Ben gazeteciyim!
I am a journalist
Gazetecilik suç değildir!
Journalism is not a crime.
Türkiye’de basın üzerindeki baskı giderek ağırlaşıyor.
The oppression on the Turkish press is getting worse every day.
Basın özgürlüğüne sahip çıkan ve işini yapmaya çalışanlar ağır bir “bedel” ödemek zorunda kalıyor.
Those who are protecting the freedom of press and trying to do their jobs are being made to pay a heavy price.
Çatışma bölgelerinden bildiren gazeteciler, can güvenliği olmadan, her gün tehdit ve tacize maruz kalarak çalışıyor.
The journalists who report from conflict zones are subject to threats and abuse; their lives are constantly in danger.
Muhabir, editör ve yazarlar soruşturuluyor, haklarında hakaret davaları açılıyor… Yaptıkları veya sosyal medyada paylaştıkları haberler yüzünden pek çoğu tutuklu yargılanıyor ve hapse atılıyor.
Reporters, editors and writers are under investigation, they are sued for defamation… Many of them are jailed pending trial and are imprisoned because of the reports they do or share on social media.
Basın çalışanları, ajanlık, terör örgütü propagandası yapmak, hakaret gibi suçlamalarla düşmanlaştırılıyor. Bu kampanyadan, Türkiye hakkında yazan yabancı gazeteciler de nasibini alıyor.
Those working for the press are labeled as enemies through accusations such as being spies, doing propaganda for terror organizations. Foreign journalists who are reporting about Turkey are also being targeted in the same way.
Gazetecilik, Türkiye basın tarihinde belki de ilk kez, yabancı basına dek uzanan şekilde baskı altına alınıyor, kriminalleştiriliyor.
Journalism, maybe for the first time in the history of Turkey, is being oppressed and criminalized in a way that also includes the international press.
Gazeteciler işini yapamaz hale getiriliyor ve işten atılıyor… Sık sık sansür baskısı altında çalışıyor, yaptığı habere ve çalıştığı kuruma göre damgalanıyorlar.
The journalists are forced to situations in which they can not do their work anymore and then fired. They often work under the pressure of censorship, they are stigmatized according to which news they give or which organization they work for.
Gerçekler yayın yasaklarıyla kısıtlanıyor, karartılıyor. “Hoşa gitmeyen” yayınlar suç sayılıyor. Pek çoğu kapatılma tehdidi altında.
The facts are restricted by media blackouts. Those publications and broadcasts that are ‘’undesirable” are considered criminal. Many media outlets are under the threat of being closed down.
Gazetecilerle dayanışma sergileyen farklı kesimler de hedef tahtasına oturtuluyor.
Different groups showing solidarity with the journalists are also signaled as targets.
Tüm bu baskılara karşı gazeteciler, cezaevlerinin önünde, adliye bahçelerinde, baskı altındaki yayınların yazıişleri masalarında, İstanbul‘dan Diyarbakır‘a nöbet tutup dayanışma sergiliyor…
In spite of all these pressures, the journalists, from Istanbul to Diyarbakır, continue to stand guard in front of prisons, in the courthouse gardens, at editorial departments, thus showing their solidarity with their oppressed colleagues.
Basın özgürlüğüne sahip çıkmak, halkın haber alma hakkına sahip çıkmak demektir!
Protecting freedom of press means protecting the public’s right to information.
Haber alma hakkı kısıtlanan bir toplumda demokrasiden bahsetmek mümkün olamaz.
In a society where the right to information is restricted, one cannot speak of democracy.
Biz, mesleği gereği ya da basın özgürlüğüne destek verdikleri için karalanan, hapse atılan, susturulmaya çalışanların sesi olmak için var gücümüzle çalışacağız.
We will work with all our might to be the voice of those whose credibilities have been damaged, who have been imprisoned, who are being silenced just because of their profession or because they have supported the freedom of press.
Biz gazeteciyiz ve haykırıyoruz:
We are journalists and we cry out:
Gazetecilik suç değildir!
Journalism is not a crime !