Yeni Türkiye Kumpas Çöplüğü

Cemaat’le PKK’yı ilişkilendirme planı, Türkiye’nin 17 Aralık 2013’ten sonra girdiği kirli kumpas döneminin son halkası oldu. ‘Yeni Türkiye’ olarak tabir edilen dönem, hukuk, adalet, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerlere tuzak kurulan bir kumpas rejimine dönüştü.

Masum insanlar proje mahkemelerin pençesinde. Sermayeye kumpas kurularak mülkiyet hakkı sıfırlandı. Medyaya el konularak ifade hürriyeti ve haber alma hakkı bitirildi. Eğitime kumpas kurularak ülkenin yüz akı okullar gaspedildi. İtibar cellatlığı normalleştirildi
BİLAL ŞAHİN / ÖZGÜR DÜŞÜNCE GAZETESİ
Yeni Türkiye iddiasıyla yola çıkanlar ülkeyi kumpas çöplüğüne çevirdi. Eğitimden medyaya, sermayeden bireylere, muhalif kimliğe sahip her kurum ve kişi; iftira, haksızlık ve zulüm kıskacında. Kumpas düzenin son hamlesi Cemaat ile PKK‘yı ilişkilendirme planı oldu.
Cemaat evlerine silah yerleştirerek örgütle ilişkilendirme tezgahı, Ergenekon sanığı emekli Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı iddia edilen ve 2009’da ortaya çıkarılan ıslak imzalı, “AKP ve Gülen Hareketi‘ni Bitirme Planı”nın kopyası niteliğinde. 2014’te İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin, Meclis‘e verdiği soru önergesinde eski kumpasın “Gülen’i Bitirme Planı” olarak revize edilerek yeniden faaliyete sokulduğunu ortaya koydu. İçişleri Bakanlığı bünyesinde özel birim oluşturulduğunu belirten Şahin, sahte delil ve gizli tanıklarla, karanlık olayların hizmet hareketine yıkılmak istendiğini kaydetti.
KARGOYLA UYUŞTURUCU TUZAĞI
Benzer bir kumpas girişimi Twitter fenomeni Fuat Avni tarafından Mart 2015‘te deşifre edildi. Fuat Avni Ekim 2014 Kobani eylemlerinde Bingöl‘de iki polisin şehit edildiği saldırıda kullanılan silahların Cemaat evlerine konulmasının planlandığını duyurmuştu. Cemaat’e yakın öğrenci evleri ve yurtlara kargoyla uyuşturucu ve silah gönderilip teslim alındığında ani baskınlar yapılacağını da duyuran Fuat Avni, 7 Haziran seçimleri öncesi AKP hükümetinin Hizmet Hareketi’ni silahterör örgütü ilan etmek için tuzak kurduğunu duyurdu.
HAVUZ’UN ALGI OPERASYONLARI
Fuat Avni’nin deşifre ettiği kirli plan akıllara havuz medyasının manşetlerini getirdi.
Akşam: “Paralelin silahörgütü: Ötüken”
Akşam: “Garih cinayetinde paralel şüphe”
Sabah: “Danıştay’da Gülen izi”
Akşam: Bilgi paralelden infaz örgütten.
Sabah: Paralel yapı teröristiyim
Akşam: Danıştay‘ın ucu paralele çıkacak
TUZAK SAATLER SONRA UYGULANDI
Karanlık odakların son kirli planı yine Fuat Avni tarafından deşifre edildi. Kirli yapının PKK ile Cemaat’i ilişkilendirmek ve algı yönetmek için ilk adımı Şanlıurfa‘da atacağını belirtti. Fuat Avni‘nin iddiasına göre daha önceden tespit edilen Cemaat evlerine Öcalan‘ın resmi ve kitapları yerleştirilip operasyon yapılacağı duyuruldu. Fuat Avni‘nin tweetlerinden iki saat sonra Şanlıurfa‘daki kumpas devreye sokuldu. A Haber‘de yapılan canlı yayında, Şanlıurfa‘da Cemaat ile PKK arasında işbirliği yapıldığı iftirası atıldı. Yakalanan teröristten elde edildiği iddia edilen örgüt talimatı mektup ise üslubu ve detaylarıyla mizah malzemesi oldu. Mektuptaki detaylar acemice hazırlanan kumpası kendi kendine deşifre etti
YURT VE OKUL BAHÇELERiNE SiLAH
Şanlıurfa’daki skandalın ardından, planın benzerinin Bursa, Bolu ve Çorum‘da devreye sokulacağı ortaya çıktı. Buna göre bu illerdeki bazı okul ve yurtların bahçelerine silah gömülecek. Ardından operasyon yapılarak ‘Cemaat yurtlarında gömülü silah bulundu’ algısı oluşturulacak. Bu kumpas, geçmişte uygulanıp sonuç alınamayan kirli tezgahların bire bir kopyası çıktı. Ergenekon sanığı emekli Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı iddia edilen ve 2009’da deşifre olan Gülen’i Bitirme Planı’nda, ‘Işık Evleri’ne silah yerleştirilmesi öngörü- lüyordu. Planın bir bölümü Erzincan‘da uygulamaya konulduğu sırada deşifre edilmişti. Erzincan‘daki kumpasta kullanılacak silah ve mühimmatlar DSİ’ye ait baraj gölünde bulunmuştu. Gölde yapılan aramalarda MİT‘çilere ait sim kartları da bulundu ve kartların kime ait olduğu tespit edilmişti. Gizli tanık ifadesi ve yürütülen soruşturma kapsamında Erzincan‘ın bir köyünde de dolu lav roketatarlar ve mermiler bulunmuştu
PROJE MAHKEMELER’LE CADI AVI
Erdoğan 23 Haziran 2014’te Lyon dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken emniyet ve yargı üzerinde çalıştıkları ‘projeyi’ deşifre etti. Erdoğan, “Onlar nasıl bize yüzlerce dava açtı, biz de onlara yüzlerce, binlerce dava açacağız. O zaman olay farklı geli- şecek. Zaten bazı gelişmeler de ortaya çıkmaya başladı. Bir proje geliştiriyoruz. O bitince süreç hızlanacak” dedi. Erdoğan‘ın proje olarak bahsettiği Sulh Ceza Hakimlikleri kurulduktan 4 gün sonra 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında görev alan polislere operasyon düzenlendi. 22 Temmuz sahur operasyonuyla 115 polis gözaltına alındı. İlker Başbuğ, “Başbakan Erdoğan‘a verdiğim paralel yapı listesinin 1 numarasında Ali Fuat Yılmazer vardı” dedi.
BİNLERCE GÖZALTI
Sulh Ceza Hakimlikleri, geçen süreçte kararlarıyla hukuka olan güveni sıfırladı. Üst mahkemeye itiraz sisteminin bulunmadığı, doğal hakim ilkesine aykırı şekilde kurulan bu hakimlikler, hükümetin talimatıyla yürütülen siyasi soruşturmalarda yüzlerce tutuklamaya imza attı.
SUİKAST YALANINI ORTAYA ÇIKARAN SAVCILARA SÜRGÜN
Şubat 2015‘te havuz medyasından üç gazete Sümeyye Erdoğan‘a suikast yapılacağını ileri sürdü. Yandaş gazeteler CHP milletvekili Umut Oran ve Twitter fenomeni Fuat Avni olduğunu savunduğu Emre Uslu arasında geçtiği ileri sürülen tweetleri yayımladı.

YALAN OLDUĞU KANITLANDI
140 karakter sınırlı tweet kurallarına dahi uyulmadığı belirlenen mesajlaşmanın kısa sürede kirli bir kumpas olduğu ortaya çıktı. Oran töhmet altında kaldığını ve alçak bir iftiraya maruz kaldığını belirterek Twitter‘dan kendisinin bugüne kadar yaptığı bütün DM yazışmalarını istedi. Gelen resmi yazıda böyle bir konuşmanın gerçekleşmediği resmen kanıtlandı. Savcılık, 8 Ağustos 2015‘te gazetelerde yayınlanan Twitter yazışmasının sahte olduğunu tespit etti. İki gazete hakkında “yayın yoluyla zincirleme hakaret ve iftirasuçlamasıyla toplam 5 ayrı dava açtı. İftiracı gazetelere dava açan savcıların ellerinden dosyaları alındı, görev yerleri de- ğiştirildi.
KABATAŞ TEZGAHI
Gezi olayları sırasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar. Bir yakınımın gelini darpedildi. Elimizde görüntüler var” dedi. Söz konusu kişinin Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini Zehra Develioğlu olduğu ortaya çıktı. Star Gazetesi‘nde Elif Çakır‘a röportaj veren Zehra Develioğlu, Kabataş‘ta 70 kişilik, yarıçıplak erkek grubunun kendisine ve bebeğine cinsel ve fiziki saldırıda bulunduğunu belirtti. Bu açıklamalarla beraber Gezi sürecinde kırılma yaşandı, halk kutuplaştı. Olayın yalan olduğu ortaya çıktı. Kanal D haberin ulaştığı görüntülerde Develioğlu’nun orada olduğu anda kendisine her- hangi bir müdahalede bulunulmadığı tespit edildi.
ÇARŞI GRUBU DARBEDEN YARGILANDI
Gezi eylemlerine destek veren Çarşı grubu hakkında iddianame düzenlendi dünya tarihinde ilk defa bir taraftar grubu datrbeye teşeb- büsten yargılandı. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde yargılanan taraftarlar delil yetersizliğinden beraat etti. Bezm-i Alem camisinde içki içildiği iddia edildi. Havuz medyagünlerce ‘görüntüleri var’ diye yayın yaptı. Ancak aradan üç yıl geçmesine rağmen görüntüler çıkmadı.
BARANSU’YA 28 ŞUBAT TAKTiĞiYLE ‘EŞ’ TUZAĞI
Balyoz planını deşifre eden gazeteci Mehmet Baransu 2 Mart 2015‘te tutuklanarak hapse konuldu. Tutuklamanın gerekçesi Ba- ransu’nun eski eşi Esra Konur’un Baransu hakkındaki itirafları ve evinde yapılan şüpheli aramada ele geçen sözde darbe belgeleriydi. Benzer yöntem 28 Şubat‘ta Albay Mustafa Kahramanyol’un ordudan atılması için uygulanmıştı. Kahramanyol’u eski eşi Nurcan Akçay, post- modern darbeden 7 yıl sonra dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in de olduğu üst rütbeli bazı subayların kendisine para ve iş teklif ettiğini, asılsız mektup yazdırdıklarını itiraf etmişti.
KARACA’YA TAHŞİYE KUMPASI
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca Aralık 2014’te ‘Tahşiye’ operasyonu kapsamında dizi senaryosu gerekçe gösterilerek tutuklandı. Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında 25 Nisan 2015‘te tahliye kararı çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sulh Ceza Hâkimliği’nin devreye girerek tahliye kararının “geçersiz” olduğunu öne sürdü. Nöbetçi savcı ise mahkemenin kararını reddetti. Tahliye kararı uygulanmadı. Karaca ve polisler hakkında tahliye kararı veren iki hakim tutuklandı.
BANK ASYA KUMPASI
17 Aralık yolsuzluk operasyonun ardından Bank Asya hedefe konuldu. Sermaye yeterlilik rasyosu kamu bankalarının bile üstünde olan Bank Asya’ya kumpasla hukuksuz bir şekilde el konuldu. El koyma işlemini mesleği muhasebeci olan BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben gerçekleştirdi. Akben ile hükümetin BDDK Başkanlığı’na atanmadan önce, Bank Asya’ya el koyma pazarlığı yapıldığı ortaya çıktı. Akben’in koltuğa oturmadan önce, “Bank Asya’nın, anahtarını getirmeyi” kabul ettiği vurgulandı.
BANK ASYA’NIN ANAHTARINI MASASINDA İSTEDİ
Reuters’in abonelerine geçtiği bir haberde Erdoğan‘ın Bank Asya’ya yönelik operasyon sırasında seyahatte olduğunu belirterek, Erdoğan‘ın, “Dönünce Bank Asya’nın anahtarlarını masamda görmek istiyorum’ dediğini iddia etti. Ancak döndüğünde Bank Asya’nın Merkez Bankası’ndaki karşılıklarını serbest bırakıp batışı engellediği için Erdem Başçı’ya kızdığını duyurdu.
EFKAN ALA BELGELERİ ÜÇ YILDIR GÖSTEREMEDİ
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında çıktığı bir televizyon programında Efkan Ala, Bank Asya’nın operasyon öncesinde Merkez Bankası’ndan 2 milyar dolar döviz aldığını söylemişti. “Belgeler elimizde” diyen Ala olayın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen o belgeleri hala ortaya çıkaramadı. Ala’nın açıklaması Bank Asya’ya planlanan kumpasın ilk taşlarından biriydi
FİŞLEME KUMPASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hizmet Hareketi’ni bitirmeye yönelik MGK belgelerini 2004’te imzaladığı ortaya çıktıktan ve 2013 yılındaki MİT fişlemelerinin Taraf Gazetesi’nde yayımlanmasından sonra ilginç bir yaklaşım sergiledi. Erdoğan, “Devletin mahremi vardır. Sevsinler böyle basın özgürlüğünü” ifadelerini kullandı. Başbakanlık, MİT ve MGK suç duyurusunda bulunurken haberi yayımlayan Mehmet Baransu hakkında 23 yıl hapis istendi. BÇG 17 yıl sonra KÇK (Kozmik Çalışma Grubu) olarak 9 Temmuz 2014’te tekrar gündeme geldi. Taraf’ın haberine göre KÇG, 81 şehirde çoğu KOBİ olmak üzere irili ufaklı 100 bin işletmeyi ‘Cemaatle ilgili olabilir” diye fişledi. Hizmet Hareketi’ne sempati duyanların müşteri profili bile kayıt altına alındı. Mart 2015‘te gerçekleşen 2010 KPSS soruşturmasında ise 28 Şubat darbecilerinin kullandığı konuşma delil olarak kullanıldı. TV’lerde yayımlanan ‘devlette görev alınmasına’ yönelik içeren kaset 28 Şubat yargısında da 8 yıl yargılanmış ve Gülen bu konuşmadan beraat etmişti.
EĞİTİME KAYYIM
İktidara muhalefet eden herkesin hedef alındığı süreçten eğitim kurumları da nasibini aldı. Türkiye‘ye uluslararası arenada sayısız madalya ve bilim olimpiyatlarında derece kazandırmış 100’den fazla okula kayyım atandı. Türkiye ganelinde dershaneler kapatıldı. Binlerce insan işsiz kaldı.
BASKIN DALGASI HAZIRLANDI
Ekim 2015‘te Fuat Avni, Cemaat’e yakın eğitim kurumlarının kapatılmasını sağlayacak bir kumpas planı hazırlandığını belirtmişti. Buna göre, “Cemaat kurumlarının kapatılmasını sağlayacak bir kumpas tasarlandı. Vaziyet Nabi Avcı’ya iletildi. Avcı, yorgun ve isteksiz olsa da bürokratlara çalışma yapmaları talimatı vermek zorunda kaldı. Plana göre 8-9 Ekim’de Ankara’da, her ilden ayrı ayrı belirlenen partili maarif müfettişlerine seminer verilecek. Partili müfettişlere, Cemaat kurumlarının geçici veya temelli kapatılması için ‘uydurulan’ yeni denetim standartları anlatılacak. Okul ve dershanelere seminerden sonra ‘denetim’ adı altında yeni bir baskın dalgası hazırlıyorlar” ifadelerini kullanmıştı. Fuat Avni‘nin bu açıklamalarından sonra Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Beşevler’de özel eğitim kurumları ile ilgili bir toplantı düzenledi. Toplantıya birçok müfettişin katıldığı görüldü.
SAHTE BELGELERLE MASON İFTİRASI
Mart 2015’te Yeni Şafak gazetesi sahte belgelerle Fethullah Gülen’in Mason olduğunu iddia etti. Kamuoyunda algı oluşturmak için photoshopla hazırlanan ‘çay lekeli’ belgelerin sahte olduğu ortaya çıktı. 2016’da ise bu sefer Akit gazetesi iş adamı Akın İpek’in mason olduğunu ileri sürdü. Tamamen kurmaca ve her satırında imla hataları ve dil yanlışlıklarıyla dolu belgenin sahte olduğu belirlendi.

HSYK KIYIM ORGANI OLDU
2 Ekim 2014’te gerçekleşen HSYK seçimlerinde hükümet yanlısı Yargıda Birlik Platformu listesinin kazanması, darbe yargılamalarıyla başlayan süreçte gelinen noktayı göstermesi açısından yeni bir boyuta ulaştı. Yeni HSYK 1 yıl 4 aylık sürede adeta hakim-savcı öğüttü. HSYK, Selam-Tevhid soruşturmasında 49; 17-25 Aralık soruşturmasında 5; MİT TIR’ları soruşturmasında 5; Kozmik Oda so-ruşturmasında 5; tahliye kararlarından dolayı 4 olmak üzere toplamda 68 hakim ve savcıyı açığa aldı. Açığa alınan hakim ve savcılardan 14’ü ise mesleklerinden ihraç edildi. Halen de 4 savcı ile 3 hakim tutuklu yargılanıyor.
“YASAMA YARGI YÜRÜTME BİZDE, NİYE DENETLEYELİM”
AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu bir televizyon programında, “Yargı da bizde yürütme de bizde yasama da bizde. Bizim, yani Meclis‘in AK Parti hükümetini denetlemek gibi birşeyi olabilir mi” ifadelerini kullandı. Aynı programda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu da Ensarioğlu’na destek vererek, “Oğlan bizim kız bizim niye denetleyelim” dedi.
ÖZEL SERMAYEYE ÇÖKTÜLER
İş adamlarına yapılan hukuksuz baskılar ve şirketlere çökme operasyonları bu süreçte doruğa ulaştı. Banka ve holdinglere Türkiye tari- hinde görülmemiş şekilde komik gerekçelerle el konuldu. Teşebbüs hürriyeti ve mülkiyet hakkı ayaklar altına alındı. Hukuk dışı gerekçelerle Bank Asya, Sesli, Koza İpek ve Kaynak Holding’e kayyım atanarak el konuldu. Boydak Holding’in yöneticileri tutuklandı. Baskı uygulanarak onlarca büyük firma iflas ettirildi. Binlerce çalışan işsiz kaldı
GAZETECi CENGiZ ÇANDAR’A ‘HAVUZ’DAN iKiNCi ANDIÇ
28 şubat sürecinde Mehmet Ali Birand’la beraber Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanan belgelerle andıçlanan gazeteci Cengiz Çandar 17 Aralık’ta medya tarafından andıçlandı. Çandar, iktidar medyası tarafından tıpkı 28 Şubat döneminde olduğu gibi PKK ile ilişkilendirildi. AKP‘nin kendisine biat etmeyenleri hedef aldığını belirten Çandar, “AKP’nin andıcı yanında, 28 Şubat‘ınki hiçbir şey” ifadelerini kullandı. 28 Şubat sürecinde Türkiye‘yi terk etmek zorunda kalan Çandar, yaşanan son süreçte de gazeteciliği tamamen bı- raktığını açıkladı.
MEDYAYA KAYYIMLA GASP
Başta İpek Medya olmak üzere Zaman Gazetesi, Today’s Zaman, Aksiyon Dergisi ve Cihan Haber Ajansı’na terör suçlamasıyla kayyım atandı. Daha sonra muhalif gazetelerin dağıtımını yapan Cihan Medya Dağıtım’a da kayyım atanarak Taraf, Yeni Asya, Özgür Düşünce, Meydan ve Yarına Bakış gazetelerinin abonelerine ulaşması engellendi. Bugün ve Millet gazeteleri ile Bugün ve Kanaltürk televizyonları kapatıldı. Samanyolu Yayın Grubu uydudan çıkarıldı. 2 bin gazeteci işsiz bırakıldı. 30’dan fazla gazeteci tutuklandı. Doğan Medya Grubu’na terör soruşturması açıldı. Hürriyet Gazetesi’nin İstanbul‘daki binasına AKP‘liler saldırırken Ankara’daki binasına ise silahlı sal- dırı düzenlendi. POAŞ dosyası raftan indirilerek Aydın Doğan sanık yapıldı
YEMiN KUMPASI
İlk kez 1996 yılındaki MGK’da dile getirilen Kur’an Kurslarındaki yemin olayı’ manşetlere tekrar yansıdı. Asparagas haberde “İrticai örgütlerce açılan Kur’an kurslarında öğrencilere ‘Din devleti kuruluncaya kadar savaş yemini’ ettiriliyor” deniliyordu. 25 Ocak 2015‘te Akit, bu haberin kopyasını manşetine taşıdı. “Gülen’e biat yemini” başlıklı haberde “hizmete bağlılık” yemini ettirildiği, şura halkası için- de yemin metninin okutulduğu iddia edildi. 7 Ağustos 2015‘te ise Zonguldak’ta 3-5 yaşındaki çocukların eğitim gördüğü kreşe polis eşliğinde baskın yapıldı. Baskının mimarı 28 Şubat‘ta dini cemaatleri “örgüt” diye niteleyen raporlar hazırlayan Osman Ak’tı.
DARBE DÖNEMi MGK’SINI GEÇTi
28 Şubat darbesi MGK’da alınan kararlarla yürütülmüştü. Kumpas sürecinde de benzer bir yol izlendi. Cemaatin MGK gündeminde olduğu havuz medyası tarafından sürekli gündeme getirildi. 2004 MGK kararında, “Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen grubuna” ait kurumların faaliyetlerinin engellenmesi için, “Ağır yaptırımlar getiren yasal düzenlemeler yapılmalıdır, eylem planı hazırlanmalıdır” ifade– sinin altında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzasının olduğu ortaya çıktı.
CEMAAT 2014 MGK’DA ÖNCELİKLİ HEDEF HALİNE GETİRİLDİ
Erdoğan cumhurbaşkanı olduktan sonra MGK’da Gülen grubuna yönelik daha detaylı çalışma yapacaklarını belirtti. Erdoğan, 11 Ekim 2014’te “Artık bu paralel yapı ve bunun uzantıları bundan sonra inşallah çok farklı bir yere oturtulacak ve bu da inşallah hemen bu ay sonundaki Milli Güvenlik Kurulu’muzun yine gündeminde yer almak suretiyle geleceğe, onlarla ilgili çok daha farklı bir adımı atacağız” dedi. Bir gün sonra da Milli Güvenlik Belgesi’ni gözden geçireceklerini dile getirdi. Kırmızı Kitap’ın bu çerçevede şekilleneceğine dair haber ve yorumlar hükümet yanlısı medyanın birinci sayfalarında yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın başkanlığında ilk kez toplanan ve çok uzun süren MGK toplantısında ‘Legal görünümlü illegal paralel yapılarla mücadele’ kararı alındı.
Hürriyet: 28 Şubat’ın rekoru kırıldı
Milliyet: Rekor MGK
Vatan: 28 Şubat toplantısını geçti
Cumhuriyet: 28 Şubat MGK’sından daha uzun sürdü
MERAL AKŞENER’E AHLAKSIZ KUMPAS
TÜRK siyasetine damga vuran isimler arasında yer alan Meral Akşener de havuz medyasının kumpas planından nasibini aldı. 11 Mayıs 2015‘te A Haber‘de yayınlanan programda Latif Erdoğan ve Mehmet Barlas’ın oğlu Cemil Barlas, MHP Milletvekili Meral Akşener’in uygunsuz kasetinin olduğu iftirasını ortaya attı. Akşener, ahlaksız iftiralarda bulunanları mahkemeye verdi.
ADAY GÖSTERİLMEDİ
Adı, TBMM Başkanlığı için geçen ve her kesim tarafından duruşuyla takdir toplayan Akşener, MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde aday gösterilmedi. MHP’nin hezimet yaşamasıyla beraber olağanüstü kongre talep eden Akşener, Bahçeli tarafından bu sefer de paralel iddiasına maruz kaldı.