riskini göze alamayacaklarını savunanlar da var.
SOKAKLAR BELİRLEYİCİ OLACAK
Peki, Trump durdurulamaz mı?
ABD sistemi ilk günden bu yana ‘kontrol ve denge’ üzerine kurulu. Her ne kadar güçlü bir başkan olsa da güçlü yargı ve yasama da var. Özellikle yargı bağımsızlığı en önemli güvence.
Medya ve ifade özgürlüğü ise hem güçlü bir denge mekanizması hem de köklü bir geleneğe sahip. Amerikan medyasının özgürlük yanlısı tutumu takdire şayan.
Fakat sürecin belirleyicisi sokaklar olacak.
Zira Trump’ın daha seçim kampanyası sırasında kullandığı ayrıştırıcı-itici dil, ABD’de 68 kuşağından bu yana en geniş katılımlı, en renkli halk hareketini doğuruyor.
Trump’ın yemin töreninin hemen ertesi gün meydanlara çıkan yüz binlerce insan ‘yükselen dalga’nın deliliydi.
Müslümanlara yönelik yasak sonrası başlayan protestolar yükselen bu tepki hareketini derinleştiriyor.
Trump bir bakıma kendi sonunu getirebilecek en önemli gücü kendi elleriyle büyütüyor.
Bir başka ifadeyle Kadın Yürüyüşü ile hareketlenen, Trump’ın Müslümanlara yönelik yasağı ile büyüyen sokak hareketlerini ciddiye almak lazım.
DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEK HAREKET
Antik Yunan efsanelerine göre içinde kötülük olan sihirli bir kutu vardır. Zeus insanlıktan intikam almak için Pandora’ya bu kutuyu açtırır ve kötülükler dünyaya yayılır.
Trump, Müslümanlara yönelik yasak kararı ile Pandora’nın Kutusu’nu açtı. Ancak hiç beklemediği bir şey oldu ve yasak kararı tüm dünyayı (Erdoğan ve AKP hariç, onlar Trump’tan randevu alabilmek için uğraşıyor) ayağa kaldırdı. Hıristiyan’ı, Yahudi’si, ateisti Müslümanlarla kol kola girdi.
Özetle, Trump tüm dünyayı değiştirebilecek bir hareketi ateşlemiş oldu.