‘Katliamdan Sonra 130 Kalaşnikof Dağıttılar, 40 Gündür tek Gözaltı Yapmadılar’

Şanlıurfa’da 24 Haziran seçimlerini provoke etmek üzere organize edilen AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarıyla esnaf ziyareti sonrası 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar hala aydınlatılmadı.  40 gündür bırakın tutuklamayı gözaltı bile olmadığını anlatan Şenyaşar ailesi tehdit almaya devam ediyor. İPA’ya değerlendirme yapan aile fertleri, olaylardan sonra  Milletvekili Yıldız’ın çevresini korumak için 130 kalaşnikof dağıtıldığını anlattı.
Hayatını kaybeden Hacı Esvet Şenyaşar’ın kardeşi Osman Şenyaşar, kendisinin sık sık sosyal medya üzerinden AKP Milletvekili Halil İbrahim Yıldız’ın yakınları tarafından tehdit edildiğini belirtti. IPA’ya konuşan Şenyaşar, “Geçen hafta tehdit mesajı aldım. Savcılığa gidip suç duyurusunda bulundum. 2 gün önce yine sosyal medyadan tehdit mesajı aldım. Yine savcılığa gidip suç duyurusunda bulundum. Dokunulmaz olmuşlar. İnsanları katlediyorlar. Hiçbir şey yapılmıyor.” diye konuştu.

 
 
Osman Şenyaşar’ın ölüm tehdidi aldığı gerekçesi ile savcılığa başvurması sonucu, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı Osman Şenyaşar’ın yaşadığı mahalledeki polis merkezine “can güvenliği tedbiri” hususunda gereğinin yapılması için yazı yazmış. Ancak Şenyaşar’ın iddiasına göre savcılık yazısına rağmen hiçbir şey yapılmamış.

“KORUNUYORLAR, DOKUNULMAZLIKLARI VAR”
Olay gününe ait kamera kayıtlarının olmasına rağmen bir kişinin bile tutuklanmamasını “Korunuyorlar, dokunulmazlıkları var” diye değerlendiren Şenyaşar, “Meclise sunulan araştırma önergesi reddediliyor. Neden? Bu insanlar neden korunuyor? Neden katiller tutuklanmıyor? Adaletin, hukukun, yargının önüne neden çıkıp hesap vermiyorlar? Kim suçluysa açığa çıksın” diye seslendi.
“EVİMİ DİDİK DİDİK ETTİLER”
Siyasi hiçbir olayla bağlantısı olmadığını, olay sonrası evinin basıldığını söyleyen Şenyaşar devamla şunları dile getirdi, “Evimi didik didik etmişler. Taş üstünde taş bırakmamışlar. Tehdit ediliyoruz, savcılığa şikayet ediyoruz ama hiçbir işlem yapılmıyor. Tehdit eden tekrar tehdit ediyor. Tehdit derecesi nedir? Ciddiyeti nedir onu da bilmiyoruz. Öldürmekle tehdit ediyorlar. Kim yapacak onu da bilmiyorum. ‘Bize gelecek herhangi bir zararda ziyan da birinci hedefimiz siz olacaksınız’ diyorlar” dedi.
“YEĞENİNİ HASTANEDEN UZAKLAŞTIR, ONU DA ÖLDÜRMEYE GELİYORLAR”
Olayın yaşandığı güne ilişkin ise şunları söyledi Şenyaşar, “Urfa merkezdeydim. Olay da ağabeyim ve iki yeğenimin hastaneye kaldırıldığını ve hastane de katledildiklerini duydum. Değişik silahlarla yapılıyor bu katliam. Bu olay hastane de oluyor. Bir diğer yeğenimin Urfa merkeze getirildiğini öğrendim. Beni aradılar. ‘Yeğenini hastaneden uzaklaştır. Onu da öldürmeye geliyorlar’ dediler. Yeğenimi Diyarbakır’a götürmemiş olsaydım, onu da gelip öldüreceklerdi. Doktorların hemşirelerin gözleri önünde oluyor. Kameralar kırılıyor. Ağabeyimi vuran kişi belli. İş yerinden kareli gömlekli kişi 4 el ateş ediyor. Ve o kişi şu an elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Olayın üzerinden 41 gün geçti. Tutuklamayı bırakın gözaltı bile söz konusu değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey söz konusu dahi olmaz.
“OLAY SONRASI İNSANLARA SİLAH DAĞITILDI”
“Bakanlık, siyasi iktidar bunları koruyor. Yani farz edin bir vekil olsun. Bir vekile bir başkasını öldürme hakkı hiçbir kanun maddesinde yer almaz ki. Vursun, elini kolunu sallasın. Kırmızı ışıkta bile geçemez. Ama buradaki vekilin çevresi silahlanmış. Olaydan sonra 130 adet kaleşnikof silah dağıtıldı bu insanlara. Ve bunlara bir milyar 880 TL de maaş bağlandı valilik tarafından. Şimdi bu adamın ellerin de, araçların bagajlarında Suruç’ta, merkezde, köylerinde silahları var. En ufak bir kıvılcımda başka insanları da katledebilirler. Neden? Çünkü yaptıkları yanlarına kar kalıyor. Herhangi bir kısıtlama yapılmıyor. Soruşturma açılmıyor. Herhangi bir tutuklama söz konusu değil. Bu da onları cesaretlendiriyor. Polis bunlara bir şey diyemiyor. Savcı bir şey diyemiyor. Hastanenin önünde duran 9-10 tane polis var hepsinin yakasından tutup dışarı atıyorlar. Attıktan sonra katliamı gerçekleştiriyorlar.” diye konuştu.

AYHAN BİLGEN: SURUÇ OLAYINI AYDINLATMAK SİYASİ SORUMLULUKTUR, BİR BORÇTUR
Suruç’ta yaşanan silahlı kavgada öldürülen kişilerin faillerinin yargılanması ve gerçeklerin ortaya çıkartılması için HDP tarafından meclise sunulan araştırma önergesinin AKP oylarıyla reddedilmesini, gerçeğin ortaya çıkmasının doğuracağı tepkiyi önlemek için olduğunu söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Grup Başkan Vekili Ayhan Bilgen, “Suçluların ortaya çıkartılması bizim açımızdan bir siyasi sorumluluğun gereğidir. Bir borçtur.” dedi. Bilgen, Suruç’ta yaşanan silahlı kavgaya ilişkin verdikleri araştırma önergesinin AKP oylarıyla reddedilmesini IPA‘ya değerlendirdi:
“Bu olayı örtme, olayın sadece bir siyasi polemik malzemesi halinde kalmasını tercih etmedir. Suruç olayının olduğu gün, olayın failleri ile ilgili hüküm veren ve kamuoyu oluşturanlar şimdi olayın faillerinin ortaya çıkartılmaması için, bir araştırma komisyonun kurulmasını engellediler. Gerçekten adaleti, gerçekten hakkı savunan bir anlayışın, böyle bir oylamada hiçbir gerekçesinin, hiçbir mazeretin arkasına saklanmadan komisyon kurulmasını desteklemesi gerekirdi. İdari soruşturma ve yargılama sürecinin devam ettiği iddiası da dâhil olmak üzere hiçbir gerekçe bu konudaki tutumun meşrulaşmasına yetmez.” ifadelerini kullandı.
ADİL YARGILAMA SİYASİ İRADE OLDUĞU MÜDDETÇE İŞLEVLİ
Gerçeği örtmenin, failleri korumanın nedeninin, gerçeğin ortaya çıkmasının doğuracağı tepkiyi, rahatsızlığı önlemek amacıyla oylamanın reddedildiğini dile getiren Bilgen, “İdari soruşturma yani yargılama sürecinin de geçmişte benzer olaylardan bildiğimiz gibi bir siyasi kararlılık, işin gerçeğini ortaya çıkarma konusunda bir siyasi irade olmadığı müddetçe işlevsiz olduğunu biliyoruz. Hem hastanede yaşananlar, hem olayın ilk gün kendisi, sonrasında kamuoyuna yansıyan görüntüler bu konu nasıl bir tavır ortaya koymamıza yetiyor. Çok net biçim de siyasi iradenin, hem idari soruşturma, hem adil yargılanma sürecin de olayın aydınlanması yönünde gelişmesi gerekir ki, süreçte etkin biçimde, sonuç alıcı biçimde gerçekleşsin. Bu tavır aslında yargılanma ve idari soruşturma sürecini de olumsuz, beklenmeyecek bir tablonun ortaya çıkmasına hizmet edecektir.” diye konuştu.
“ÜSTÜ ÖRTÜLECEK BİR KONU DEĞİL”
HDP olarak konuyu sürekli gündemde tutacaklarını vurgulayan Bilgen, “Bu konu üstü örtülecek, kapatılacak bir konu değildir. Bu konunun her halükârda sadece mağdurun, ailenin korunması değil, suçluların, sorumluların ortaya çıkartılması konusu da elbette ki bizim açımızdan bir siyasi sorumluluğun gereğidir. Bir borçtur. Bunun gerektirdiği yaklaşımı sürekli sergileyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
OTOPSİ RAPORU
HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, Şenyaşar ailesinden olayda hayatını kaybedenlerine yapılan otopsi raporunu ve o gün yaşananları görgü tanıklarının ifadesi üzerinden meclis kürsüsünden paylaştı.
“40’ı, 50’yi aşkın kişilerle o dükkana saldırmak üzere gidiyorlar. İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları ambulans uçakla Ankara’ya kaldırıldı, ancak Şenyaşar ailesinden 3 kişi hastanede öldürüldü. Öldürüldü diyorum çünkü görgü tanıkları var. Adil Şenyaşar ve Celal Şenyaşar hastaneye götürüldüklerinde hayati tehlikeleri bile yoktu. Ve Esved Şenyaşar kavgayı duyduğu için hızla hastaneye gidiyor. Ve orada ilk olarak Adil Şenyaşar’ı 17 farklı silahla, 17 mermiyle öldürüyorlar. Bu otopsi raporu. Celal Şenyaşar bıçak ve kesici aletle öldürülüyor ama 6 farklı silah. Ve üstelik Celal Şenyaşar bitişik atıştan öldürülüyor. Kasten, tammüden ve vahşice hekimlerin gözü önünde cinayet işleniyor. Ve baba… Hastaneye gittiğinde kafasına tüp ve metallerle vuruluyor. Ve o da kesici aletlerle orada can veriyor.”
NE OLMUŞTU?
Urfa’nın Suruç ilçesinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ‘ın korumaları ve yakınlarıyla esnaf ziyareti yaptığı sırada çıkan olayda Hacı Esvet Şenyaşar, çocukları Adil ve Celal Şenyaşar ile Yıldız’ın kardeşi M. Şah Yıldız hayatını kaybetmişti.Olayın üzerinden 1 ayı aşkın zaman geçmesine rağmen failler hâlâ tutuklanmadığı kendilerini güvende olmadıkları için  Şenyaşar ailesi ev ve dükkanlarını boşaltarak şehri terk etmek zorunda kalmıştı.