Avrupa Birliği, Yunanistan ve Makedonya’yı Barıştıramadı

HABER-YORUM | EBUBEKİR IŞIK

Makedonya geçtiğimiz pazartesi günü 1991’de ki bağımsızlık referandumundan bu tarafa belkide yakın tarihinin en önemli oy verme işlemlerinden birini gerçekleştirdi. 30 Eylül 2018’de yapılan bu referandum Makedonya’nın son otuz yıldır Yunanistan ile yaşadığı isim krizini aşmak için son derece elverişli bir fırsattı. Fakat olmadı…
*
Bilindiği üzere, Yunanistan uzunca bir zamandır Makedonya’nın resmi ismi olan Makedonya Cumhuriyeti (Republic of Macedonia) isimlendirmesine karşı olduğu için, Makedonya’nın NATO ve Avrupa Birliği üyelik süreçlerine tabir yerinde ise taş koymakta ve bu iki kurumdaki veto hakkını her seferinde kullanmakta.
***
Gerek en yakın komşularından biri olan Yunanistan ile devam etmekte olan bu sorunu gidermek, gerekse de NATO ve Avrupa Birliği entegrasyon süreçlerini hızlandırma adına Makedonya başbakanı Zoran Zaev ve Yunanistan başbakanı Alexis Tsipras arasında yaklaşık iki yıldır devam etmekte olan müzakereler olgunlaşarak, nihayet Makedonya’da bir referanduma dönüştü.
***
Zaev hükümeti Makedonya Cumhuriyeti ismini Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ne dönüştürecek yetkiyi kendilerine vermesi için tüm Makedonyalılara çağrıda bulunarak, muhalefetin boykot kararına rağmen sandıklara gitme tavsiyesinde bulundu. Referandumun Makedonya parlamentosuna isim değişikliği ile alakalı yetki vermesi ancak %50+1 katılımın ve seçime katılanların çoğunluğunun evet oyu kullanması ile mümkündü. Fakat, özellikle seçimlerden önce yoğun bir şekilde yapılan online boykot kampanyaları ve muhalefetin menfi tavrı etkisini göstermiş olacak ki, 1,8 milyon seçmenin olduğu Makedonya’da yalnızca seçmenlerin %36’ı kadarı sandık başına gitti ve rey kullananların yaklaşık yüzde 91’i evet oyu verdi.
***
Şüphesiz bu sonuçlar yalnızca Zaev hükümetini değil, başta Avrupa Birliği olmak üzere NATO yetkililerini de şok etti. Fakat, yapılan açıklamaların tonuna baktığımızda sanki herkesi mutlu eden bir tablo varmışçasına hareket edildiğini ifade edebiliriz.  Avrupa Birliğinden ilk yapılan açıklamada genişlemeden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn: ‘’Makedonya’da demokrasi kazandı’’ şeklinde bir açıklamada bulundu. Diğer taraftan benzer açıklamalar Makedonya başbakanı Zaev tarafından da dile getirildi. Başbakan Zaev referandum sonrası yaptığı basın açıklamasında, bu sonucun kendilerine daha fazla çalışma görevi yüklediği şeklinde mahiyeti tam açıklanamayacak bir açıklamada bulundu.
***
Diğer taraftan, isim değişikliği referandumuna başından beri karşı çıkması ile bilinen Makedonya cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov son derece farklı bir üslup kullanarak, yapılan referandum sonucunun Makedonyalılar’ın iradesini yansıttığını ve sandıklara gitmeyen yaklaşık yüzde 64’lük seçmen kitlesinin başbakan Zaev ve Avrupa Birliği’ne son derece net bir mesaj verdiğini ifade etti.
İsim krizi, Avrupa Birliği ve Batı Balkanlar
Avupa Birliğinin en üst düzey iki ismi olan dış ilişkilerden sorumlu Federica Mogherini ve AB Genişleme sürecinden sorumlu Komiser Johannes Hahn, Makedonya ve Yunanistan arasındaki isim krizini çözmek için iki ülke liderlerini Brüksel’de defalarca ağırladı ve geçtiğimiz son iki yıllık süreçte her iki başkente bir çok resmi ziyarette bulundu.
***
Avrupa Birliği Makedonya’nın da aralarında bulunduğu beş Batı Balkanlar ülkesinin AB’ye üyelik süreçlerini son derece ciddiye alarak, bu bölgede devam eden Rus etkisini bu ülkeleri AB üyesi yapmak yoluyla geriletebileceği kanaatinde. Bu sebeple, Makedonya ve Yunanistan arasında devam edegelen kriz Makedonya’nın AB’ye üye olmasının önündeki en büyük engel olarak varlığını korumakla beraber, Makedonya’nın özellikle mevcut cumhurbaşkanı olan Gjorge Ivanov gibi Moskova yanlısı isimler, Makedonya’nın daha fazla Rus etkisine girmesi noktasında büyük uğraşlar vermekte. Haliyle bu durum, Makedonya daki Avrupa yanlısı hükümeti ve Avrupa Birliğini ziyadesi ile rahatsız etmekte.
***
Fakat görünen o ki, Avrupa Birliği 2020 – 2022 yılları arasında üyeliklerini sırasıyla düşündüğü Batı Balkanlar’da ki beş ülkeyi AB’ye dahil etmek noktasında devam etmekte olan iç sorunlarının dışında, bu ülkelerden kaynaklanan bir takım farklı sorunların da etkisi büyük zorluklar yaşayacağa benziyor. Bu ve buna benzer süreçlerin bölgede yanlızca Makedonya-Yunanistan örneği ile sınırlı olduğunu düşünmek son derece yanıltıcı olabilir. Keza, hali hazırda Kosova ve Sırbistan arasında da benzer şekilde toprak değişimi ile ilintili olarak devam eden ve AB’nin arabuluculuk yaptığı müzakareler bulunmakta.
***
Yalnızca bu iki örnekten de anlaşılacağı üzere Batı Balkanlar’da ki milliyetçilik temeline dayanan etnik ve benzeri sorunlar bu ülkelerde ki milliyetçi kanatları harekete geçirebilecek ve bu ülkelerdeki Avrupa Birliği’nin müsbet imajını da derinden sarsabilecek sonuçlara gebe olduğunu da yarıca ifade etmek gerekir. Makedonya’da yapılan isim değişikliği referandumunun da açıkça işaret ettiği gibi bu bölgeyi Avrupa Birliği ve NATO’ya bağlamak sanıldığından çok daha zor ve yan etkileri itibariyle son derece çetrefilli bir siyasal süreç olarak karşımızda durmakta.
(TR724)