Avustralya saksağanları üzerinde yapılan araştırmaya göre; kuşların ötüşleriyle insanoğlunun yaptığı müzik aynı temellere dayanıyor.
“Bazı kuşların ötüşlerindeki ahenk, usta müzisyenlerin kullandığı tekniklerle oldukça benzer şekilde ortaya çıkıyor.” Okumuş olduğunuz bu alıntı, dünyanın çeşitli üniversitelerinden bir grup bilim adamının bir araya gelerek yürüttüğü uluslararası bir araştırmanın sonucu.
Araştırma ekibine bu araştırma için en zengin verileri sağlayan tür, Avustralya saksağanı olmuş. Bu kuşun ötüşünün insanoğlunun ürettiği müzik ile oldukça benzer olduğu ortaya çıkaran araştırmada elde edilen verilerin, insanoğlunun müziğe olan temel yaklaşımına devrim niteliği taşıyacak değişiklikler getirmesi olası.Önceleri, insanoğlunun müzik yapmayı kuşlardan öğrendiği fikri bilim çevreleri tarafından şüpheyle karşılanır, hatta “hüsnükuruntu” olarak değer bulurdu. Ancak yapılan bu araştırma gösteriyor ki, kuşlar farklı şekillerde ötmeyi öğrenerek repertuarlarını geliştirdikçe, bir araya gelerek ritmik şarkılar ortaya çıkarmayı başarabiliyorlar.
Araştırma ekibinden Hunter College Psikoloji Profesörü Ofer Tchernicovski: “Ekip sadece bilim adamlarından oluşmuyor. İçerisinde müzisyenleri, mühendisleri, hatta biyokimyacıları bulunduran ekibin bu cümlesi, çok disiplinli bir çalışmanın ürünü olarak karşımıza çıkmakta. Bu konuda, ekibin de arasında yer alan Rothenberg isimli saksafon ve klarnet sanatçısının zaten bir dizi çalışması söz konusu.”
ARAŞTIRMADA ÇOK FARKLI MESLEK GRUPLARI YER ALDI
Araştırma ekibinden Hunter College Psikoloji Profesörü Ofer Tchernicovski, Avustralya saksağanlarının ötüşlerini, ne çok karmaşık, ne de çok sıkıcı olacak şekilde ayarlayarak gerçekleştirdiklerini söylüyor. Ayrıca araştırmada bu kuşların, melodiler ile oynayarak yaptıkları tekrarları ve varyeteleri dengeledikleri belirtiliyor. Ekibe göre kuşların bu davranışı, sadece bölgelerini belirlemelerinde ya da çiftleşme ritüellerinde değil, aynı zamanda insanlığın müziğe olan yaklaşımında da bir evrimin öncüsü olabilir. Bu denli iddialı bir cümlenin nasıl kurulabildiği sorusunun cevabı da aslında ekipte gizli. Zira araştırmayı yürüten ekip sadece bilim adamlarından oluşmuyor. İçerisinde müzisyenleri, mühendisleri, hatta biyokimyacıları bulunduran ekibin bu cümlesi, çok disiplinli bir çalışmanın ürünü olarak karşımıza çıkmakta.
Bu konuda, ekibin de arasında yer alan Rothenberg isimli saksafon ve klarnet sanatçısının zaten bir dizi çalışması söz konusu. Kendisinin, nöro bilimcileri kuşların ötüşlerindeki anlamları ortaya çıkarmak adına müziğe yönlendiren “Kuşlar Neden Öter” (Why Birds Sing) isimli bir kitabı var. Ayrıca Rothenberg, yine başka bir kitabında, balinalarla müzik yapmak ve böceklerin sesleri konularını ele almış. Yani bazıları için müzik-doğa ilişkisi zaten yeni bir kavram değil. Burada esas mesele, kurama getirilen bilimsel açıklama. Doğaya baktığınızda sonsuz büyük bir çeşitliliğin, muhteşem bir ahenkle bir araya geldiğini görürsünüz. Sonuçta biz de, hikâyenin en başında bu çeşitliliğin bir parçasıydık. Evet, şehirleri biz kurduk, gökdelenleri biz diktik, parayı, silahı ve savaşları biz icat ettik. Gelgelelim, müziği kuşlardan öğrendik. (AVUSTRALYA / ZAMAN)