Bankaları Kurtarmak İçin Şirketler Feda Edilecek

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’de kur, faiz ve enflasyon artık havadan nem kapacak kadar hassas. Memleketi idare edenlerin son günlerde söylediği tek doğru cümle şu: “Çok büyük bir malî saldırıya maruz kalıyoruz.”
Bu vahim cümle iktisadî güvenliği tesis edemediklerinin, saldırıya mani olamayacak kadar kifayetsiz olduklarının da itirafıdır.
KENDİLERİ İTİRAF ETTİ
Eksikleri olmakla beraber Türkiye ekonomisinin içine düştüğü perişan vaziyet ancak bu kadar beliğ tarif edilebilirdi.
Para birimi TL iki hafta evvel günde yüzde 2-3 düşüyordu. Bazen yerinde sayıyordu. TL’nin dolara mukabil düşüş hızı çift haneye çıktı.
Beyaz Saray’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü “yasaklılar” listesine dahil ettiği 2 Ağustos’tan bu yana bazı günlerde yüzde 12’yi buldu.
BİR YILLIK KAYIP YÜZDE 100’E YAKIN
Son bir yılda yüzde 100’ yakın eridi TL. 13 Ağustos 2017’de 3,52 TL verip 1 ABD Doları satın alınabiliyordu. Halihazırda dolar 6,50 TL.
Böyle bir tablonun sıhhatli bir ekonomi ya da hakiki kalkınma ile alakası olabilir mi? Katiyen hayır. Kur bu kadar değişkense sanayici neye göre maliyet hesaplayacak?
Esasında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) sürdüğü makyaj döküldükçe ciltteki kusurlar uzaktan bile görülebiliyor.
NİYE MÜSAADE EDİYORSUNUZ OPERASYONA?
Hukuk ve demokrasinin göstermelik hale gelmesinin en fazla sermayeyi ürküteceği bilindiği halde memleketin elinde avucunda ne kalmışsa AKP lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın “tek adamlık” ihtirasına feda ediliyor.
Türkiye “operasyona” ya da “saldırıya” maruz kalıyorsa sebebiyet verenleri uzakta aramaya lüzum yok.
Devlet elinizde, dediğiniz kanun. Niye mani olmuyorsunuz Türkiye’yi batırmak isteyen hainlere?
MÜTEAHHİTLER DOLAR BOZDURACAK MI?
Bolluk hep böyle sürecek zannettiniz, aldandınız. Dolar bol diye bankalar üzerinden vatandaş tüketime teşvik edildi. Kredi kartına 4 taksitle altın satıldı düne kadar.
Müteahhit rahat uyusun diye yurt dışından yüksek faizle borçlanan kamu bankaları, parayı piyasa şartlarının altında zararına konut kredisi olarak tahsis etti.
Bir parantez: Erdoğan dolar bozdurma seferberliği ilan etti. Müteahhitleri de sahada görebilecek miyiz?
Şatafatlı alışveriş merkezlerinin içinde ithal ve lüks markalar dükkan açtı. Kazanmadan harcamanın, imal etmeden tüketmenin bedeli er ya da geç önümüze konulacaktı.
ÖDEME VAKTİ GELDİ
Şimdi 217 milyar doları özel sektörün olmak üzere 305 milyar dolar döviz borcu için kapımızı çalıyorlar, “Ödeme vakti.” diyorlar.
Sadece İspanya bankalarına 90 milyar dolar borcumuz var. Fransız BNP Paribas, İtalyan Unicredit hepsi tedirgin.
Boyumuzu aşan borçlara aldırmadan dünyanın en büyük ekonomisini, ABD’yi karşımıza aldık. Daha doğrusu Erdoğan aldı, bedelini 81 milyon ödüyor.
Tasarruf yapmadan, yüksek teknoloji için ter dökmeden, Saray’dan maaşlı iktisatçı ve gazetecilerin yalanları ile dünyaya nizam vereceğini zanneden Erdoğan piyasa ile dalaşıyor.
O bu inadından vazgeçmedikçe ekonomi düzlüğe çıkamaz. İki haftada şirketlerden hane halkına kadar herkes yüzde 20 fakirleşti.
ERDOĞAN’IN DİKTİĞİ ELBİSE UYMUYOR
Erdoğan’ın başkanlığının ilk aylarında yaşanan iktisadî ve siyasî krizler demokraside kuvvetler ayrılığının, denge ve fren mekanizmasının, basın hürriyetinin, adil mahkemelerin ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi.
Erdoğan anlamak istemese de Saray’da diktiği otoriterlik elbisesi Türkiye’ye uymuyor, uymayacak. Belirsizliklerin bu kadar fazla olduğu bir pazarda yatırım yapılmaz.
Para olmayınca düştüğü girdabı Erdoğan, bizzat başkan sıfatı ile tecrübe ediyor. İki ayda bir gittiği Katar emiri bile yüzüne bakmıyor.
ABD NE YAPACAK?
“Müeyyide” kararlarını safha safha uygulayacağını ve rahip Andrew Brunson’ın evine döneceği ana kadar geri adım atmayacağını beyan eden ABD Başkanı Donald Trump’ın verdiği mühlet 15 Ağustos Çarşamba günü dolacak.
ABD ile gerilimi ortadan kaldırmak piyasalardaki tansiyonu düşürmenin olmaz olmaz şartı. Bu bilek güreşinin Türkiye’ye getireceği zerre kadar bir menfaat yok.
Krizin derinleşeceğinden endişe edenler haklı çıktı son iki haftada. Kalenin duvarları sağlamsa telaşlanmaz, bildiğinizi okursunuz. Hem dik durduğunuzu söyleyeceksiniz hem de diğer taraftan ekonominin iflasını görmezden geleceksiniz.
Günün sonunda kasadaki parayı herkes bilir. Varsa sözünüz geçer yoksa üç kuruş kıymet vermezler beyanlarınıza.
BANKALARIN KRİZİ
Herkes buna muvaffak olamazdı. Erdoğan, sözleri ile vatandaşı telaşlandırdı. Müşteriler bankalara akın etti. Dolayısıyla bankaların kapısından içeri girdi kriz.
Reel sektör zaten borç bataklığında. ABD krizi ile bankaların riskleri daha da arttı. Hükûmet şirketlerle bankalar arasında birini seçmek mecburiyetinde.
Bankalar battığında herkes batacağına göre haliyle bütün kaynaklar bankalar için seferber edilecek. Son iki gündür tam da bu yönde adımlar atılıyor.
HAZİNE 90 GÜNLÜK İHALE YAPTI
Hazine “Paramız var” mesajı vermek için 90 günlük ihale tertip etti. 1,5 milyar TL borç aldı. Netice maksadın aksi oldu. Faiz yüzde 28’leri buldu.
Bilen biliyor Hazine’yi. Niye böyle tribünlere oynuyorsunuz?
Merkez Bankası (TCMB) karşılıkları azaltarak nakit desteği sağlıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) mevzuat değişikliği kredilerini gecikmeli ödeyen şirketler için idam fermanı niteliğinde.
“Grup 2” başlığı altında takip ediyordu bankalar vadesi geciken kredileri. 1 seneden evvel icra işlemi başlatılamıyordu. BDDK’nın son değişikliği ile bankalar 3 ay ödenmediğinde kredi alan firmayı icraya verebilecek. Bankaları rahatlatan adım yüzdürülen şirketleri batıracak.
BMW’YE YÜZDE 30 ZAM GELİYOR
Kur artışları, elektrik ve doğalgaz zamları enflasyon tsunamisine sebebiyet verecek.
Borusan Otomotiv BMW modellerine cuma gününden itibaren yüzde 30 zam yapacak. Yüzde 30! Bu şartlarda nasıl satış olacak?
Firmalar şu ana kadar katlandı, bardak taştı. Maliyet, giderler katlandı, gelirler düştü.
BOTAŞ elektrik santrallerine verdiği gazın ücretinde dolar kurunu 6,50 TL’ye sabitledi. Elinde malı, parası olan satarken bin kere düşünüyor.
Enflasyon yüzde 20’leri geçtiğinde stokçuluk hortlayacak.
Bankaları kurtarmak için reel sektörün altındaki iskemle çekiliyor. Piyasanın kilitlenmesi an meselesidir. Tekrar itimat tesis etmek çok vakit alır.
BANKALARI BU HALE KİM DÜŞÜRDÜ?
Bankaların “mevduat çıkışı” gibi birkaç sene evvel kimsenin ihtimal vermeyeceği bir tehdide maruz kalmasında Erdoğan’ın kullandığı tehditkâr ve buyurgan üslubun payı da iyi hesap edilmeli.
Hangi devletle hangi bahane ile kavgaya tutuşacağımızdan emin değilsek 2 Ağustos’tan 14 Ağustos’a kadar müşahade ettiğimiz sarsıntının bittiğini söyleyemeyiz.
İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI
Maalesef rakamlarımız iki haftada daha geriye gitti. Sanayi devi Dinçkök ailesi Aksa akrilik fabrikasında yüzde 20 küçülme kararı aldı.
Gaziantep’te iplikçiler yüzlerce işçiyi kapının önüne koydu. Tahribatın hangi boyutlara geldiği birkaç ay içinde tam manasıyla ortaya çıkacak.
Düne kadar kredi kartına 4 taksitle altın alınmasını teşvik eden BDDK kredi kartı ile taksitli alışverişi neredeyse tamamen yasakladı.
İşsizlik dalgası kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısını 3,2 milyondan 5 milyona çıkarsa bankalar hasar görecek. Bir gediği kapatırken başka bir yerden patlak veriyor havuz.
Ekonomiyi dengede tutması icap eden müesseseler bir uçtan öbürüne savrulurken olan esnafa, tüccara ve sanayiciye oluyor.
TCMB’nin piyasalar yanıp kavrulurken sessiz kalmasının maliyetini kim biliyor? Erdoğan’ın hışmına uğramamak için kanun verdiği yetkiyi kullanılmadı.
Faiz ve kur aldı başını gitti. İsabetli adımlar aylar evvel atılsa dolar 5 TL’yi geçmeyecekti.
YARIN BUGÜNDEN ZOR GEÇECEK
Şirketlerin yarını bugünden daha zor geçecek. Esnafı, emekliyi, memuru, işçiyi düşünen zaten yok.
Asgari ücret sene başında 387 euro idi. Bu ay itibarıyla asgari 205 euro ve Bulgaristan’ın bile gerisine düştü. Öğünü azalan dar gelirlinin sofrasındaki ekmek de eksilmiştir.
Krizde ikinci yarı devam ediyor.
Maçın durduğu anlarla galibiyeti birbirine karıştıranlara değil kalenizi müdafaa etmeye bakın.
(TR724)