Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevlerinden ihraç edilen yaklaşık 130 bin kişinin ihraç süreçlerini ve Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kararlarını ele alan, “Dönüşü Olmayan İhraçlar: Türkiye’de Kamudan İhraç Edilenler İçin Çözüm Yok” başlıklı rapor hazırladı.
Raporda, 130 bin kişinin adalet aradığına vurgu yapıldı. Rapor, örgütün, İstanbul’daki ofisinde basınla paylaşıldı.
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun 5 Ekim 2018 itibariyle verdiği 36 bin karar içinden 109 bireysel karar üzerinden, ihraç edilen kamu çalışanlarının yaşadıkları adaletsizlikleri gözler önüne seren raporun detayları şöyle:
* İhraç edilen neredeyse 130 bin kamu sektörü çalışanı hala adalet bekliyor.
* Olağanüstü Hal İşlemleri İnceme Komisyonu, kanun hükmünde kararnamelerle verilen ihraç kararlarını değerlendirmesi için Ocak 2017’de kuruldu. Komisyon, ihraç edilen kişiler tarafından yapılan yaklaşık 125.000 başvuru içinden 5 Ekim 2018 itibariyle yalnızca 36.000 başvuru hakkında karar verdi.
* Bu kararlarda, başlangıçtaki ihraç kararlarının yüzde 7’sinden daha azı (2.300 ihraç kararı) bozuldu.
* Komisyon, etkin hukuk yolu sağlamak amacıyla kurulmadı.
* Kurumsal bağımsızlığın olmaması, uzun bekleme süreci, kişilere haklarında öne sürülen iddiaları etkili bir şekilde çürütebilmelerini mümkün kılacak güvencelerin sağlanmamış olması ve ihraçları savunan kararlardaki kanıtların yetersizliği Komisyon’u oldukça kusurlu hale getiriyor.
* UAÖ’nün incelediği kararlarda başvuru sahipleri, en iyi durumda ihraç edildikten sonra yedi aydan uzun bir süre, en kötü durumda ise 21 ay Komisyon’un karar vermesini beklemek zorunda kaldı.
* Başvuru sahiplerinin büyük çoğunluğu halen yanıt beklerken bu kişilerden bazıları ise iki yıldan uzun bir süredir yanıt alabilmiş değil.
* Komisyon’a başvuruda bulunan insanlar sonu gelmeyen bir süreçle karşılaşıyor. İhraç edilen kamu sektörü çalışanlarına, “terör gruplarıyla bağlantılı” olduklarının değerlendirildiğine ilişkin genel bir gerekçenin ötesinde herhangi bir ihraç gerekçesi sunulmadı.
* Haklarındaki belirli iddiaları veya aleyhlerindeki kanıtları bilmeksizin ihraç kararlarına itiraz eden insanlar, sözleşmelerinin sona erdirilmesine ilişkin gerekçeler üzerine tahmin yürütmek zorunda kaldı. Bu durum da benzeri iddiaları çürütmelerini ve etkili başvurular sunmalarını zorlaştırdı.
İşlerine iade edilecek kadar şanslı olan kamu sektörü çalışanları ise çoğunlukla haksız yere ihraç edilmeden önceki pozisyonlarından maddi yönden daha alt pozisyonlara iade ediliyor.
* Hükümet, uluslararası hukukun açıkça ihlal edilmesine rağmen bu yıkıcı stratejiyi uygulamakta ısrar ediyor.
“Komisyon çözüm üretmiyor”
Raporu değerlendiren Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, bu raporun ihraçlar konusunda hazırladıkları ikinci rapor olduğunu hatırlattı.
OHAL Komisyonu’nun ihraçlar konusunda hiçbir çözüm üretmediğini belirten Gardner, konuya dair Adalet Bakanlığı ve OHAL Komisyonu’dan görüşme talep ettiklerini de söyledi:
“Çalışanlar ancak haklarında hizmet kusuru veya görevi suiistimali bulunduğuna ya da suç işlediğine dair makul şüphelerin varlığında, olağan disiplin süreci çerçevesinde görevlerinden alınmalıdır. Yetkililer, keyfi olarak ihraç edilen tüm kamu sektörü çalışanlarını işlerine iade etmeli ve ihraçların neden olduğu kazanç kayıpları ve yıkıcı psikolojik etkiler de dahil olmak üzere bu kişilerin tüm zararlarını tazmin etmelidir.”
“Dönüşü olmayan ihraçlar?” başlıklı raporumuz, Olağanüstü Hal İşlemleri İncelme Komisyonu’na yapılan başvuruların kurumsal bağımsızlıktan ve etkin bir hukuk yolu olmaktan yoksun olduğunu sayılarla gözler önüne seriyor: https://t.co/O1wrYimcps pic.twitter.com/Bc1RkQfirs
— Amnesty Turkey (@aforgutu) October 25, 2018
“YENİ İHRAÇLAR YOLDA”
İhraçlar konusunda büyük bir sessizlik olduğunu belirten Gardner son olarak şunları kaydetti:
“Şuanda Türkiye’de böyle bir çözüm gerçekçi değil Türkiye hükümeti iki yıl önce ne dediyse bugün de aynı şeyi söylüyor. Türkiye’de büyük bir sessizlik var. Dünya devletleri de bu adaletsizlikler karşısında sessiz. Biz bu durumu kabul etmiyoruz. Bu sessizlik nedeniyle yeni ihraçların geleceğini düşünüyoruz.”