Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “2016 Tek Bakışta Eğitim” adlı yıllık raporunda, Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer aldı. OECD’nin eğitim endeksinde, Finlandiya listede ilk sırada yer alırken, Estonya, Danimarka, Polonya ve Avustralya sırayla onu izledi. Sondan dördüncü sırada yer alan Türkiye’yi Güney Afrika, Brezilya, Meksika takip etti.
ABD ve İngiltere, kıta Avrupası ülkeleriyle aynı seviyede, Yeni Zelanda, Avustralya ve Japonya’nın ise gerisinde kaldı.
OECD’nin yıllık olarak yayımladığı rapor, eğitim süresi ve öğrencilerin yetenek ve donanımlarının yanında, 25 ila 64 yaş arasındaki yetişkinlerin lise ve üstü eğitim olanaklarına erişimi gibi ölçütleri ele aldı. Rapor, yüksek öğretimdeki cinsiyet eşitsizliği ve eğitimde sosyal eşitsizlikleri de mercek altına aldı.
Türkiye’de lise mezunlarının ortalaması yüzde 36
OECD üyesi ülkelerin karşılaştırıldığı raporda, Türkiye’de ortalama eğitim görme süresi OECD ortalamasının da gerisinde kalarak 16.9 yıl olarak tespit edildi.
Türkiye’de 25-64 yaş arası lise mezunlarının oranı ise, yüzde 36.
Bu oran, yüzde 76’ya ulaşan OECD ortalamasının oldukça gerisinde ve en düşük sıralamalardan biri.
Raporun sonuçları, yüksek öğretimdeki başarının bir ülkenin eğitim sisteminin kalitesine denk gelmeyebileceğine ilişkin ipuçları da veriyor.
OECD raporuna göre, dünyanın üstün başarılı öğrencilerinin yetiştiği bilinen Güney Kore ve Singapur gibi ülkeler, üniversite sıralamalarında ortalamanın da altında kalarak İngiltere ve ABD’deki üniversitelerin gerisinde görünüyor.
Raporu değerlendiren OECD’nin Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, öğrencilerin aynı veya benzer diploma ve niteliklere sahip olmalarına rağmen, “yetenek seviyelerinde büyük farklılılar görülebileceğini” belirtti.
Andreas Schleicher’a göre, mezun olmuş öğrencilerin yüksek eğitim kalitelerinde de “önemli farklılıklar var”.
‘Eğitimde cinsiyet ayrımı, çalışma alanlarına yansıyor‘
OECD’nin raporunda, eğitimdeki cinsiyet ayrımının “öğrencilerin çalışma alanlarına da yansıdığı” da belirtildi.
OECD bölgesinde Şili ve Lüksemburg dışındaki üye ülkelere bakıldığında ise, kız öğrencilerin başarı ortalaması erkek öğrencilere göre çok daha yüksek.
Raporda, sonuçları incelenen kız öğrenciler ortalama 501 puan alırken, erkeklerin ortalaması 493’te kaldı.
Rapora göre, OECD üye ülkeleri arasında ortalama öğrenci puanı 497.
Türkiye, OECD’nin 2015 eğitim raporunda 41. sırada
Rapor aynı zamanda, Türkiye’nin matematik, okuma ve bilim alanlarında 2003’den beri uygulanan OECD Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) okuma testinde önemli gelişme gösterdiğini de ortaya koyuyor.
Buna göre, 2003’te Türkiye’nin puanı 423 olarak belirtilirken, bu rakam 2012’de 448’e yükseldi. Bu ilerleme, daha çok yüksek sosyo-ekonomik ve eğitimsel ihtiyaçları olan öğrencilerde görüldü.
Türkiye’de ortalama bir öğrencinin aldığı PISA puanları ise, 497 olan 2016 OECD ortalamasının altında kaldı.
Türkiye’de kız öğrencilerin eğitime katılımı OECD sıralamasının sonlarında
Kız ve erkek öğrencilerin not ortalamaları arasındaki bu açıklık, Estonya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, İzlanda, İsrail, Letonya, Norveç, Polonya, Slovenya, İsveç, ve Rusya gibi ülkelerde de, OECD ortalamasının üstünde.
Cinsiyetler arası bu açıklığın en yüksek olduğu ülkeler arasında, Türkiye de var.
OECD’nin raporuna göre, Türkiye’de fırsat eşitliğine yönelik son on yılda 6-14 yaş arası kız çocuklarının eğitime katılımını hedefleyen “Haydi kızlar okula!” gibi önemli projeler uygulandı.
Ancak bu ilerlemeye rağmen kız öğrencilerin eğitime katılımı, OECD sıralamasının sonlarında kaldı.
Raporda, Türkiye’de kadınların sadece yüzde 50’sinin üniversite eğitimini tamamlayarak standart bir diploma alabildiği açıklandı. Bu oran, OECD’nin ortalamasında ise yüzde 58.
Raporun özetinde, “Kadınlar, bilim ve mühendislik gibi bir takım alanlarda yetersiz, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ise aşırı düzeyde temsil ediliyor. 2014 yılında mühendislik diplomasıyla mezun olan erkeklerin sayısı kadınların ortalamasının üç katıyken, eğitim alanında diplomayla mezun olan kadınlar ise erkeklerin dört katıydı” diye açıklandı.
Aynı raporda, “Yüksek öğretimdeki cinsiyet açıklığının kapatılması ‑ yüksek öğretimde erkeklerden daha çok sayıda kadının bulunuyor olması ‑ son yıllarda belgeleriyle ortaya konulmuştur. Ancak kadınların doktora veya muadil programlar gibi daha ileri düzeylerdeki yüksek öğretim kurumlarına girmesi ve buralardan mezun olması hâlâ daha az muhtemel” ifadesine yer veriliyor.
‘Göçmenlerin eğitimin her düzeyinde yer alması güç’
OECD’nin raporu, göçmen ve mültecilerin eğitimin her düzeyinde yer almasının daha zor olduğunu da ortaya koydu.
Buna göre, çoğu ülkede göçmen öğrenciler arasında ilkokul öncesi eğitim programlarına katılım, “ailesinde göçmenlik geçmişi olmayan öğrencilere göre ciddi ölçüde daha düşük”.
Ayrıca velileri lise ve altı eğitim düzeyine sahip olan oğrenciler, anne ve babalarının eğitim seviyesinin üstüne erişmekte zorlanıyor. Ailesinde göçmenlik geçmişi olan öğrencilerin ancak velileri ile aynı eğitim seviyesine erişebildiği ülkeler arasında Türkiye, başı çekiyor.
İtalya, İspanya, Kuzey İrlanda, Slovak Cumhuriyeti ve İngiltere gibi ülkeler de sıralamada Türkiye’yi takip ediyor. (BBC)