Hasan Cemal, Erdoğan’a Hakaret Iddiasıyla Hakim Karşısına Çıktı

P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu Kurucusu gazeteci-yazar Hasan Cemal, 4 Ocak 2016’da yayımlanan “Her Allah’ın günü ‘anayasa suçu’ işleyen bir Tayyip Erdoğan’la…” başlıklı yazısında Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla hâkim karşısına çıktı.
İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifade veren ve hükmün açıklanmasının ertelenmesini kabul etmediğini belirten Hasan Cemal şunları anlattı: “Daha önceki ifademi tekrar ediyorum. Hiçbir şekilde hakaret ve hakaret kastı yazımda kesinlikle yoktur. Cumhurbaşkanı’na dönük sert bir eleştiridir ve ifade özgürlüğünün çerçevesine oturan bir eleştiridir. Türkiye’de devlet büyüklerinin, Türkiye’yi yönetenlerin eleştiriye karşı tahammüllü olmaları gerekir. Demokrasinin özü budur. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin şikâyeti üzerine Ankara Cumhuriyet BaşsavcılığıHasan Cemal hakkında 1 yıldan 4 yıl 8 aya kadar hapis talebiyle iddianame hazırlamıştı.
HASAN CEMAL T24‘TEKİ MAKALEDE NELER YAZMIŞTI:
….
Bu memlekette asıl Tayyip Erdoğan’ın kendisidir, neredeyse her Allah’ın günü anayasayı orasından burasından çiğneyen.
Üstelik gizlisi saklısı yoktur.
Hepimizin gözlerinin içine baka baka yapar bunu.
Saray’daki Sultan’dır o, anayasayı sallamaz.
Yargı bağımsızlığını takmaz.
Güçler ayrılığını tanımaz.
Hukukun üstünlüğüne inanmaz.

Rejimin fiilen değiştiği’ni açıklayan ondan başkası mıydı?
MİT TIR’ları haberi nedeniyle Can Dündar’la Erdem Gül’ü casus, ajan ilan eden de, “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” diyen de, onları hapse attıran da, yargı bağımsızlığının, güçler ayrılığının canına okuyan da o değil miydi?
……
Bir büyük medya patronu hakkındaki beraat kararını bozdurmak için, bir zamanlar, Adalet Bakanı’nı Yargıtay nezdinde devreye sokan da Erdoğan değil miydi?
Veyahut:
“Kırın kapısını alın o gazeteciyi içeri… Savcı mırın kırın mı ediyorsa, onu da atın içeri…” diye İstanbul Valisi’ne talimat veren Başbakanlık Müsteşarı’nı İçişleri Bakanı yapması unutulacak mı Erdoğan’ın?..
…..
Ya Alo Fatih hatları?..
Ya 17-25 Aralık’ın yolsuzluk dosyaları?..
Ya hırsızlık, rüşvet soruşturmaları?..
Ya yatak odalarından, ayakkabı kutularından ortalığa saçılan milyon dolarları?..
O kadar çok örnek var ki.
Bütün bunlar unutulacak mı?
…….
Bu hukuk tanımazlık geçiştirilebilir mi?
En azından ayıp olmaz mı bu?..
Daha düne kadar böylesine ‘hukuk cinayetleri’nin altında imzası olan bir iktidardan hiç demokratik anayasa beklenebilir mi?
Uzun lafın kısası:
Tek hedefi başkan babalık olan, iktidarın tüm iplerini tek elde, kendi elinde toplamaktan başka bir derdi olmayan Saray’daki Sultan’la anayasacılık oynamak aymazlıktır, eski deyişle gafletin ta kendisidir.