Orucumuz Hangi Sınıftan?

İmam-ı Gazali hazretleri, İhyâ-i Ulûmiddîn adlı eserinde, orucu keyfiyeti açısından üç sınıfa ayırır:
Birincisi, avâmın orucudur. Bu oruç, yemek, içmek ve şehevi isteklerden uzak durmaktır. Bu seviyedeki bir oruç, lütufların sağanak sağanak yağdığı bu rahmet ayında kazancımızın çok düşük olduğu anlamına gelir.
İkincisi, havâssın (salihlerin) orucudur ki, kulak, göz, dil, el, ayak ve diğer azaları günahlardan muhafaza etmektir bu orucun gereği. Hedefimiz en azından, salihler grubuna dahil olacak bir oruç tutmak olmalıdır.
Üçüncüsü ise ahassü’l-havâssın orucudur. Avâm ve havâssın orucundaki hususlara riayet etmekle beraber, kalbimizi, dünyevî düşüncelerden men edip Allah’tan başkasını kalpten tamamen uzaklaştırmaktır. Bu seviyedeki bir oruçta din adına olmayan her türlü dünyevi düşünceler oruca zarar verir.
Rabbimiz, Ramazan’ı bu seviyede bir oruç tutarak ihya etmeyi nasip etsin.


HER GÜNE BİR SÜNNET
Amenerrasûlü okumadan yatmayın
Hazreti Peygamber (sas), Amenerresûlü’nün faziletine dair müjdelerle dolu şu tavsiyeleri yapar bize, “Her kim geceleyin Bakara Sûresî’nden bu iki ayeti (Amenerresûlü) okursa ona yeter.”
“Allah Teâla, Bakara Sûresî’ni bu iki ayetle sona erdirdi ki bu ayetler arşın altındaki bir hazinedendir. Bu ayetleri öğreniniz, eş ve çocuklarınıza öğretiniz. Çünkü bunlar, hem salâttır (namaz), hem duadır, hem Kur’an’dır.”
“Amenerresûlü bir evde üç gece okundu mu artık şeytan o eve yaklaşamaz.”
Bu konuda Hz. Ömer (ra) ve Hz. Ali (ra) de şöyle demişlerdir, “Aklı başında hiç bir adam görmedim ki, Amenerresûlü’nü okumadan uyusun.” Bu kadar ehemmiyet verilen bu ayetleri okumadan uyumak artık bahtsızlık olur.


Başımıza gelen musibetlerin sebebi…
Başımıza gelen musibetler, ‘emr-i bi’l maruf ve nehyi ani’l münker’i (iyiliği teşvik edip kötülükten uzaklaştırmak) terk etmemizden gelmektedir. Başımızdaki bela ve musibetlerin gitmesi isteniyorsa, ‘emr-i bi’l maruf ve nehyi ani’l münker’i hakkıyla ifa etmemiz gerekir. Başka hiç bir ibadet böyle bir paratonerliği haiz değildir.


GÖKLER ÖTESİNDEN NURLAR

Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na (sas) salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin. (Ahzab 56)
SÖZ SULTANI’NDAN (SAS)

Fahr-i Kainat Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) şöyle buyurmuştur:
“İhtiyacını insanlara arz edip onlardan çare bekleyenin dertleri asla bitmez. Derdini Allah’a açanların ise er ya da geç Allah’tan bir ferec-ü mahrece
kavuşacakları muhakkaktır.” (Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Müsned)


Rabb’e münacât
Allah’ım! Biz nâçar kullarını, kadın-erkek bütün kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı ve sevdiklerimizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan gelecek tehlike ve musibetlerden muhafaza buyur.
SALAVATNÂME
Allahümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlîken nebiyyîl ümmiyyi.