HASAN CEMAL
Yüksek yargının başkanları, Tayyip Erdoğan’ın peşinden o toplantı senin, bu toplantı benim dolaşıyorlar.
Yargıtay Başkanı…
Danıştay Başkanı…
Sayıştay Başkanı…
Erdoğan konuşuyor, onlar alkış tutuyor.
Erdoğan, parti lideri gibi konuşuyor.
Şak şak şak…
Erdoğan, muhalefeti yerden yere vuruyor.
Şak şak şak…
Erdoğan, güçler ayrılığını hiçe sayıyor.
Şak şak şak…
Yargı bağımsızlığını hiçe sayıyor.
Şak şak şak…
Başkanlar haklarındaki eleştirileri de umursamıyor.
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı eleştiriyor.
Ana muhalefet lideri eleştiriyor.
Ama onların bir kulağından giriyor, öbüründen çıkıyor.
Yargıtay Başkanı:
“Devlet Başkanı’nın yanında olmak onurdur” diyebiliyor.
Biraz düşünsenize:
Nasıl bir devlet başkanı o?
Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, diyen o değil mi?
Anayasa Mahkemesi kararına direnin, diye mahkemeye buyruk veren o değil mi?
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı hain ilan eden o değil mi?
Anayasayı ‘bekleme odası’na aldık, diyen o değil mi?
Rejim fiilen değişti, diyen o değil mi?
Davutoğlu’nu koltuğundan eden o değil mi?
Yıldırım’ı koltuğa oturtan o değil mi?;
Başbakanlığı döneminde, bir büyük iş adamının beraat kararını bozdurmak için Adalet Bakanı’nı Yargıtay nezdinde devreye sokan o değil mi?
Evet o, Tayyip Erdoğan.
O, anayasadaki tarafsızlık ilkesini sürekli çiğniyor.
TBMM’de ettiği yemine sadık kalmıyor.
Parti lideri gibi davranıyor.
AKP onun ağzına bakıyor.
Yargı bağımsızlığını hiçe sayıyor.
Güçler ayrılığını hiçe sayıyor.
Bağımsız ve özgür medya deyince tüyleri diken diken oluyor.
Gazetecileri, yazarları tehdit ediyor.
Hapse attırabiliyor.
Bugüne kadar açtırdığı 2 bine yakın hakaret soruşturmasıyla ifade özgürlüğünü tümüyle boğmak istiyor.
Her türlü eleştiriyi hakaret kapsamına alarak muhalif sesleri susturmak istiyor.
Bütün bu alt alta sıraladıklarım, demokrasinin bu memlekette yok edilmesiyle eş anlam taşımıyor mu?
Hukukun üstünlüğünün hiçe sayılmasıyla eş anlam taşımıyor mu?
Demek siz, sayın yüksek yargıçlar;
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü herkesin gözleri önünde yerle bir etmekte olan bir cumhurbaşkanıyla birlikte dolaşmaktan, onun konuşmalarına alkış tutmaktan onur duyuyorsunuz.
Öyle mi?.
Çok yazık!
Cumhuriyet’in dünkü manşeti Başkan’ın yargıçları idi.
Saray’ın yargıçları da olabilirdi.
İyi pazarlar!
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı eleştiriyor.
Ana muhalefet lideri eleştiriyor.
Ama onların bir kulağından giriyor, öbüründen çıkıyor.
Yargıtay Başkanı:
“Devlet Başkanı’nın yanında olmak onurdur” diyebiliyor.
Biraz düşünsenize:
Nasıl bir devlet başkanı o?
Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, diyen o değil mi?
Anayasa Mahkemesi kararına direnin, diye mahkemeye buyruk veren o değil mi?
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı hain ilan eden o değil mi?
Anayasayı ‘bekleme odası’na aldık, diyen o değil mi?
Rejim fiilen değişti, diyen o değil mi?
Davutoğlu’nu koltuğundan eden o değil mi?
Yıldırım’ı koltuğa oturtan o değil mi?;
Başbakanlığı döneminde, bir büyük iş adamının beraat kararını bozdurmak için Adalet Bakanı’nı Yargıtay nezdinde devreye sokan o değil mi?
Evet o, Tayyip Erdoğan.
O, anayasadaki tarafsızlık ilkesini sürekli çiğniyor.
TBMM’de ettiği yemine sadık kalmıyor.
Parti lideri gibi davranıyor.
AKP onun ağzına bakıyor.
Yargı bağımsızlığını hiçe sayıyor.
Güçler ayrılığını hiçe sayıyor.
Bağımsız ve özgür medya deyince tüyleri diken diken oluyor.
Gazetecileri, yazarları tehdit ediyor.
Hapse attırabiliyor.
Bugüne kadar açtırdığı 2 bine yakın hakaret soruşturmasıyla ifade özgürlüğünü tümüyle boğmak istiyor.
Her türlü eleştiriyi hakaret kapsamına alarak muhalif sesleri susturmak istiyor.
Bütün bu alt alta sıraladıklarım, demokrasinin bu memlekette yok edilmesiyle eş anlam taşımıyor mu?
Hukukun üstünlüğünün hiçe sayılmasıyla eş anlam taşımıyor mu?
Demek siz, sayın yüksek yargıçlar;
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü herkesin gözleri önünde yerle bir etmekte olan bir cumhurbaşkanıyla birlikte dolaşmaktan, onun konuşmalarına alkış tutmaktan onur duyuyorsunuz.
Öyle mi?.
Çok yazık!
Cumhuriyet’in dünkü manşeti Başkan’ın yargıçları idi.
Saray’ın yargıçları da olabilirdi.
İyi pazarlar!
(t24)