Avrupa Konseyi’nden Sert Türkiye Raporu: Demokratik Kurumların Işleyişi Tehdit Altında

Avrupa Konseyi İzleme Komitesi, Türkiye’ye ilişkin taslak raporunu yayınladı. “Türkiye’deki Demokratik Kurumların İşleyişi” başlıklı raporda basın özgürlüğünden insan hakları ihlallerine, yargıdaki bozulmadan demokratik kurumların işleyişine kadar hemen her kalemde sert değerlendirmeler yer alıyor.

Avrupa Konseyi Üye Ülkelerin Taahhütlerini ve Yükümlülüklerini Değerlendirme Komitesi (İzleme Komitesi) tarafından hazırlanan raporda, eş-raportörler Avrupa Parlamentosu’nda İlerleme Partisi üyesi üyesi Norveçli Ingebjorg Godskesen ve Demokratik Parti üyesi Sırbistanlı Natasa Vuckovic’in imzası bulunuyor.

Raporun özetinde Türkiye’nin şu anda Suriye’de ve etrafındaki ülkelerde yaşanmakta olan savaş, 3 milyon mülteciyi barındırmak, IŞİD ve PKK’nın “eşit derecede kınanan” saldırı ve saldırı tehditleri ile karşı karşıya olduğunu vurgulanıyor.

Çözüm Süreci altında yürütülen görüşmelerin çökmesinden ve ardından Türkiye’nnin güneydoğusunda şiddetin artış göstermesinden üzüntü duyulduğu belirtilen raporda İzleme Komitesi’nin, güvenlik operasyonlarının devam ettiği yerlerde insan hakları ihlalleri yaşandığına dair suçlamalardan ve uzun süren sokağa çıkma yasaklarının hem insani hem de hukuki sonuçlarından ciddi endişe duyduğu vurgulanıyor. Burada Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin; etkili soruşturmalar gerçekleştirilmesi, insan hakları ihlallerini izleyecek mekanizmalar kurulması için Türk otoritelerine çağrı yapması gerektiğinin altı çiziliyor.

Raporda ayrıca TBMM’deki dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasından dolayı Komite’nin ciddi endişe duyduğu da aktarılıyor. Komite’nin raporda endişelerini dile getirdiği iki diğer başlık ise ifade özgürlüğünü ve medyayı sınırlandıran kanuni hükümlerin çıkarılması ve uygulanması, yargı bağımsızlığının eksikliği olarak yer alıyor.

İzleme Komitesi, taslak raporun sonundan bu gelişmelerin Türkiye’deki demokratik kurumların işleyişine ve Avrupa Konseyi’ne karşı verilen taahhütlerin yerine getirilmesine karşı ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor. Parlamenter Meclisi’ne Türkiye’deki gelişmeleri yakından izleme ve Türkiye’yi yasalarını ve bu yasaların uygulanmasını Avrupa Konseyi standartları ile aynı hizaya getirmesi için davet etme çağrısında bulunuluyor.

DEĞİŞİKLİKLER 17/25 ARALIK DAVALARI İLE BAŞLADI

Karar taslağında Türkiye’de politik işleyişteki değişikliğin, 4 bakanın ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun adının karıştığı 17/25 Aralık yolsuzluk iddialarının ortaya çıkmasıyla başladığı belirtiliyor. Özellikle de 2014 yılında Ceza Kanun ve Ceza Kanunları Prosedürü’nde yapılan değişiklikler, Mart 2015’te Meclis’ten geçen İç Güvenlik Yasası gibi kısıtlayıcı kanunların çıkarılması; 2014 yılında HSYK yasasındaki değişiklik ile yargının kontrol altına alınması; Haziran 2014’te sulh ceza mahkemelerinin oluşturulması ve Mart 2015’te İnternet’i kısıtlayan ve TİB’in engelleme kapasitesini artıran 5651 Sayılı Kanun’un çıkarılması gibi gelişmelerin bu değişikliklerin başlangıçları olduğu kaydediliyor.

Taslak maddelerin birinde Çözüm Süreci’nin sona ermesinden üzüntü duyulduğu belirtilirken, sürecin sona  ermesinin ardından Türkiye’nin güneydoğusunda şiddetin artması, sokağa çıkma yasaklarının uygulanması gibi gelişmelerin yaşandığı hatırlatılıyor.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI CİDDİ ENDİŞE KAYNAĞI

Bu açıdan TBMM’de dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasına ilişkin kanunun kabul edilmesinden Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin ciddi endişe duyduğu kaydediliyor. Dokunulmazlık dosyası olan her partiden milletvekili olsa da Parlamenter Meclisi’nin bu kanunun orantısız bir şekilde muhalefet partilerini, özellikle de HDP’yi etkilemesini ciddi endişe ile not ettiği belirtiliyor.

DOĞRU GÜVENLİK-ÖZGÜRLÜK DENGESİ BULUNMALI

Taslakta Türkiye’nin hem IŞID hem de TAK ve PKK’nın terör saldırıları ile karşı karşıya kaldığı belirtilerek, bu saldırılar eşit derecede kınanıyor. Parlamenter Meclisi’nin Tükiye’nin terörle mücadele etmesinin kendisi için bir hak ve görev olduğunu vurguladığı aktarılırken, “Ancak (Meclis) güvenlik operasyonlarının uluslararası yasalara uygun biçimde ve orantılılık ile gereklilik prensibine göre yapılması gerektiğini hatırlatıyor. Türkiye’de güvenlik ile bireysel özgürlükler arasındaki doğru denge bulunmalı.” ifadelerine yer veriliyor.

Ayrıca operasyonların devam ettiği bölgelerde uygulanan sokağa çıkma yasaklarının uzunluğundan ve operasyonların insani sonuçlarından duyulan endişeler aktarılıyor. Sürekli uygulanan, tam gün süren uzun sokağa çıkma yasaklarının yasal gerekçelerinin ve bu yasakların Avrupa Konseyi standartlarına uyumluluğunun endişeleri artırdığı belirtiliyor. Türkiye’nin bu konuda Haziran ayında yasal çerçevede yapılacak değişikliklerin Venedik Komisyonu’nun görüşleri ile aynı doğrultuda olmasının beklendiği aktarılıyor.

YER DEĞİŞTİREN VATANDAŞLARIN GELECEĞİ BELİRSİZ

Konuya ilişkin olarak sokağa çıkma yasağı ve operasyonlardan dolayı yer değiştiren vatandaşların gıda, barınma ve geçici istihdam gibi sorunlarının devlet tarafından çözülmesi gereken konular olmasına rağmen, bu yer değiştiren vatandaşların geleceğinin belirsiz olduğuna dikkat çekiliyor.

SUR’DAKİ TAHRİBAT ÜZÜNTÜ VERİCİ

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı sivil yaşam alanlarının operasyonlarda yok edildiği belirtilirken, UNESCO’nun 2015 yılında dünya kültürel mirası olarak belirlenen Sur ilçesinin tarihi bölümünde yaşanan tahribatın da çok üzücü olduğu kaydediliyor.

Öte yandan Cizre’de ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığına dair iddialar da hatırlatılarak, bu konuda etkin bir soruşturma yapılması gerektiği kaydediliyor. Hak ihlali yaptıkları gerekçesiyle 63 güvenlik personeli hakkında soruşturma açılmasının not edildiği; diğer iddialar konusunda Türkiye’nin etkin soruşturma yapmasının beklendiği kaydediliyor.

PKK’YA SİLAH BIRAKMA VE SALDIRILARI DURDURMA ÇAĞRISI

Parlamenter Meclis’in, Güneydoğuda yaşanan şiddetin Türkiye’nin diğer bölgelerine sıçramasından ciddi endişe duyduğu belirtilen raporda, PKK’ya da saldırıları durdurma ve silahları bırakma çağrısı yapılıyor. Meclis ayrıca şiddetin artmasını durdurmak için tüm ilgililere politik araçlara başvurma çağrısı yapıyor. Bu konuda özellikle Meclis’in atabileceği adımlar sıralanıyor.

MuhabirAjans