Alman meclisi, Ankara ile yaşanan cumhurbaşkanına hakaret ve yabancı gazetecilerin sınırdışı edilmesi krizleri sebebiyle özel Türkiye gündemiyle toplandı. Tüm partilerden Alman siyasetçiler Türkiye’de basına yönelik son yıllarda zirveye çıkan ağır baskılar nedeniyle Türk hükümetine sert eleştiriler yöneltti. “Basın özgürlüğü bilgilerin, fikirlerin, gerçeğin araştırılarak sansürsüz biçimde yayınlanmasıdır, karanlığa ışığın sokulmasıdır ve hükümeti kontrol etmeyi imkân kılan bir haktır.” diyen Almanya Parlamentosu Başkan Vekili ve Yeşiller Partisi Milletvekili Claudia Roth, “Türkiye’de hak devre dışı bırakılıyor, özgürlükler ihlal ediliyor, demokrasi sistematik biçimde parçalanıyor. Özgür ve objektif haberler yayınlayıp AKP rejiminin karanlık odalarını bu şekilde aydınlatanlar korku ve tehlike içinde yaşıyorlar.” diye konuştu. Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Milletvekili Erika Steinbach ise konuşmasında “AB’nin yıllardır yayınladığı İlerleme Raporları bize Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün adım adım kısıtlandığını gösteriyor. Medyaya, sevilmeyen vatandaşlara, Kürtlere karşı gittikçe fazlalaşan saldırgan tutumlar endişe verici gelişmelerdir. Bunları kabullenemeyiz.” dedi. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Alman-Türk Parlamentoları Dostluk Grubu Başkanı Michelle Müntefering de “Basın ve ifade özgürlüğü kısıtlamalarını endişeyle izliyoruz. Endişelerimiz ise çok somut. Gazetelere baskınlar, internet sayfalarının kapatılması, bilim insanlarının hapislere atılmaları, müdahaleler ve uygulanan ülkeye giriş yasakları. Artık bu yasaklar Alman gazetecilere de isabet ediyor.” sözlerini kullandı.
‘Bilici terörle suçlandı’
Türkiye’deki ihlallerin dile getirilmesinin Türk karşıtlığı olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizen Meclis Başkan Vekili Roth, “Erdoğan’a ve Türk hükümetine yaptığımız eleştirilerimizde Türk karşıtlığı yapmıyor, kin gütmüyoruz. Eleştiri demek tüm kapıları da kapatın demek değil. Çünkü Erdoğan demek Türkiye demek değil.” ifadelerini kullandı. Can Dündar’a yapılanların yanı sıra Zaman gazetesine yönelik zorbalıkları da zikreden Roth, “Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül’ü şimdi ise sözde ajanlık ve terör örgütüne yardım suçlamalarıyla ağır cezalar bekliyor. Nokta dergisinden Cevheri Güven ve Murat Çapan sözde darbe suçlamasıyla yargılanıyor. Bunları unutmayacağız. En yüksek tiraja sahip Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Abdülhamit Bilici’ye terörü destekleme suçlamasında bulunuluyor. Kendisinin redaksiyonu basıldı gazetesi ise zorla kayyıma devredildi. Aynı Bugün gazetesi ve Kanaltürk televizyonu kapatılan Koza-İpek medya holdinge yapıldığı gibi.” dedi.