Cezaevlerinde haksız tutukluluk nedeniyle anneler ve çocuklar mağdur olmaya devam ediyor. Nevşehir’de yargılaması süren, biri down sendrom hastası iki çocuk annesi Banu Çamtosun, yaşadığı sıkıntıları Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan’a ulaştırdı. Mağdur annenin hapiste yaşadıklarını ve 29 aylık Down Sendromlu Ahmet Çamtosun’un anne sevgisinden uzak kalmasını kaleme alan Çölaşan, “Sevgili okurlarım, cezaevlerinde yatmakta olan tutuklu ve hükümlü annelerden çok sayıda mektup alıyorum. Bazılarının küçük çocukları yanlarında, koğuşlarda perişan oluyor.” değerlendirmesinde bulundu. Adalet Bakanlığı ve yargılama yapan mahkemeyi insafa davet etti.
Gazeteci Çölaşan, acılı annenin çocuğuna ilişkin Adana’da Çukurova Kaymakamlığı Duyum ve Rehabilitasyon Merkezi raporu ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu raporuna rağmen, Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklu yargılanmasının hiçbir şekilde izah edilemeyeceğini kaleme aldı. Çölaşan, “ Bu mektubu Adalet Bakanlığı ile o anneyi yargılamakta olan Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin insaflarına havale ediyorum. Bu dokunaklı ve belgeli mektubu bir kez daha Adalet Bakanlığı’na, hem de acılı anneyi yargılayan, ancak raporları dosyasında saklamakla yetinen Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ithaf ediyorum… Ve ‘İnsaf edin’ diyorum. Elimden ancak bu kadarı geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Anne Banu Çamtosun ve down sendromlu minik Ahmet’in dramına ilişkin Emin Çölaşan’ın Sözcü gazetesinde yayınlanan yazısının tamamı şöyle:
Tutuklu annelerin dramı
Sevgili okurlarım, cezaevlerinde yatmakta olan tutuklu ve hükümlü annelerden çok sayıda mektup alıyorum. Bazılarının küçük çocukları yanlarında, koğuşlarda perişan oluyor.
Bazılarının bakıma muhtaç ve hasta küçük çocukları derseniz, anneler hapiste ama onlar dışarıda!
Böyle bir şey olamaz… İnsanlığa aykırı.
Şimdi size Tarsus kadın cezaevinden dün aldığım mektubu özetliyorum. Okurken inanın insanlığımdan utandım.
Bu mektubu Adalet Bakanlığı ile o anneyi yargılamakta olan Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin insaflarına havale ediyorum.
Mektubu özetliyorum:
“Emin Bey bir anne var, yavrularından uzakta ve parmaklıklar ardında… 28 Ağustos 2018 günü tutuklanarak Tarsus cezaevine konuldum. Eşim suçsuz olduğu halde Fetö’ye üye olma suçundan zaten 22 aydır cezaevinde. Ben bu yaşıma kadar karakol ve cezaevi görmemiştim.
Eşim tutuklanınca iki evladımla birlikte çaresiz kaldım, tek başıma yaşam mücadelesi verdim.
Küçük oğlum Ahmet henüz 29 aylık ve Down Sendrom hastası. Her an bakıma ve anne sevgisine muhtaç. Kalbinde yırtık var. Büyük oğlum 10 yaşında, kardeşine hem annelik hem babalık yapıyor.
Çocuklarım benden ayrı. Küçük olan beni görmediği için açık görüşte yüzüme bakmadı, göz teması kurmadı. Babasını 22 aydan beri zaten hiç görmedi.
***
Minik Ahmet’im birkaç ay sonra 3 yaşına girecek ama yaşıtlarına göre zihinsel ve bedensel olarak bir yaşında. Özel beslenmesi ve bakım alması gerekiyor. Normal bir çocuk gibi yaşam süremiyor. Çok iyi bir sevgi, özveri ve merhamet ortamı gerekiyor.
Emin Bey bu konularda çok duyarlı olduğunuzu, köşenizde paylaştığınızı yazılarınızdan biliyor ve hep takip ediyorum.
Benim de sessiz çığlığımı duyabileceğinizi düşünüyorum. 10 yaşındaki büyük oğlumun da psikolojik sıkıntıları var. Benim ve babasının yokluğunu bu yaşta kardeşine hissettirmemek için çabalıyor. Bana karşı içinde çok büyük öfke barındırıyor. Çoğu zaman telefonda bile benimle konuşmak istemiyor.
***
Mahkemem 22 Kasım’a ertelendi.
Minik Ahmet’imin yüzde 94 engelli raporunu Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğum halde tahliye edilmedim.
1.5 aydan beri iki çocuğumdan da ayrıyım.Benim Ahmet’ten bir ay ayrı kalmam, onun eğitiminin bir yıl geriye gitmesi anlamına geliyor. Bunun geriye dönük telafisi bu çocuklarda mümkün değil.
Tam bir aylıkken başlayan eğitim süreci hayatının her anında devam etmek zorunda.
Beni ancak benim durumumda olan bir anne anlayabilir. Anne olmak ayrı zor, evladından ayrı kalmak daha da zor. 29 Aylık Down Sendrom hastası çocuğumun yabancı ellerde bakımı hepsinden zor.
Burada demir kapılar ardında elinin kolunun evlatlarına yetişememesi ise anlatılmayacak kadar acı bir duygu. Köşenizde bu mağduriyetimi paylaşıp çaresiz bir annenin sessiz çığlığını dile getirirseniz size şimdiden şükranlarımı sunarım. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Banu Çamtosun.”
Sevgili okurlarım, küçük, bakıma muhtaç çocuğu olan ve cezaevlerinde yatırılan annelerin feryatları gerçekten içler acısı bir durum yaratıyor.
Başka cezaevlerinden son birkaç gün içerisinde aldığım bu doğrultudaki dokunaklı mektupları da sizlerle en kısa sürede paylaşmaya çalışacağım.
***
Şimdi gelelim küçük Ahmet’in sağlık raporu belgelerine. Adana’da Çukurova Kaymakamlığı Duyum ve Rehabilitasyon Merkezi tarafından düzenlenen 11 Eylül 2018 tarihli rapor: “… Ahmet Çamtosun isimli öğrencimiz Down Sendrom tanısıyla iki yıldan beri kurumumuzda rehabilitasyon eğitimi almaktadır. Öğrencimiz yaşı ve özel gereksinimleri nedeniyle anne bakımına ve ilgisine muhtaçtır…”
***
Annesinden ayrı düşürülen aynın bebek için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu tarafından verilen 15 Aralık 2016 tarihli rapor:
“Tüm dil ve konuşma işlevlerinde, etkinlik ve katılımında destek gerektiren belirgin zorluklar.
Down Sendromu, her iki gözde az görme, bilişsel gelişiminde gecikme.
Kişinin engel oranı: yüzde 94,
Ağır engel: Evet.
Kişinin engel grubu: Ortopedik (hareket), görme, dil ve konuşma, zihinsel, süreğen (kronik).
Oybirliği ile karar verilmiştir.”
***
Evet!… Bu dokunaklı ve belgeli mektubu bir kez daha Adalet Bakanlığı’na, hem de acılı anneyi yargılayan, ancak raporları dosyasında saklamakla yetinen Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ithaf ediyorum…
Ve ‘İnsaf edin’ diyorum.
Elimden ancak bu kadarı geliyor.