İki ay önce tutuklanan ve cezaevinde ilaçları verilmediği için tedavisi geciktirilerek komalık edilen, önceki gün hayatını kaybeden 30 yaşındaki Nesrin Gençosman’ın uğradığı zulüm ve dram Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınıyor. İnsan Hakları Savunucusu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevindeki bu ölümü ve ihmalleri soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Adalet Bakanının sorumlu olduğunu ve derhal soruşturma açarak açıklama yapmak zorunda olduğunu söyledi.
Konuyu kendi sosyal medya hesabından bir video ile duyuran Gergerlioğlu, Ordu Efili Cezaevi’ndeki ihmallerden dolayı hayatını kaybeden Nesrin Gençosman için Meclis İnsan Hakları Araştırma Komisyonu’na yazılı soru önergesiyle sunacağını söyledi.
İNSANLARI TUTUKLASANIZ DA İNSAN HAKKI, YAŞAM HAKKI İHLALİ YAPAMAZSINIZ
Gergerlioğlu, “Adalet Bakanlığı net açıklama yapmalı, bu ölümden sorumlu. İnsanları haksız şekilde hapsedebilirsiniz, ancak insan hakkı ihlali, yaşam hakkı ihlali yapamazsınız! Evlatlarımızın canı ucuz değildir; kimse düşmanlaştırılamaz, şeytanlaştırılamaz” dedi. Bu skandallar yaşandığında dünyada başka ülkelerde Adalet Bakanlarının istifa ettiğinin altını çizdi.
N. Gencosman Ordu Efirli c. evinde gecikmis sevk sonrası zaturre tanisiyla vefat etmis. C.evi ölümleri devam ediyor. Hasta tutuklular kimsesizlikten ölüyor. Bir aciklamanız var mi @adalet_bakanlik
— Ö.Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) July 11, 2018
OHAL’İ 2 YILDIR UYGULAYANLAR AÇIKLAMA YAPMALI
Gergerlioğlu, “Gecikmiş tedaviye ve yoğun bakıma kaldırılmasına rağmen bir hafta sonrasında maalesef hayata gözlerini yummuş. Bu gördüğümüz 30 yaşındaki genç kadının vebali Adalet Bakanlığı’nın sırtındadır, omuzlarındadır arkadaşlar. İnsan hakları savunmuş bir doktor olarak ben bu konuyu çok iyi anladım. Adalet Bakanlığı’nın bu konuda açıklama yapması gerekir.” değerlendirmesini yaptı. Tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı bir genç kadının kaybedildiğini aktardı. OHAL’i 2 yıldır uygulayanları açıklama yapmaları, Ordu Cezaevleri yetkileri hakkında soruşturma açılması, Otopsi bulgularının da da kamuoyuna açıklanması gerektiğine dikkat çekti.
#nesringencosmanoglu nun cezaevinde hayatını kaybetmesi https://t.co/KzJIZ9Q5Rz
— Ö.Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) July 12, 2018
Nesrin Gençosman’ın yaşadıklarını ve cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlalleriyle gelen ölümleri en başından itibaren anlatan Gergerlioğlu şunları kaydetti:
“Bugün yaşanan müessif bir hadise ile ilgili de bir kaç cümle sarf etmek istiyorum. Malum cezaevlerinde çok yoğun insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Cezaevleri ağzına kadar dolmuş durumda. Kapasite fazlası mahkum ve tutuklular var. Vaziyet çok vahim. Sıcak olan bölgelerde cezaevleri eziyethaneye dönüşmüş durumda. 50-55 derece sıcaklarda insanlara suyun bile verilmediği bir durumda, çok üzücü şekilde insanlara eziyet edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bunu defalarca Adalet Bakanlığına yazdık. Bize gelen ihlalleri kimlik ayırdetmeksizin protesto ediyoruz, Türk, Kürt, Alevi, Sünni demeden ihlalleri kınıyoruz.
ADALET BAKANLIĞI SORULARIMIZA DAŞ DUVAR, AMA ÖLÜMLERDEN SORUMLU!
Bugün bize ulaşan bir haberde cezaevinde yaşanan bir başka insan hakları ihlalleri yaşandı. İnsanların hastaneye başvurmaları bile çok sıkıntılı. Bunları sürekli gündeme getiriyoruz. Ama Adalet Bakanlığı daş duvar. Gereken işlemleri yapmamaları sonucu da can kayıpları yaşanmaya başladı.
CEZAEVİ KOŞULLARI ÖLÜM GETİRİYOR
Bunlara bugün bir yenisi daha eklendi. Yüreğimiz sızladı. Ordu Efrili Cezaevinde 30 yaşındaki bir hanım kardeşimiz Nesrin Gençosman , yaklaşık 2 hafta önce rahatsızlanıyor. Ancak cezaevi koşullarından dolayı doktora çıkamıyor ve gittikçe de kötüleşmeye başlıyor. Kardeşi onu ziyaret ettiğinde çok kötü olduğunu görüyür ve doktora başvurmasını istiyor. Ancak doktora başvurduğunda Cuma günü oluyor. İlaçlarının gelmesi haftasonunun girmesi nedeniyle yine gecikiyor.
Hasta hasta bu insan hafta başını bekliyor. Neredeyse bir hafta boyunca zatürresi olan; ağır bir zatürre geçirmeye başlayan genç bir hanım,hasta hasta ilaç bekliyor. İzleyen haftada da 2-3 gün gecikme oluyor ve hastaneye sevk ediliyor. Hastanede Nesrin Hanımın çok kötü bir durumda olduğu ve yoğun bakıma alınması gerektiği anlaşılıyor ve gecikmiş bir vakıa; tedavi gecikmiş, hastaneye sevk gecikmiş. Yoğun bakıma alınıyor ancak artık çok geç.
ZATÜRRE ALANINDA UZMANIM, TEDAVİ EDİLEBİLİRDİ, CEZAEVİNDEKİ BU ÖLÜMÜN VEBALİ ADALET BAKANLIĞININ
Nesrin Hanım, şu fotoğrafta gördüğünüz genç hanım kardeşimiz. 30 yaşında bir Kur’an Kursu öğretmeni. İki ay önce tutuklanmış. Ve malum biliyorsunuz Türkiye’de hukukun durumunu biliyorsunuz; tamamen boş gerekçelerle insanlar tutuklanıyor. Burada Efili Cezaevine atılıyor. Orada sağlıksız yaşam koşulları nedeniyle bir müddet sonra zatüre hastalığı oluşuyor. Bu benim doktor olarak uzmanlık alanım. Çok ciddi bir hastalıktır, ancak tedavi edilebilir. İhmale gelirse zatürre hastalığı öldürücü bir hal alır, çünkü hastanın iltihabının artmasından dolayı tansiyonu düşer, hasta şok halini yaşamaya başlar. Mikroorganizmalar vücudu istila eder ve bağışıklık sistemi düşerek, vücut hastalığa yenik düşer. Gördüğümüz kadarıyla Nesrin Hanım da benzer bir durum yaşanmış. Gecikmiş tedaviye ve yoğun bakıma kaldırılmasına rağmen bir hafta sonrasında maalesef hayata gözlerini yummuş. Bu gördüğümüz 30 yaşındaki genç kadının vebali Adalet Bakanlığı’nın sırtındadır, omuzlarındadır arkadaşlar. İnsan hakları savunmuş bir doktor olarak ben bu konuyu çok iyi anladım. Adalet Bakanlığı’nın bu konuda açıklama yapması gerekir.”
Gergerlioğlu, Deniz Hakan Genç isimli bir başka hasta mahkumun ise 45 defa dilekçe vermesine rağmen tedavi edilemediğini ve kansere yenik düştüğünü aktardı.
SADECE VİCDANİ DEĞİL, DİNİ DEĞERLERİNİ DE KAYBETMİŞ BİR KİTLE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Gergerlioğlu, ayrıca Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini, KHK mağduriyetlerini, cezaeevindeki ölümleri ve AKP’nin dindarlık kisvesi altında işlediği suçları değerlendirdi. Gazeteci Erkam Tufan Aytav’ın 30 Dakika programında konuşan Gergerlioğlu, “ Ben yerine göre hergün perişan oluyorum bir insan olarak. İnsani hisleri olan bir insan olarak hergün çok sarsılıyorum. Ancak (bu yaşananlar) güya namaz kıldığını, oruç tuttuğunu, hacca gittiğini söyleyen, Müslüman olduğunu, Allah korkusu olduğunu söyleyen bir topluluğun umurunda değil. Bu çok acayip, inanılmaz bir durum. Hem vicdan hislerini kaybetmişler, hem de dini değerlerini kaybetmişler maalesef. Çünkü başka türlü izah edilebilecek bir durum değil. Azıcık vicdani ve dini duygularınız olsa, bu inanılmaz olaylar karşısında çok önemli, çok büyük tepkiler vermeniz gerekir.” dedi.